Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Ayşin Bozkoyunlu
Terry Jones “Şövalye ve toprak ağası” adlı kitabından:
“Kitap okumak sanki…kör olmamak gibi…sanki…bir uçurumun kenarında durup uçabileceğini bilmek gibi…”
Onbir bin kitaplı kütüphaneye girdiğinde Tom ,” buraya girdiğimde… birden önümde bütün dünyanın bu kitapların içinde olduğunu gördüm. Bu sanki ufkun ötesini görmek gibi…
“2002 OECD’nin “Değişim için Okuma” isimli raporunda “Zevk için Okuma”nın, tek başına, gelecekteki başarının en önemli göstergesi olduğu açıklanmıştır. OECD “Çocukların okumayla ilgisini çekmek için yollar bulmak, sosyal değişimde kaldıraç etkisi yaratmak için en etkili yöntemlerden biri olabilir” sonucuna varmış. 32 ülkede yapılan karşılaştırmalı araştırmalara göre, sosyoekonomik olarak dezavantajlı gruptaki çocuklar eğer istemli ve yoğun olarak okuyorlarsa, refah düzeyi yüksek olan fakat okumayan çocuklara göre akademik olarak daha başarılı oluyorlar.
Yine PISA sınavlarında başarı grupları incelendiğinde okumayı seven çocukların bu sınavlarda daha başarı gösterdiklerini ortaya çıkmış.
Çocuklara okumayı sevdirmenin faydalarını “Çocuklarımıza okumayı sevdirmek neden bu kadar önemli?” adlı yazımda paylaşmıştım. Okumayı sevdirmek ve iyi okur olan nesiller yetiştirmek bir devlet politikası sorunsalı ve sonucudur. Velilerin ve öğretmenlerin bu konuda bireysel çabaları olsa da imkanlar ve genel olarak güçlü bir farkındalık ve uzun süreli çabalar olmadığı sürece, çabalar ülke geneline yayılmaz ve bir sonuç alınamaz. Yetkin okur olmak uzun zaman isteyen, sürdürülebilirlik gerektiren aynı zamanda üst düzey bir bilişsel faaliyet sonucunda oluşan bir durumdur. Bu yüzden “Bu konuda başarıya ulaşmak için devletimiz neler yapabilir? “ sorularına cevap aramak için bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Umarım bu konuda faydam olur.
Çocuklarımıza okumayı sevdirmek için birçok paydaşın ortaklığı gerekiyor; Veli, öğretmen, kütüphaneler, STK’lar ve MEB…
Bu beraberliğin yanında bir de fiziksel olarak kitapların fiziksel olarak ulaşılabilir olması gerekiyor. Bu da imkan meselesi… Bu yüzden devlet politikası çok önemli.
Kitapların evde, okulda, hatta sınıfta, kütüphanelerde varlığı okumanın sevilmesi için vazgeçilmez... Her okulumuzda kütüphane olması gerekliliği yanında her mahallede kütüphane olması ve velilerin bu kütüphanelere kaydının, çocukların henüz bir yaşını doldurmadan özendirilmesi önem kazanıyor. Çünkü çocuklar kitabı okulda değil ebeveynlerinin okuması ile evde severler ve bu sevginin temelleri çok küçüklükten atılmalıdır.
Okumayı sevdirme konusunda İngiltere’de çok uzun soluklu çalışmalar, kampanyalar, girişimler birçok STK ve Eğitim bakanlığı tarafından yapılmış. Bu hiç de kolay bir süreç değil.
Okul kütüphaneleri için standartlar getirilmiş fakat uzun süre çocuklara okumayı sevdirme konusunda istenen başarı elde edilememiş. Özellikle okumayı öğrendikten sonra çocukların okumaya karşı isteklerinde azalma bile olmuş. Bu yüzden birinci önceliğin her zaman okumayı sevdirmek olduğu sonucuna varılmış. Bunu hayata geçirmek için okuma ile ilgili birçok STK kurulmuş.
Nihai olarak “ALTIN ÜÇGEN” olarak tanımlanan ev, okul ve kütüphanelerin birlikteliğinin okumayı sevdirmekte olmazsa olmaz olduğu ortaya konulmuş.
İngiltere’de yıllar boyunca birçok STK tarafından birçok farklı kampanyalar yapılmış. 2008 yılı “Ulusal Okuma Yılı” olarak ilan edilmiş ve doğal olarak bu yönde yapılan kampanya, etkinlikler artırılmış.
Bu kampanyalar sırasında yapılan araştırmalarda, ne kadar sıklıkta, zevk için okunursa o kadar yetkin okur olduğu ortaya konulmuş. Tabii burada İngiltere’de okumanın, başlangıç seviyesinden uzman okur olmaya giden yolda, oldukça fazla sayısal aşamalandırma ile basamaklandırıldığını söylemem gerekiyor. Bizim ülkemizde okuma seviyelendirmesi konusunda henüz bir çalışma yok.
Bütün bunlar yapılırken hala okuma skorları düşmesi üzerine yapılan araştırmalarda ise İngiltere’nin hapishanelerinde kütüphane zorunlu iken okullarda zorunlu olmadığı ortaya çıkmış. Netice olarak bütün okullarda ve hatta ülke genelinde kapsamlı yerel kütüphane sayısını artırmak için çok yoğun çalışmalar yapılmış.
İngiltere’de çocuklara kitap okumayı sevdirmek için hayata geçirilen “Book Start” adında bir projeden kısaca bahsetmek istiyorum.
Booktrust adlı bir STK’nın hayata geçirdiği bu girişim çocukların okumayı sevmesine ciddi bir katkı sağladı hatta birçok ülkede örnek alınıp uygulanmaya başladı. Bu kampanyaya 1992 yılında projeye dahil edilen 300 çocuk ile pilot uygulama olarak başlandı.
