Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Sevgili Yeni Öğretmen,
Bu sonbaharda sınıfınıza girerken muazzam bir baskı yapacaksınız. Okul idaresinin belirttiği sorumlulukların yanı sıra, ders planlama, müfredat geliştirme ve hiç bitmeyen “gerekli” politikalar üzerine ilçe rehberleri, zorunlu eğitim sınıfları, gerekli belgeler ve ek “gönüllü” görevler vardır. Hangi mücadele etmek için. Ancak tüm bu sorumlulukların sizi tedirgin etmesine izin vermeyin. İlk yılımı öğretmenlik eğitiminde yeni bitirdikten sonra, birinci sınıf eğitimcisi olarak gününüzde hayatta kalmanıza yardımcı olabileceğini düşündüğüm bazı ipuçları sunmak istiyorum.Öğretmenlik hayatının bu ilk yılını daha rahat geçirmen için sana bazı ipuçları vermek istiyorum.
Kişisel algılamayı bırak. Öğretmenliğimin ilk yılında öğrencilerimin beni çok sevmelerini istemiştim. Sınıfta kimsenin en iyi arkadaşı olmak için bulunmadığımı biliyordum. Ancak öğrencilerimle aramda profesyonel ve kişisel bir mesafe bırakmak durumunda olsam da yine de onlarla aramda pozitif bir duygusal bağ oluşmasını istiyordum.
İlk birkaç günden sonra, bu fikrimin çok da gerçekçi olmadığını fark ettim ve bazı öğrencilerimle bu bağın belki de hiç kurulamayacağını anladım. Ne kadar çabalarsam çabalıyım, değişik yollar da denesem, bazı öğrencilerimin derste uyuyakaldıklarını, başka derslerin ödevlerini bitirmeye çalıştıklarını ya da hiçbir şey yapmadıklarını görüyordum. Anladım ki, öğretme metodumun, öğrencilerim ve bazı çalışma arkadaşlarım tarafından eleştirilmesine ve geliştirilmesine açık olmalıydım.
Daha önceki kariyerimde orduda ve hukuk alanında çalışmış olmama ve bu bölümlerin beni daha “sağlam” yaptığını düşünmeme rağmen, öğretmenlikte her şeyi çok fazla kişisel algıladım. Ancak sonradan, bazı durumlarda negatif eleştiriyi kişiselleştirmeden, yapıcı bir şekilde kullanmam ya da bazı durumlarda görmezden gelmem gerektiğini kabullendim. Bunu keşfetmem, duygusal olarak belli bir düzeyde kalmamı sağlamanın ilk adımı oldu.
Çıkış yolun olsun. Korku ve endişelerini paylaşabileceğin deneyimli bir iş arkadaşı ya da iyi bir uzman bulmalısın. Her öğretmen bir zamanlar bir yıllık deneyime sahipti. Senin içinden geçtiğin bu zorlu süreci tüm öğretmenler yaşadı. Yıl boyunca kendine okuldan seçeceğin ve sana akıl hocalığı edecek bir öğretmene, karşılaştığın sorunları ve çabalarını anlatıp ondan akıl alabilirsin. Bu paylaşımlar senin yararına olabilir.
Günlük tutarak yaşadığın problemleri ve zor deneyimleri yazıya dökmen, seni rahatlatacak başka bir yol olacaktır. Bu aktarım farklı şekillerde yapılabilir, ancak olayın özü, yaşadığın problem hakkında sürekli şikayet eder gibi yazmak değil, problemi olduğu gibi aktarmaktır. Bu olayla ilgili seni en çok ne düşündürdü? Problemi çözmek istediğinde en çok ne işe yaradı? Ve hepsinden önemlisi, bu problemin çözülmesini nasıl sağlardın? Günlük sadece bir çıkış yolu değil, aynı zamanda öğretmenliğinin ilk yılındaki deneyimlerini ve yaşadıklarını yansıtmanın iyi bir yolu.
