Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Deneyimli Bir Öğretmen Anlatıyor: Şimdiki Aklım Olsaydı… Deneyim hayatımızda yaşadığımız tecrübelerdir. İnsan hayatında deneyim yaşayarak ve tecrübe edinerek olgunluk sağlayabilir.
Yaklaşık 20 senedir öğretmenlik yapıyorum. Geriye baktığımda, özellikle ilk yıllarımda keşke kendimle, öğretmeyle ve öğrencilerimle ilgili daha çok şey biliyor olsaydım diye düşündüğüm oluyor. Keşke biliyor olsaydım dediğim şeylerin bazılarını başka insanlar benimle paylaştı, bazılarını kendim yaşayarak öğrenmek zorunda kaldım. O yüzden bu yazıyı hem yeni öğretmenlere hem de onları desteklemek isteyenlere ithaf ediyorum. Eğer yeni bir öğretmenle çalışıyorsanız, umarım önümüzdeki birkaç gün içinde onların yanına uğrar ve kendi deneyimlerinizden kazandığınız görüşlerinizin bazılarını onlarla paylaşırsınız. Ve eğer yeni bir öğretmenseniz, umarım yazdıklarım kendinizi onaylanmış, umutlu ve çözümler geliştirmiş biri olarak hissetmenizi sağlar.
1. Her şey daha iyi olacak. Öğretmenliğin ilk yılı çok ama çok zordur. Üstelik neden bu kadar zor olduğunu bile bilemezsiniz. Kafanızı bir türlü toparlayamazsınız çünkü artık ‘hayatta kalma modu’na geçmişsinizdir. İlk zamanlar çok zordur, çünkü sizden kalbinizi, zihninizi ve bedeninizi daha önce hiç yapmadığınız kadar fazla zorlamanız beklenir. Her gün binlerce karar verirsiniz ve büyük parçanız ne yaptığınızı tam olarak bilmediğinizi bilir. Böylece her gün verdiğiniz kararları sorgularken bulursunuz kendinizi – ki sorgulamak iyi bir şeydir, gerçekten öyledir. Ama bu sorgulama sizi aynı zamanda çok yorar ve kendinizi güvensiz hissetmenizi sağlar. Merak etmeyin her şey daha iyi olacak. Sadece çok fazla yükünüz var. Çok fazla şey öğreniyorsunuz. Biliyorum o kadar yorgunsunuz ki öğrenmekte olduğunuz şeyleri bile fark edemiyorsunuz. Ama aylar geçtikçe her şey su yüzüne çıkmaya başlayacak. Hiçbir şey bir daha asla ilk yılki kadar zor olmayacak.
2. Her zaman kalbinizle çalışın. Eğer eylemleriniz ve kelimeleriniz kalbinizden gelirse, çok fazla hata yapmanız imkansız. Öğrencilerinizi sevmek için kendinizi bırakın. Onlarla “aşk” yaşamaktan korkmayın. Yeni bir öğretmen olarak seçmeniz gereken yol budur. Onları tanımaya çalışın, merakınızı giderin, insan olarak kim olduklarını öğrenmek için zaman harcayın… Sonra bakın devamı nasıl gelecek.
3. Sizinle ilgili en çok bir şeyi hatırlayacaklar. Öğrencileriniz, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi hatırlayacaklar. Sizin tarafınızdan sevilip sevilmediklerini ya da ilgi görüp görmediklerini hatırlayacaklar. Bunu çok iyi biliyorum. Aralarında ilk ders verdiğim sınıfımdaki çocukların da olduğu pek çok eski öğrencimle hala ilişki halindeyiz. Onlara olan sevgimi farklı şekillerde hatırlıyorlar; ama yüzüme gözüme bulaştırdığım dersleri hatırlamıyorlar ya da söz verdiğim gibi ödevlerini iki gün içinde teslim etmediğimi ya da düzensizliğimi ve dağınıklığımı hatırlamıyorlar. Ne hatırladıklarını dinlerken duyduğum şey şu oluyor: onlara duyduğum sevgi. Ve ben onları gerçekten sevdim. Hem de çok.