Kitaplar, kütüphanelerde ve okullarda olmasına rağmen, aileler yeni çocuk sahibi olduklarında kütüphaneye gitmedikleri için devletin sağlık görevlileri vasıtasıyla, henüz bebek dokuz aylıkken yapılan ilk ev ziyaretinde, çocuklara okuma yapılması için içinde çocuk kitabı olan Bookstart paketi de verildi. Bunun için yayınevleri Booktrust’a kitap bağışı yaparak destek oldular. Bir üniversite, ailelere verilmesi için, okumanın faydalarını açıklayan bir el broşürü hazırladı ve bu da paketin içinde yer aldı. Paketin içinde bir karton kitap, bir ninni kartı, kitap keyfini resimleyen bir poster ve kütüphaneye kaydolma daveti vardı. Ayrıca paketi alan aileden yapılan araştırma için bir anket doldurması talep ediliyordu. 6 ay sonraki ziyarette ise kitap okuma, kitap satın alma, ve kütüphaneye gitme davranışlarında ilerleme olup olmadığını anlamak için yeni bir anket doldurmaları istendi. Ayrıca bu uygulamanın ülkede bulunan bütün etnik grupların ana dilinde olmasına özen gösterildi. Çünkü aileler yeni doğan çocuklarına ana dillerinde konuşacakları için okumayı da ana dillerinde yapmayı tercih edecekleri öngörülmüştü. Bunun dışında özel öğretime ihtiyaç duyabilecek çocuklar ve aileleri de kampanyaya dahil edilerek bütün gruplar kapsandı. Bütün bunlar için bu alanlarda çalışan STK’lar ile ortaklığa gidildi. İlk kitaplar olarak içinde ritim hissedilen kafiyeli küçük hikayeler tercih edildi. Çünkü dili öğrenme aşamasında olan bu yaş grubu için dilin ritmi önemlidir. Bu uygulama pilot olarak seçilen bölgede her aileye uygulandı.
Bookstart bütün ülkede çok ilgi gördü ve bu girişime destek için STK’larca 30 yeni proje hayata geçirildi. Kütüphane üyelikleri arttı. Kütüphanelerde etkinlikler yaygınlaştı. Bu kampanya 2 sene sponsorların desteği ile devam etti. Bundan sonra Eğitim bakanlığı dahil birçok bakanlık tarafından fonladı. 18 aylık, 24 aylık, 3 ve 4 yaşındaki çocuklara kitaplar sağlandı. Okul öncesi çağdaki bütün çocuklara toplam altı okuma kitabı ulaştırıldı. Ayrıca belli sayıda kitap okuyanlara stiker lar , kitap resimleyenlerin hazırladığı sertifikalar ile motivasyon verildi. Proje birçok ortağın özellikle kütüphane ve sağlık çalışanlarının ve çocuk kitabı yayıncılarının desteği ile başarıya ulaştı. Dikkatle seçilmiş kitaplar, kitap listeleri, aileleri okuma konusunda bilgilendirmek ise başarıya ulaşmada diğer unsurlar olarak yerlerini aldı. Kitap etkinlikleri, ülke çapında kitap değiştirme günleri gibi bir çok etkinlik düzenlendi. 2000 yılında yapılan araştırma sonucunda ailelerin yüzde 91’i çocuklarına kitap okuyordu. 2000 yılında bütün yerel otoriteler Bookstart’a katıldılar.
Bookstart ın fikri ve uygulamaları birçok ülke tarafından takdir gördü. Japonya, Tayvan, Güney Kore, Avustralya, Almanya tarafından uygulanmaya konuldu. Ne şekilde uygulanacağı ülke koşullarına göre değişiklik gösterdi.
Kısaca bahsettiğim İngiltere’de Eğitim Bakanlığının fonlama desteğini alan bu girişim hakkında daha detaylı bilgi almak isteyen Bakanlık yetkililerimizin, editörlüğü’nü okuma alanında iki büyük ödül olan Carnegie ve Kate Greeaway madalyaları veren CILIP ‘in yönetim Kurulu’ndaki Joy Court’un yaptığı “Read to Succeed” kitabından kaynak olarak faydalandığımı bilmelerini isterim. Kitap okumayı sevdirme amacıyla okuma konusunda farklı alanlarda uzman 20 uzmanın 13 ayrı başlığa beraber katkıları ile oluşturulmuş çok değerli bir kitaptır.
Okumayı sevdirmenin bir devlet politikası sonucunda gerçekleşebileceğine dair güçlü bir inancımın olması yanında başka bir düşüncem de özellikle bağımsız okumayı öğrendikten sonra çocuklarımızın okumayı sevmesinin önünde çok önemli bir engelin, çocukların okuma düzeylerinin çok üzerinde kitapları okumaya mecbur bırakılmalarıdır. Bu yüzden acilen çocukların küçük yaştan itibaren günlük hayatlarında ve okulda en çok kullandıkları kelimelerin belirlenmesiyle akademik olarak okuma seviyelerini belirlemek için çalışmalar yapılması ve düzenlenen yazılımlarla yayınevlerinin çocuk kitaplarının üzerinde okuma seviyelerini belirtmelerinin sağlanması, okullarda yine çocukların okuma seviyelerinin belirlenmesi için kriterlerin ortaya konulmasını ve böylece seviyelerinin belirlenmesi ve bu bilgiler ışığında seviyelerine uygun kitaplarla buluşmaları mümkün hale getirilmeleridir. Çocuklara resmin hikayeye çok destek olduğu ilk okuma kitaplarının üretilmesi çok gereklidir.
Yetkililerimizin dikkatini çekmesi umuduyla…
Ayşin Bozkoyunlu