Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
coCUKLAR NİÇİN YARAMAZLIK YAPARLAR?
Çocuklar iki nedenden dolayı yaramazlık yaparlar; daha iyiyi bilmezler ya da yapmak zorunda oldukları şeyi yapmamayı seçerler. Doğru davranış için ana - baba ilk önce sorunun ne olduğunu tespit etmelidir. Yetersizlik mi yoksa itaatsizlik mi? Eğer çocuğunuz ne yapacağını bilmiyorsa, o zaman bunu düzeltmenin en iyi yolu, uygun davranışın ona öğretilmesidir.
Çocuğun ne yapacağından emin olması için " çok tekrar ettirerek düzeltme " olarak isimlendirilen pratik bir tekniği kullanabiliriz. Örneğin, çocuğunuz içeri koşarak girer ve kapıyı çarparsa ve siz bunun düşünceli bir davranış olmadığına karar verirseniz, içeri girdiği zaman kapıyı sessizce kapama fırsatını verebilirsiniz. "Şimdi kapıyı sessizce kapama gereksinimi var. Bunu on defa yap." Öte yandan, çocuğunuz uygulamadan sonra da kapıyı çarparsa , o zaman disiplin uygulamanın zamanıdır. Evinizde kapının sessizce kapatılmasının kural olduğunu söyleyin. "Bu kuralı yıktığın sürece ara-verme ( time out) sandalyesinde beş dakika harcamalısın. Sonra bana kapının nasıl kapatılacağını söyleyebilirsin." diyebilirsiniz. Bu noktada uygulama adedini iki katına çıkarın (20 defa). Eğer bütün bu teknikleri düzenli olarak uygularsanız, çocuğunuzun sorumlu davranışı öğrenmesi için ona yardım edersiniz.
YARAMAZLIĞIN HEDEFLERİ
Çocukları, okul ödevlerini bitirmedikleri zaman, tembel, inatçı, itaatsiz veya asi olarak tanımlarız. Bu çocuklarla çalışan yetişkinler, çok fazla engellenmiş olurlar ve sıklıkla çocuğun tam olarak istemediği, özen göstermediği duygusuyla bırakılırlar. Bu davranışın değiştirilmesine yardım etmenin bir yolu, ilk olarak bu durumun altında yatan nedenleri çözümlemedir. Rudolph Dreikurs' a göre yaramazlığın dört amacı vardır.
• Dikkat çekmek,
• Güç ya da yetki,
• Öç alma,
• Yetersizlik.
Çalışmaya başlayan fakat dikkati kolaylıkla dağılan öğrenci dikkat çekmeye gereksinim duyar. Bu öğrenci için, öğretmenin sıklıkla olumlu, hedef davranışa yönelik ilgisini yöneltmesi önemlidir. Bu çocuğa yardımın diğer yolları, yazılı yönergeleri işaretleyerek vermek çalışmanın engellendiği zamanları odak alındığı bir zaman gösterici kullanmak, hedef davranışla ilgili olarak ona model olacak bir arkadaşıyla eşleştirmek ve her bir bölüm tanımlandığında ödüllendirmeyi içerir.
Çalışmaya başlamayı reddeden ya da şurada burada oynayan öğrenci, öğretmeniyle güç ya da yetki mücadelesi girişiminde bulunur. Bu öğrenci tipi ödevi yapma yeteneğine sahiptir, fakat bunu yalnızca kendi anlayışına göre yapacaktır. Bu öğrenciyle sözleşme yapmak, özel ödüller, ödüllerin seçimi ve kişiselleştirilmesi konuları gibi stratejilerin kullanılması öğretmeni yetki mücadelesinden uzaklaştıracaktır.
