Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Dünyanın bazı ülkelerinde (özellikle Amerika’da) yaygın bir inanış var: Çocuklara henüz anaokulunda ve anasınıfındayken okumayı, yazmayı ve hecelemeyi öğretmeye başlarsak, hayata (akranlarından) bir adım önde başlarlar. Çocuklarımızı erken yaşta okumaya zorlamanın onları daha başarılı yapacağını ve sivrilteceğini düşünüyoruz.
Ama işler bu şekilde yürümüyor, hatta bu, çocuklar için zarar verici bile olabiliyor.
Neden mi?
Çocukların okuma, yazma ve hecelemeye yönelik nörolojik yolları erken yaşlarda henüz oluşmamıştır. Dolayısıyla bunun için gerekli donanıma sahip değillerdir. Çocuk gelişiminde bir şeyleri gözden kaçıramaz, kısayoldan halledemez ya da aceleye getiremezsiniz. Bunlar hiçbir işe yaramaz.
3 ila 7 yaş arasında ağırlıkla beynin sağ tarafı gelişir. Beynin sağ tarafı kelime okumanın gerçekleştiği yer değildir. Sağ taraf, resimleri ve şekilleri görür ve bir hikayeyi anlamak için kafamızdaki “filmi” yaratmak adına zihinsel görüntüleri (imgeleri) kullanır. Beynin sol tarafı ise kelimeleri okuduğumuz yerdir ve kelimleri harflerine göre kodlamamızı ve fonetik olarak seslendirmemizi sağlar. Doğru kelime okuma budur. Çocukların okumayı tamamlamasını sağlamak için “korpus kallosum”un beynin sağ ve sol yarım küresinin birbirine tam anlamıyla bağlaması 7 yaşından önce gerçekleşmez.
Beyinlerinin sadece sağ tarafına kullanabilirken çocukları okumaya zorladığımızda, kelimeleri seslendirebilmeleri gerekirken, onları, kelimelerin şeklen ve tahminen neye benzediğini ezberlemeye iteriz. Bu doğru okuma değildir. Ayrıca çocuklar kelimelerin şeklen neye benzediğini ezberlemeye odaklandıklarında, kafalarındaki “filmi” yaratmak için sağ beyinlerini kullanmıyor olurlar. Bu da okuduğunu anlamada zayıf olmalarına sebep olur.
Bilmemiz gereken önemli bir gerçek var: Güçlü bir denge duygusu ve proprioseptif duyu (beden farkındalığı; bedenin parçalarının nerede olduğunu ve nasıl hareket ettiğini bilme) güçlü bir öğrenen ve iyi bir öğrenci olmanın temel şartıdır. Denge ve propriosepsiyon ancak oyun, hareket ve çevreyi deneyimleme yoluyla gelişir, hareketsizce oturup okuyarak değil.
Beni yanlış anlamayın lütfen; iyi bir okuyucu olmanın ve okuyarak bolca zaman geçirmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Okuma becerisi, muhtemelen toplumumuzda öğrenilen en önemli beceridir. Ama okumayı öğrenmeye giden yol, genel kanının aksine daha farklı bir yoldur. Çocukları okumaya ne kadar erken başlatırsak, ilkokulda başarılı olmaları için ihtiyaç duyacakları çabasız okuma becerisini kazanmaları onlar için o kadar zor olabilir.
Peki bu durumu nasıl düzeltebiliriz?
Yavaşlayın. Bırakın çocuklar bedenlerini kullansınlar ve bol bol denge gerektiren oyunlar oynasınlar. Dengelerinin ve bedenlerinin nerede başlayıp nerede bittiği algılarının gelişmesi için çocuklara destek olun. Ayrıca onlara bol bol kitap okuyun. Onlara ne kadar çok kitap okursanız, kendilerini rahat hissettikleri bir ortamda zihinsel canlandırma (imgeleme) pratiğini o kadar çok yaparlar. Onlara kitap (özellikle tekerlemeler) okuduğunuzda kelimeler arasındaki en ufak farklılıkları bile duyma konusunda kulaklarını eğitirler. İleride kelimelerin seslerini öğrenirken, kelimeleri seslendirirken ve hecelerken bu çok işlerine yarar. Televizyon ve videolar onlara bu beceriyi kazandırmaz.
Bu çalışmaları yapmazsanız, okuma, yazma ve heceleme konusunda ustalaşma çabalarınız hüsrana uğrayacaktır.
Kaynak: http://www.theorganizedmindhq.com/reading-too-soon/?fbclid=IwAR1HRzuW4ddNasMqtsQmxUC7LXtqFsAFCwulou__hIYj1CD-eBQ1Wf6YCxM