Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Bu sabah, sosyal medyadan takip eden bir çocuğumuzdan üzücü bir mesaj aldım.
Çocuğumuz özetle diyor ki:
“Hocam, dönem içinde anne ve babam sürekli ders çalışmamı istedi ve beni buna zorladı. Öğretmenlerim sürekli ödev verdi ve bu ödevleri sürekli kontrol etti. Biliyorum, onlar benim iyiliğim için bunu yaptılar. Kendimi zorladım, anne baba ve öğretmenlerimin isteklerini yerine getirdim.
Fakat karne günü yaşadıklarım beni çok üzdü. Anne babam ve öğretmenlerim, dört aydır bana şöyle candan sarılıp “Seni seviyorum” hiç demedikleri halde dün okulda karnemi ve takdir belgemi veren öğretmenim bana sıkıca sarıldı ve tebrik ederim, büyük işi başardın,” dedi. Eve gittiğimde kapıyı açan annem gözlerime değil ellerime bakıyordu. Elimde tuttuğum karne ve belgemi aldıktan sonra “Aferin,” deyip bana sarıldı ve yanaklarımdan öptü. Akşam babam eve gelince “Şu karneyi bir görelim,” dedi. Karne ve belgeyi inceledikten sonra omzumdan tutarak kendine çekti ve “Şimdi tatilde istediğin kadar bilgisayarında oynayabilirsin,” dedi.
Benim bütün dünyam yıkıldı. Dün gece uyuyamadım ve bu sabah size bu mesajı yazmaya karar verdim. Siz mesajımı yayınlarsanız belki başka çocuklar benim yaşadıklarımı yaşamazlar.”
Bazı anne baba ve öğretmenlere üç soru:
Karne, teşekkür ve takdir belgelerini;
1. Biz mi aldık yoksa çocuklar mı?
2. Belgelere mi sarılıyoruz yoksa çocuklara mı?
3. Şimdi biz, çocukları mı sevdik yoksa belgeleri mi?
Saygılarımla.
Muhammet YILMAZ
Eğitimci-Yazar