Şikâyet eden, tartışan, öğretmenin haksız olduğunu söyleyen ve genellikle diğerlerinin çalışmasını bölen, engelleyen öğrenci öç almaya çabalar. Bu öğrenci hayatı adaletsiz olarak görür ve ortamda eşitliği sağlamayı amaçlar. Bu öğrenciye yardım etmek için, öncelikle onun duygularını daha olumlu ifade edebilmesini sağlayın. Bunun için, şikâyet zamanlarını listelemek, odasına bir öneri kutusu koymak, sınıf konseyi organize etmek, önerileri uygulamak ve öğrenci seçimlerinde, isimleri şapkadan seçmek gibi kişisel olmayan yöntemler uygulanır.
Ödevlerine sıklıkla bozan, bitirmeyen ya da teslim etmeyen öğrenci yetersizlik yaşar. Bu öğrenciye yardım etmek için, öğretmen çocuğun kendisine olan güvenini kazanmasına çalışmalıdır. Bu öğrenci tipi, sıklıkla gerçek olamayan hedefler tespit eder ve nerede başarılı olacaksa ona ilişkin hedeflerin saptanmasında yönergelere gereksinim duyar. Sevdiği bir konuda daha kısa ödevler vermek, doğru olmayan cevaplardan çok doğru cevapların altını çizmek, bir ödevin tamamlanmasında alternatif yollar sunmak ve başarılarını grafikle göstermek bunların hepsi güveni sağlar.
Çocukların katılımını sağlamak için sınıfta ödüllendirici bir ortam yaratmalıdır. Bunu yaparken olumlu davranışları pekiştirmeli, gelişmeleri ödüllendirmeli ve fazla ilgi duyulan etkinliklerden az ilgi duyulan etkinliklere doğru bir liste hazırlamalısınız. Bütün bunları yaptığınızda sınıfta yaramaz olmayan çocuklarınız olur.
ÇOCUK YETİŞTİRMEDE BEŞ TEMEL FAKTÖR
Bir çok aile, nadiren çocukların yetiştirilmesini etkileyen son zamanlarda yapılmış, desteklenmiş, faktör çalışmalarının bulgularıyla ilgilenmektedir. Çocukların davranışı üzerinde çalışmak zordur, çünkü kişi, bir gencin mutluluğu, başarısı ve diğer bir gencin mutsuzluğu ve başarısızlığını etkileyen binlerce faktörü göz ardı edemez. Gazetecilere ve araştırmacılara göre, bu çalışma bütün bu faktörlerin bir çoğunu kontrol etmeye elverişlidir. Araştırmacılar, ender olarak, iyi uyumlu ve mutlu çocukların yetişebileceği evleri belirten beş temel faktöre işaret ediyorlar.
1. Çocuk yaparken iki çocuk arasında beş yıl olmasına dikkat edin. Çocukların yaşları birbirine yakın olursa, ana - baba olarak bunalır, yeterince onlarla ilgilenemeyebilirsiniz. Bir çocuğun hayatının ilk beş yılı hayati önem taşır ve eğer ana - babalar çocuklarıyla hoşça vakit geçirmez ve olumlu etkileşime girmezlerse böyle bir fırsat bir daha ele geçmeyebilir. Aynı zamanda ailedeki çocuk sayısı arttıkça, ailenin ilgili olma olasılığı azalacaktır.
2. Duygusal olmayın; kabul edilebilir davranış için kesin limitler koyun. Çocuklar, istendik ve hoşgörülebilir davranışların neler olduğunu bildiklerinde kendilerini daha güvende hissederler. Eğer çocuklar ana - babalarını dinlemiyorlarsa bu doğrudan her biri ( ana - baba ) tarafından uygulanan farklı disiplin stratejilerine ve çocuğu etkileyen ana - baba arasındaki tutarsızlık, çatışmaların varlığına bağlıdır. Çocuklar neye izin verileceği, neye izin verilmeyeceğini bildiklerinde kendilerini daha çok güvende hissederler.
