Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
ÇOCUĞUMUZA SINIR KOYMA
Atom, büyük gök cisimleri, hücre, karmaşık canlı, ülke sınırları, canlıların yaşam alanları, özgürlük vb. hepsinde bir sınırdan söz edilebilir. Canlılar kendi sınırlarında güvendedirler. Yani sınırlamanın birincil amacı o varlığın güvenliğidir. Herkesin belirli bir sınırları vardır. Kimse kendi sınırlarının ihlaline izin vermez.
Bu yazımızda çocuğumuzun özgürlüğün sınırını ve eğitimsel yönünü incelemeye çalışacağız.
SINIR, yazıda işlenen eğitsel anlamıyla, çocuğumuzun özgürlüğüne getirdiğimiz kısıtlamalardır.
ÇOCUĞUMUZA SINIR KOYMANIN NEDENİ
Yeteri kadar bilgi ve deneyime sahip olmayan çocuğumuzu, yanlış ve tehlikelerden korumak; kendine ve başkalarına zarar verebilecek davranışlarını engellemektir. Sınırlarla çocuk kendini güvende hissedecek, sınırlarla çocuğun gelişimsel gereksinimleri karşılanacaktır.
Sınır ve kurala alışmamış çocuk, öncelikle ailesinin, sonra başkalarının sınırlarını ihlal edecek; ailesi ve çevresiyle anlaşmazlığa düşecek; onlarla çatışma içinde olacaktır. Çocuk sınırsızlık ve ailenin tutarsız davranışları nedeniyle şımarık davranışlar sergileyebilecektir.
Çocuk, sınır ve kurallarla belirsizliklerden kurtulacak, önünü görebilecektir.
Zamanla çocuk, sınırların kendi faydasına olduğunu test edecek, bize güveni artacak, sınırlamaları olumlu karşılayıp onlara uyacaktır.
ÇOCUĞUMUZA NE KADAR ÖZGÜRLÜK TANIYALIM; NE KADAR SINIR GETİRELİM?
Bu konu, anne- babaların, hatta uzmanların bile zorlandığı konulardan. Öznel durumlara sınır koymak biraz zor… Çocukların her biri, farklı ruhsal yapı ve farklı kişiliğe sahiptirler. Biz, bunların her birine aynı sınır ya da özgürlüğü tanıyabileceğimizi iddia edemeyiz.
Ayrıca her kişinin ve her kültürün değer yargıları birbirinden farklıdır. Farklı kültürlerde ve farklı değer yargılarıyla yetişen, birbirinden farklı kişilerin, çocuklarını yetiştirirken kendi ve kültürünün değer yargılarını göz önünde bulundurarak yetiştireceği açıktır.
Sınırlama ve özgür bırakmada, denge oluşturmak önemlidir. Azı da çoğu da bir notada çocuğumuzu olumsuz etkileyebilmektedir.
ÇOCUĞUMUZUN SORUMLULUK VE ÖZGÜRLÜK SINIRI
Çocuğa Taşıyabileceği Kadar Sorumluluk Verilmeli, Fazlası Değil.
Çocuğun kendini geliştirebilmesi ve özgüven kazanması için taşıyabileceği kadar sorumluluk alması ve özgürlüğünü kullanması gerekecektir. Özgürlüğünü ve sorumluluğunu taşıyamayacağı, kendine ve başkalarına zarar verebileceği noktaya geldiğinde, özgürlüğüne sınır koyuyoruz. Örnekler:
ARKADAŞ EDİNME
Çocuğumuza arkadaş edinme ve seçme özgürlüğü tanıyoruz, hatta destekliyoruz. Ancak kendisine, başkalarına veya çocuğumuza kötü alışkanlık vb. her hangi bir zarar getirebilecek birisiyle arkadaş olmasına izin vermiyoruz.
SORUMLULUK ALMA
Çocuğumuz aile içerisinde fikrini söyleyebiliyor, işlerini kendisi yapıyor, anne babaya yardımcı oluyor. Ancak aileyi yönetme sorumluluğunu alamıyor. Çünkü o sorumluluk, onun taşıyabileceği, kaldırabileceği bir sorumluluk değildir. Belli bir yaştan önce, yeterli deneyime sahip olmadan o işe kalkışır ve aile de izin verirse, kendisi ve o aile zarar görür.
OYUN OYNAMA-FİLM İZLEME
Çocuğumuza bilgisayarda oyun oynamasına, televizyonda film izlemesine izin veriyoruz. Ne kadar süre izleyeceğine ve hangi filmleri izleyeceğine yaşını dikkate alarak sınır koyuyoruz. Çünkü belli bir süreden fazla izlemek, çocuğumuzun vücuduna, beynine, gözlerine zarar verebilecektir. Seviyesinin üzerinde şiddet vb. içeren filmler de çocuğumuzun duygularını, kişiliğini ve ruhunu olumsuz olarak etkileyebilecektir.
Yaşına uygun bir şekilde, bilgisayarda, oyuncaklarıyla ve dışarıda oynamasına; verilen süreye uymak ve sonunda ortamı toparlamak koşuluyla izin veriyoruz.
NOT: Bir etkinlik bittikten sora çocuğumuzun sıkılmaması için başka etkinliğe yöneltmemiz gerekir.
