Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Sistematik olarak eğitime bakıldığında ise, bu sürecin toplumun ve ülkenin ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılayacak nitelikte olmadığını görmekteyiz. Hükümetlere, bakanlara, hatta müsteşarlara ve genel müdürlere göre sürekli değişen bir eğitim anlayışı bu gün geldiğimiz noktadaki sorunların birikmesinde etkili olunduğunu söyleyebiliriz. Sistem denilince, parçalar arasında anlamlı bir bütünlüğün olması gerekir. Oysa tepedeki oligarşi bürokrasisi on yıllardır eğitim konusunu ciddi bir şekilde ele alınıp çözümlenmesini hep engelleyip durdu. Bir yaz, boz, boz-yap süreci devam edip geldi. Arada, bilimsel ve rasyonel düşünen bazı yönetici ve eğitimciler bu alanda iyi şeyler yapmaya çalışmış olsalar da. Maalesef, bu ceberut bürokrasi ve dar anlamdaki siyaset anlayışları bu sorunları çözememişlerdir. Gerek iktidardakiler, gerek muhalefette olanlar, yerel yönetimler dâhil, ciddi bir eğitim programlarının bulunmadığına da tanık olmaktayız.
Peki, neler oluyor? Neler olmuyor ki, başta ekonomi olmak üzere, sosyal ve kültürel alanlarda, ülkemizin gelmesi gereken laik olduğu düzeye bir türlü erişemiyor. Toplumun ihtiyaçları ve beklentileri olan şeyler karşılanamıyor. Ahlaki ve toplumsal değerler her geçen gün erozyona uğruyor. Okullarda, sokakta ve neredeyse hayatın her alanında şiddet ve ötekileştirme olayları her geçen gün artarak yaşanıp duruyor. Sistemin bu boşluğundan yararlanmak isteyen bazı gruplar ve odaklar fırsatçı bir yaklaşımla. Sürekli kendilerine göre bir eğitim anlayışını çocuklarımıza ve gençlerimize dayatmaya çalışmaktadırlar. Derken sorunlar, sorunlar…
Ya çocuklarımız, bu gün yirmi üç Nisan, çocuklarımıza neşe dolmaları için çok şey yapamadığımızı düşünüyorum. Bu mengenenin içerisinde sıkışmış durumda olan çocuklarımız bizlerin gözlerinin içine bakarak, daha iyi bir yurttaş, iyi bir insan, güzel bir gelecek ve de dünyadaki diğer gelişmiş toplum ve ülkelerle yarışarak dahi ileri bir noktaya gelmek. Ve de huzur, refah, özgürlük içerisinde öz ve evrensel değerlerine sahip olmak istemektedirler. Bunun için ise toplumsal uzlaşma sağlanarak eğitimde radikal bir değişime gidilmelidir.
Hangi paradigmaya ve ya hangi görüşe sahip olsak olalım. Bizlere düşen, bu çocuklarımız için bir şeyler yapmalıyız. Daha da ellerimizin içinden kayıp gitmeden, onlara sahip çıkmak, daha ileri ve kendileri olacakları bir eğitimi sunmaktır. Bize bakan bu güzel gözlere, ışık tutmalıyız. Sevgili çocuklar, çocukça egemenlik bayramınız kutlu olsun…
Abdurrahman POLAT- Eğitimci
Alıntı: Abdurrahman Polat Facebook Sayfasından