3. Çocuk konuştuğu zaman dinleyin, soru sorduğu zaman cevap verin. Çocuğun anlamsız sözleri bile, çocuğun dünyasının yansımasıdır ve çocuk için bir anlam taşır. Garip ve anlamsız sorular bir çocuğun dünyayı nasıl gördüğü hakkındaki açıklanmış ilgilerini yansıtır. Bütün sorular cevaplandırılmalı ve daha fazla soru sorması için cesaretlendirilmelidir. Soru soran bir çocuk ilgilidir, arayış içindedir, eğer ana - babalar bütün bu soruları cevaplamak için zaman ayırmazlarsa öğrenme arzusu kaybolur.
4. Çocuğun çevresini araştırmasına izin verin... Çocuğu evde, park içinde tutmak iyi gibi görünse de, onun etrafı keşfetmesini engeller. Ev çocuk için zengin bir öğrenme kaynağıdır ve çocuklar araştırmaları ve gezmeleri için cesaretlendirilmelidir.
5. Çocuğun eğlenmesi konusunda kendinize güvenin. Televizyona, eğitim amaçlı oyuncaklara ve ticari hilelere bağımlı kalmayın. Çocuklar; ev ve hayal gücünüz çocuğun gereksinim duyabileceği her şeyi sağladığında suni eğlencelere bağlı olmamayı ana - babalarından öğrenirler. Başarılı çocukların ana-babaları çocuklarını yetiştirme yöntemleriyle ilgili olarak diğerlerinin ne düşündüğü veya uzmanların ne söylediği ile nadiren ilgilenirler, fakat tutarlılık, sevgi ve ilginin yanlış olmadığını bilirler. Onlar sağ duyulu bir şekilde araştırmacıların yeni keşfettikleri şeyleri bilirler.
KURALLAR VE SONUÇLARI
İyi huylu çocuklar, sonuçlarıyla birlikte ortaya konmuş açık seçik kuralları olan aileler tarafından yetiştirilen çocuklardır. Eğer aileler kural koymazlarsa, çocuklar kendini disipline edememiş ve gururdan yoksun bireyler olarak yetişirler. Kurallar, çocukların iyi seçimler yapmalarına ve özgüvenlerini arttırmalarına yardımcı olur. Çocukların istenilen biçimde hareket etmelerini sağlamak için sınırlara ve kurallara ihtiyaç vardır.
Birçok ana-baba iyi yetişmiş, sorumluluk sahibi çocuklarının olmasını ister, fakat bir çoğu da ne yapacağını bilmez. Çocuklarını yetiştirirken ya çok katı ya da çok hoşgörülüdürler. Sınır koymada bir güvensizlik yaratmışlardır.
Kurallar anlaşılır bir biçimde açıkça ifade edilmelidir. Çok fazla veya çok az kural olmamalıdır.
Kurallar bozulduğunda mutlaka bunun bir karşılığı olmalıdır. Kuralları belirlerken ana-babaların, çocukların yaşlarını ve koşullarını göz önünde bulundurmaları gerekir. Bazı zamanlarda esnek davranabilir, örneğin, özel günlerde yatma saati geciktirilebilir. Aile içindeki bireylerin iyi geçinmelerine yardımcı olacak günlük kurallara örnek olarak şunlar verilebilir:
1. Herkes kalktığında yatakları düzeltir.
2. Kirli çamaşırlarını sepete koymalısın.
3. Kahvaltıdan önce köpeği beslemelisin.
4. Atari oynamadan önce ev ödevlerini bitirmelisin.
5. Çizgi film izlemeden önce kahvaltını bitirmelisin.
6. Eğer eve geç geleceksen telefon etmelisin.
7. Kahvaltıdan sonra kendi bulaşıklarını yıkamalısın.
8. Evde bazı kanalları seyretmek yasak.
9. Telefon konuşmaları beş dakika ile sınırlandırılmıştır.
Kurallar hayatımızda etkili rol oynarlar. Akıllıca belirlenmiş kurallar aile ilişkilerinin düzenli işlemesine yardımcı olur. Eğer çocuklar kurallara uymuyorlarsa kuralların tutarlı bir biçimde yürütülmesi ve sonuçlarının açık bir biçimde ifade edilmesi gerekir. Ana-babalar kurallara uymamanın sonuçlarını tutarlı bir şekilde yerine getirebilirse çocuklar kurallara uymayı çok çabuk öğrenebilirler.