Organize et: Organize edebilen kişiliğini tekrar keşfet. Her şeyin listesini yapan, dosyaları ayıran, üstlerini etiketlendiren, kutulara koyan ve saklayan bir organizasyon anlayışına mı sahipsin? Yoksa dağınıklık içinde belli bir düzenin mi var? Ya da belki de her şey havada uçuşurken bile onların arasında kendi yolunu bulabiliyor musun? Hepimiz farklı bir düzen anlayışına sahibiz. Fakat gerçek şu ki, her öğretmen mutlaka okuldaki belli prosedürleri ve organize edilmiş konuları, önceden bilmeli ve buna göre davranmalıdır. Bir şeyleri organize etmenin ve düzenlemenin sonu gelmez. Bu sebeple, kendini lütfen kaldıramayacağın bir yükün altına sokma. Onun yerine, okulun ilk haftasını planlamakla işe başla ki, bu kritik ilk zamanlarda hiçbir şeyi unutmadığından emin ol.
Okul yılının başında yarattığın temelin üzerine yeni şeyler ekleyebilir ve organizasyonel süreçlerin üzerinde değişiklikler yapabilirsin. Ya da belki bazı yöntemlerin işe yaramadığını fark edersin. Örneğin, etkili bir sınıf yönetimi, başarılı bir öğrenme ortamı yaratmak için elzemdir. Bu yüzden beklentilerini, kurallarını ve yöntemlerini oluşturduğundan emin ol. Bunları öğrencilerinle paylaş. Beklentilerini birer günlük hatırlatıcı olarak öğrencilerine gönder, bunları sık sık gözden geçir ve mutlaka uygulamanda istikrarlı ol.
Basitleştir. Öğretmenlere yönelik olan yardımcı kaynakların her sene giderek arttığını fark etmişsindir. Eğitimlere katılabilir, makaleler okuyabilir, televizyonda ya da internette programlar izleyebilirsin. Dersler ve etkinlikler için hazırlanmış kaynaklardan ve videolardan faydalanabilirsin. Ama dikkat: “Çok fazla iyi şey” klişesi bu duruma çok uyuyor. Çalıştığın kurumda, uyguladığın eğitim programı için kısıtlı bir zamanın olacak ve bu yüzden değerli zamanını görünürde çok faydalı olabilecek, fakat aslında fazla yarar sağlamayacak şeyler için harcamamak konusunda dikkatli ol. Benim sınıfımda, dört raftan oluşan öğretmen dolabında birçok kaynak yer alıyordu. Sonunda sadece beş tane kitaptan faydalandım.
Sonuç olarak, araştır, çalış, video ve programlar izle, tavsiye için danış ama derslerin için en sık kullandığın kaynakları en iyilerin arasından seç. Katılacağın eğitim ve toplantılarda daha iyi fikirler ortaya çıkarsa, yeni değişiklikler üzerinde her zaman tartışabilirsin.
Kendine güven. Sınıfa getirdiklerini azaltmak için uğraşma. Uzun saatler boyunca hem üniversitede hem de sertifika programlarında çalıştın, özenle eğitim aldın. Bunun yanı sıra kişisel ve profesyonel ihtiyaçlarını karşılamak için çabaladın. Bu görev için artık hazırsın. Başarılı olacağına inanmalısın. Yeteneklerinden emin ol. Öğretmenlikte yeni olmanın başaramayacağın anlamına geleceği düşüncesine izin verme. Elde ettiğin tüm başarıların, küçük bile olsa, farkında ol ve kendine ne kadar harika şeyler yaptığını hatırlat. İlk yılını bitirdiğinde, çok çalışan ama seni zorlayan bir öğrencin gelip sana teşekkür ettiğinde, işini yaptığının farkına varacaksın.
Umarım öğretmen olarak yeni kariyerine başlamak konusunda heyecanlısındır. Ve bu küçük öneri ve yardımlar ilk yılında başarıyı bulmanda sana yardımcı olur.
Çeviri: Özlem Öztürk
Kaynak: http://www.edweek.org/tm/articles/2014/07/29/fp_kolar_letter.html?cmp=SOC-EDIT-FB