4. Sürprizlere açık olun. Öğrenciler sizi şaşırtacaktır. Öğreneceklerini düşünmediğiniz şeyleri öğrenecekler, beklemediğiniz şekillerde büyüyecekler. Belki özellikle bir öğrencinizin ileriki yıllarda zorlanacağını düşüneceksiniz (sonuçta daha ikinci sınıfta kendi adını bile heceleyemiyor ve çok açık bir öğrenme bozukluğu var). Ve sonra bundan tam 10 yıl sonra kendinizi bu öğrencinizin lise mezuniyetinde bir sanat akademisine girmeyi başardığını duyarken bulacaksınız. Tutamadığınız göz yaşlarınız gözlerinizden akarken yanınızda mendiliniz olmadığı için perişan bir halde görünürken, öğrenciniz yanınıza gelip yüzünde kocaman bir gülümsemeyle size bakacak. Ve sonra size sarılarak, “İyi ki geldiniz mezuniyetime” diyecek. Siz de ağlamaya devam ederken onunla nasıl gurur duyduğunuzu söyleyeceksiniz. Ve bu hayatınızın en harika günlerinden biri olacak. Gerçekten! Çünkü bu büyük bir sürpriz. Ve bu öğrenci belki de her şeyi batırdığınızı düşündüğünüz ilk sınıfınızdan olacak. Size “Bana karşı çok iyiydiniz ve resim yapmam için beni hep cesaretlendirdiniz” derken siz de mutluluktan ışıldayacaksınız.
5. Size koçluk yapacak birini bulun. Gelişmenizi destekleyecek, koçluk eğitimi almış birini bulun. Sizi gözlemleyecek ve geribildirimde bulunacak ve bir öğretmen olarak kendiniz için oluşturduğunuz vizyonu yerine getirmenize yardımcı olacak birini bulun. Bütün bunları tek başınıza halletmeniz mümkün değil. Göremediğiniz şeyi göremezsiniz. Bilmeye ihtiyaç duyduğunuz şeyi bilemezsiniz. Kendinizi geliştirmenize yardım edecek birini bulmak için tüm olasılıkları araştırın, talep edin, ısrarcı olun.
6. Size destek olacak kimseyi bulamazsanız… Gitmeyi bile düşünebilirsiniz. Ciddiyim. Başka bir okul bulun. Bir koç olabilir, akıl hocası olabilir, ayrıntılı değerlendirme yapmasa da sizi desteklemeye zaman ayıran bir müdür olabilir, size akıl hocalığı yapacak bir meslektaş olabilir ya da birbirini gözlemleyen profesyonel bir eğitim topluluğu olabilir… Kendi gelişiminize kendinizin rehberlik etmesi pek mümkün değil maalesef.
Yeni bir öğretmen olarak pek çok geribildirime ve desteğe ihtiyacınız var. Bulana kadar destek aramaktan vazgeçmeyin. Eğer öğrendiğinizi ve öğrencilerinizin ihtiyaçlarını giderek daha fazla karşıladığınızı hissederseniz, kendinizi iyi hissedersiniz. Ve kalırsınız. Unutmayın, çocukların kalan öğretmenlere ihtiyacı vardır.
İlk yılın (tıpkı ilk aşk gibi) çok fazla iniş ve çıkışları vardır. 1995-96 eğitim yılını hatırladığımda hem çok uzaklara dalıp giderim hem de paniklerim. İlk senenizi zaferle atlatın, güvendiğiniz insanlarla hikayelerinizi paylaşın ve 20 yıl sonra geriye dönüp bir bakın ve kendinize bir “Şimdiki Aklım Olsaydı” mektubu yazın.
Kaynak: http://www.edutopia.org/blog/what-i-wish-id-known-new-teacher-elena-aguilar