ÖĞRENCİYE YAKLAŞTIRAN - ÖĞRENCİDEN KAÇIRAN SEBEPLER
KAÇIRAN ETKENLER
Ses yükseltmek
Esnemek
Burada benim sözüm geçer.
Son sözü söylemede ısrar.
Olumsuz vücut dilinin kullanılması:sert duruş,sıkı bağlı kollar,sert el hareketleri.
Utandırma,bozma,gururla oynama,küçük düşürme…
Küçümseme,alay etme,iğneleme…
Hava atma.(Özellikle kendi ülkesi,yolları havası,suyu,insanı vs..)
Kaba kuvvet.
Konfliktin içine ilgisiz kişilerin çekilmesi.
Çifte standartlı olma-‘söylediğimi yapın yaptığımı değil.’
İstenmeyen ahlaki tavsiyeler.
İspatsız doğrulukta ısrar.
‘Şunu yap sana şu var’
‘zaten hepiniz böylesiniz’,’sizden beklemiyor değildim’,’öğrenci milleti’
Öğrenciyi yansılama.
Emretme.(Yap lan işte!)
Aşırı ödüllendirme.
Meşgulum sonra gel.
Ben sizin arkadaşınızım.(Ama biz arkadaş değil öğretmen istiyorduk!)
Çık dışarı terbiyesiz!
İşe yaramaz!,Ne yaptığın beni ilgilendirmez!
Ben öyle istiyorum,o kadar!
Ödev vermek için ödev vermek.
Madem susmayacaksınız o zaman bu cümleyi elli defa yazın!
Verilen sözün tutulmaması.
Herşeye evet demek.(ve sonra altından kalkamamak.)
Tebeşir vs atmak.
Reklam yapma ,kendi milletinin üstün olduğunu ima edici sözler söyleme.
YAKLAŞTIRAN ETKENLER
Gülümseme
Güzel giyinme
Traşlı olma.
Ailelere ziyaret.
Öğrenciden yana tavır.
Öğrencinin şahsi ekonomik durumunu bilmek,bilindiğinin çocuk tarafından bilindiğini sağlamak.
İnsanlar hata yapabilirler kabullenmesiyle disiplin problemlerine yaklaşmak.
Ailesinin (anne baba,kardeşler)yaş günlerinin bilinip kutlanması.
Üzüntülü olduğunda ne olduğunu sormak .Sevincini paylaşmak.
Ayıplarını örtmek.
Ümit vermek,güven vermek.
Sende benim gibisin,bana benzer özelliklerin var.
Günaydın,lütfen,tabiiki neden olmasın,Özür dilerim,
Putlarına dokunmama,o putları kendileri kıracak zamana kadar sabretme.
Zamana riayet.derse başlama ve bitirme.
ETKİLİ AİLE İLETİŞİMİ
Sevgili anne babalar ;
Herkesin bildiği bir söz vardır: “Eğitim ailede başlar” Her aile başarılı çocuklar yetiştirmek ister. Bunu gerçekleştirmek için çocuğuna her türlü imkanı hazırlar. Ancak unutulmaması gereken bir konu daha vardır ki, o da çocuğun kimlik gelişimidir. Çocuğun içinde bulunduğu dönemi nasıl atlattığı çocuğun hayatta kazanacağı başarıları kadar önemlidir.
“Dünyadaki aynalar gümüşlenmiş cam parçaları değil çocuklarımızdır. Çünkü onlar sizi yansıtır. ” Çocuk gerçekten de aileyi yansıtır. Ailedeki bireylerin kişilik yapısı çocuğun kişilik yapısını şekillendirir.