EVDEN AYRILMA
Herkesin istediği şekilde seyahat etme özgürlüğü vardır. Bu özgürlüğü 3-4 yaşındaki çocuğumuza tanıyamayız. Gezi bir kenara dursun, onun sokağa çıkmasına bile izin veremeyiz. Çünkü bu onun kaldıramayacağı durumdur. Belli yaştan sonra onun sadece gündüz dolaşmasına izin verip akşamleyin döneceği saate sınır koyarız. Arkadaşının doğum gününe katılması vb. kurallarda esnemeler yapabiliriz. Ve gün gelir ki onun dünyayı dolaşmasını umursamayız. Çünkü biz, onun bu işin altından kalkabileceğini biliyoruz.
BASKINLIK DURUMU
Çocuğumuzun hem yönetilen hem yöneten bir kişilik kazanabilmesi için, evde çocuğa yeteri kadar söz hakkı tanınmalı, görüşlerine değer verilmeli, arada sırada baskın çıkmasına izin verilmeli. Ancak, çocuğumuz yeterli bilgi, deneyim ve olgunluğa sahip oluncaya kadar, çoğunlukla ‘son söz’ büyüklerde bitmeli. Her konuda olduğu gibi bu konuda da çocuğa gerçekçi ve dengeli davranılmalı. Kontrol tamamıyla sizde olmalı.
İSTEKLERİNİ YERİNE GETİRME
Çocuğumuz bize muhtaçtır. Halen yeteri kadar dürtülerini kontrol etmeye alışmamış, ilkel istekleri (nefis) güdümündeki çocuğumuz, bizden bazı isteklerde bulunup isteklerinin yerine getirilmesi için ısrarlı davranacaktır. Bu konuda hiç kimsenin tüm isteklerini yerine getirilemeyeceği açıklanmalı. Doyuma ulaşması için belli ölçülerde istekleri karşılanmalı. Yersiz istekleri yerine getirilmemeli. Nedeni açıklanıp ikna edilerek, dürtülerini kontrol etmeye alıştırılmalı.
Bu bağlamda bebeğimizin, tüm isteklerinin yerine getirilmesi gerektiğini unutmayalım.
YAPTIĞI DAVRANIŞTAN, GELECEKTE, ÇOCUĞUN KENDİSİ VEYA BAŞKALARI ZARAR GÖRECEKSE O DAVRANIŞA ŞİMDİDEN KURAL, SINIR KONULMALI.
Ör. Çocuğumuzun küçükken kendine güveninin artması için bize veya başkalarına vurmasını görmezden gelir, güreşte yeniliriz. Çocuğumuz bu yanlış davranışını alışkanlık haline getirecek; bizi dövmeye, başkalarına da saldırgan tavır takınmaya devam edecektir. Güreşte kendisinin yendiği babasına güveni azalacak kendini daha güvensiz hissedecektir. Ona baskı yapıp ezmediğiniz sürece sizin gücünüz onun için bir güvencedir. Her şeyde olduğu gibi burada da gerçekçi olunmalı. Çocuğun başkasına vurması, “Başkasına vurmak yok.” denip eli tutularak engellenmeli. Yoksa ileride bu sorunu çözmeniz oldukça zorlaşacak.
Bunun gibi başkasıyla oynarken ona zarar vermemesini öğütlüyoruz.
NELERE SINIR GETİRİLEBİLİR?
Çocuğumuzun nasıl balkondan atlamasına, hiçbir koşulda izin vermiyorsak, mümkün olduğunca KENDİSİNE, BAŞKASINA ZARAR GELEBİLECEK diğer davranışlarına da sınır koyuyoruz.
Çocuğun birçok davranışına sınır getirilebilir. Etkili olabilmesi için en aza indirgememiz gerekir.
Kurallarla ilgili açıklama ve ilkeler, tümüyle “sınırlamalar” için de geçerlidir. Önceki yazıda açıklanmış olduğu için bu yazıda yeniden ele alınmamıştır.
SON SÖZLER
Hiçbir şekilde çocuğumuzu aşağılamıyoruz, ağır cezalardan(hatta ceza uygulamamak daha iyi) kaçınıyoruz. Çünkü çocuk cezadan bir şey anlamaz. Cezanın artısından eksisi fazladır.
Çocuk hata yaptığında, onun kişiliği değil, hatalı davranışı eleştirilmeli.
Çocuğumuzun deneyim kazanası için, koyduğumuz kural ve sınırlamalara uymadığında, onun bazen küçücük bedeller ödemesine göz yumuyoruz. Sorumluluğun kendisinde olduğunu hatırlatıyor, başka şeyleri suçlamasına izin vermiyoruz. Ne demiş atalarımız?.. “Bir musibet, bin nasihatten iyidir.”
Çocukla ilgilenen kişilerin; sakin, net, kararlı, dengeli, tutarlı, sabırlı, demokratik tutumları, inatlaşmayı azaltır; karşısındakini sakinleştirir; çocuğun kural ve sınırları öğrenmesini sağlar.
Çocuk sizin kararlı olduğunuzu, kuralın kesin olduğunu anlayıncaya kadar; kural ve sınırı delme, ödün koparma deneyimlerine devam edecektir.
Kurallara ve sınırlamalara karşı gelen, ağlayan, isteğinde direten çocuklara bazı eğitsel yöntemler uygulayarak onların sakinleşmelerini, kurallara ve sınırlara uymalarını sağlayabiliriz. Bu önemli konu, “ÇOCUKLARDA KRİZ YÖNETİMİ” gelecek hafta bu sayfada…
Hoşça kalınız…
(dursunbilgin.blogspot.com’dan alıntı)
Alıntı: Dursun Bilgin