Ailenin çocuğa verdiği eğitimle çocuğun kişilik yapısı şekillenecekse aile çocuğa nasıl bir eğitim vermeli? Öncelikle her aile çocuklarını ayrı bir birey olarak görüp kişiliklerine , bağımsızlıklarına saygı duymalıdır. Bunu yapmak için iletişim çok önemlidir.
Her şeyden önce etkin dinlemenin bilinmesi gerekmektedir. Batılı psikolog Publilus Syrus;”Çocuğuna servet bırakmak isteyen anne- baba, ona iyi dinlemeyi öğretmelidir"diyor. Etkin dinleme için kişinin söylediklerinin gerçek anlamlarının kavranması gerekir. Duyulduğunu ve anlaşıldığını bilmek çok güzel bir duygudur.
Çocuklar sevgiye tepki verirler.
Çocuğunuzun söylediklerini duymak istemelisiniz.
Çocuğunuzun duyguları sizinkinden ne kadar farklı olursa olsun onun duygularını kabul etmelisiniz.
Duyguların sürekli değil, geçici olduğuna inanmalısınız.
Çocuğunuzun ayrı ve farklı bir birey olduğunu kabul etmelisiniz.
Çocuğunuzun sorunları olduğunda yanında olmalı fakat sorunlarını kendisi çözmesi için onu yalnızca cesaretlendirmelisiniz.
UNUTMAYALIM!
Olumlu ilgi , çocuğunuzu mutlu eder, kendine olan güvenini artırır. Övme, teşekkür, iftihar ve hayranlık gibi olumlu ilgi gösterme şekilleri kişinin moraline gerçek bir katkıda bulunur.
Olumsuz ilgi ise üzer ve yenik düşürür. Eleştiri ve gülünç bulma, hayal kırıklığı ve güvensizlik kişiyi üzer ve yıpratır.İster olumlu ister olumsuz tüm etkiler ya fiziksel ya da psikolojiktir.
Etkiler: Fiziksel, Psikolojik
Olumlu: Öpme, kucaklama, okşama, sırtını sıvazlama, övme, teşekkür, göz kırpma, takdir eden bir bakış
Olumsuz: Dayak, eleştiri, küçümseme, tepeden bakma
ÇOCUKLARIMIZLA ARAMIZA DUVARLAR ÖRMEYELİM, KÖPRÜLER KURALIM.
ÇOCUĞUMUZUN ÖZGÜVENİNİ ARTIRMAK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?
ONA SIK SIK SÖZ HAKKI VERİN.
KENDİNİ VE DUYGULARINI NE “NE DÜŞÜNÜYORSUN, NASIL HİSSEDİYORSUN” GİBİ SÖZLERLE ANLAMAYA ÇALIŞIN.
ONUN FİKİRLERİNE DEĞER VERDİĞİNİZİ HİSSETTİRİN.
ONUN OLUMLU DAVRANIŞLARINI KESİNLİKLE TAKDİR EDİN.
O KONUŞURKEN ONUN YÜZÜNE BAKIN VE CİDDİYE ALINDIĞINI HİSSETTİRİN.
ONUN İÇİN ZAMAN AYIRIN.
YAŞINA UYGUN GÖREVLER VERİN VE DAHA SONRA BAŞARISINI TAKDİR EDİN.
ONUN iLE DEĞİŞİK KONULARDA SOHBET ETME ORTAMI OLUŞTURUN.
ONUN KORKU VE ENDİŞELERİNE SAYGI DUYUN.
AŞIRI ELEŞTİRİCİ OLMAKTAN VE YARGILAYICI OLMAKTAN ÇEKİNİN.
HATALI DAVRANIŞLARINI KONUŞARAK UYARIN VE ONA DOGRU OLANI ANLATIN.
BAŞKALARININ YANINDA ONU KÜÇÜK DÜŞÜRMEYİN.
ONUN BAŞARISIZLIKLARINI BÜYÜTMEYİN.
BAŞKALARI İLE KIYASLAMAYIN.
KABİLİYETLERİNİ FARKEDİN VE TEŞVİK EDİN.
TOPLULUK İÇERİSİNDE SÖZ ALMASINI TEŞVİK EDİN.
ONU SIK SIK SEVDİĞİNİZİ SÖYLEYİN.
ONUN İÇİN ÖNEMLİ OLAN ŞEYLERE SİZ DE ÖNEM VERİN.
ONUN ÖNEMLİ GÜNLERİNİ UNUTMAYIN
SADECE ONUN İÇİN AYIRDIĞINIZ ZAMANLAR OLSUN.
YANLIŞ VE UYGUNSUZ CEZALANDIRMADAN KAÇININ.
ONDAN BEKLENTİLERİNİZ ÇOK AŞIRI OLMASIN.
ONA YAŞINDAN VE OLDUĞUNDAN KÜÇÜKMÜŞ GİBİ DAVRANMAYIN
ONUNLA BİRLİKTE SOSYAL AKTİVİTELERDE BULUNUN.
ÇOCUKTAN AİLESİNE NOTLAR
Beni şımartmayın. Her istediğimin yerine getirilmemesi gerektiğini çok iyi biliyorum, sadece sizi test ediyorum!
Bana karşı disiplinli, katı olmaktan korkmayın. Ben bunu tercih ederim,kendimi emniyette,güvende hissediyorum.
Kötü alışkanlıklar edinmeme müsaade etmeyin. Bunların erken dönemlerde teşhis edilip önlenmesi hususunda sizlere güveniyorum.
Elinden geliyorsa beni lütfen başka insanların önünde düzeltmeye çalışma. Eğer benimle özel başbaşa ve yavaşça konuşursan çok daha fazla etkili olacak.
Beni olacaklardan/sonuçlardan koruma. Bazen acı çekerek öğrenmem gerekiyor.
“Senden nefret ediyorum” dediğimde üzülme. Bazen nefret ettiğim sen değilsin;beni yönlendirmek için kullandığın gücün.
Küçük hastalıklarıma fazla üzülme. Bazen bunlarla istediğim, ihtiyacım olan ilgiyi buluyorum çevremde,sende.
Kendimi arzu ettiğim kadar iyi ifade edemediğimi unutmayın. İşte bu yüzden her zaman doğru olamıyor söylediklerim, yaptıklarım.
Soru sorduğumda geçiştirmeyin, cevabı ertelemeyin. Eğer böyle yaparsanız,artık soru sormadığımı göreceksiniz ve cevapları, istediğim bilgileri başka yerlerde arayacağım.
Tutarsız olmayın. Bu benim aklımı tamamen karıştırır ve size güvenimi kaybetmeme neden olur.
Korkularımın aptalca olduğunu söylemeyin. Beni anlamaya çalışırsan beni sakinleştirebilir, güvenimi kazanmama yardımcı olabilirsiniz.
Kendinin mükemmel veya hep başarılı olduğunu bana devamlı söyleme,hatırlatma bile. Çünkü senin bunların hiçbiri olmadığını anladığımda bu bana çok büyük şok olur.
Denemeyi, yeni şeyleri öğrenmeyi, anlamayı, keşfetmeyi çok sevdiğimi asla unutma. Onsuz olamam,alış.
Ne kadar çabuk büyüdüğümü unutma. Bana ayak uydurman çok zor olmalı,lütfen dene.
Çok fazla sevgi ve anlayış olmadan büyüyüp gelişemeyeceğimi lütfen unutma,ama bunları sana söylemem gerekmiyor,öyle değil mi?
Lütfen sağlıklı ol ve spor, egzersiz yap. Sana ihtiyacım var.
TELAFİ EDEMEYECEĞİNİZ DÖRT DURUM
1-TAŞ...
Atıldıktan sonra!
2-SÖZ...
Ağızdan çıktıktan sonra!
3-FIRSAT...
Kaçtıktan sonra!
4-ZAMAN...
Geçtikten sonra!
TELAFİSİ MÜMKÜN OLMAYAN DURUMLARDAN SONRA ÜZÜLMEK GEREKSİZDİR...