Bize Tembel Öğrenciler Gerek

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Okul maceram çok güzel başlamadı. 1. sınıfta elmam yılın sonuna doğru kızardığı için ailem ve öğretmenlerim tarafından vasat öğrenci olarak etiketlendim. Okuma ve yazı sembolleri benim için bir anlam ifade etmiyordu. Fakat 1. sınıfta ilkokul 5. sınıf problemlerini çözebiliyordum, buna rağmen çevremdekilerin benimle ilgili geç öğrenen öğrenci algısını bir türlü yıkamadım. Sonrasında da ben onlardan vazgeçtim. Kendi öğrenme sürecimi kendim şekillendirmeye başladım. Sürekli Bilim Teknik Dergilerini ve üniversitedeki abilerimin bilim kitaplarını okuyordum, öğretmenlerim de benden vazgeçtiği için bu süreçte kendi kendime takılmam kimse için bir sorun teşkil etmiyordu.

Üniversite çağına geldiğimde ailem benim vasat bir kariyer yapacağımdan o kadar emindi ki alternatif farklı gelecekler tasarlama kaygısı yaşamaya başlamışlardı. Ben ise mühendis olmak istiyordum. Özel olarak sınava hazırlanmıyordum ama sınavda daha hızlı nasıl soru çözebileceğim ile ilgili stratejiler geliştiriyordum. Sınavlar açıklandığında istediğim alanda mühendislik eğitimi alabileceğimi öğrenmiştim ama üniversite de eğitim liseden çok farklı değildi.

Sonunda okul hayatı bitti ve iş hayatına başladım. Öncelikle üretim alanında başladığım iş hayatımda üretim mühendisliğinde bilginin daha yavaş aktığı ve rutin aktivitelerden oluştuğunu fark edip bilişim alanına geçtim. Bir süre bilişim sektöründe farklı iş yerlerinde çalıştıktan sonra kendi işimi kurdum. Kendi işimle beraber sevdiğim matematik problemleri çözmek dışında başka bilim dallarından da bir çok problemle boğuşmam gerekti. Hem çok iyi bir iletişimci hem çok iyi bir insan kaynakları sorumlusu hem de çok iyi bir yönetici olmam gerekiyordu. Benim için en zor olan yanı ise insan kaynakları stratejisini oluşturabilmekti. Mühendis olarak çoğunlukla sistemler ile ilgilendiğim için insanların motivasyonu, yönetilmesi, seçilmesi gibi alanlarda çoğunlukla zorlanıyorumdum, hala da zorlanıyorum.

Bilişim alanı diğer bir çok çalışma alanına göre bilginin hızlı değiştiği ve hızla yeni koşullara adapte olmamızı gerektiren bir alan, kaldı ki gelecekte bir çok çalışma alanının da benzer karakter göstereceğini düşünüyorum. Hızla değişen bilgi ve ihtiyaçlar iş yapma şeklimizi veya işimizi 2-3 yıl içerisinde kökten değiştiriyor ve elimizdeki mühendislerle beraber yeni bilgilere yelken açıyoruz, işte bu noktada doğru elemanı bulmak ile ilgili sorunum başlıyor. Çok iyi üniversitelerden çok iyi derecelerle mezun olan mühendislerin bile bu değişim çemberinde zorluk yaşadığını görüyorum.

Bunun temel nedeninin eğitim sistemimiz ile ilgili olduğunu düşünüyorum, çünkü iş arkadaşlarımdan mühendislik yapmalarını bırakıp piyano çalmalarını istemiyorum. Sadece kullandıkları çözüm, analiz yöntemlerini bırakıp yenilerini öğrenmelerini ve uygulamalarını bekliyorum. Sanırım mühendislik eğitiminde ters giden bir şeyler var. Her yıl daha hırslı, daha çalışkan fakat problem çözme ve çözüm üretme yetenekleri daha zayıf kişilerle karşılaşıyorum. Peki o zaman okullardan mezun olan mühendisler neden gittikçe bu yeteneklerden uzaklaşıyorlar. Her yıl eğitim daha iddialı hale geliyor, iyi okullara girmek zorlaşıyor, eğitim ilkokuldan başlayarak çocukları çok daha fazla zorlar hale geliyor. Biz ise daha esnek düşünen, daha hızlı adapte olan çalışanlar bekliyoruz. Bilgisayar üzerinden eğitim sistemleri, google, Wikipedia gibi araçlar insanların bireysel öğrenme ve araştırmaları için 15 yıl öncesine göre hayal bile edemeyeceğimiz kapılar açtı. Peki bu kadar kaynağa rağmen kendi kendine öğrenme yetisi yeni nesilde neden gelişmedi? Bana eğitimde yapılan şey olimpiyat sporcularının çalıştırılması gibi geliyor. Bir hedef var fakat bu hedef hayat değil, sınav. Öğrenciler en iyi sonucu almak için sürekli antrenör eşliğinde bütün ihtimaller için pratik yaptırılarak iyi bir sınav skoru elde ediyorlar. Sonrasında hocasının her dediğini yaparak hayatına devam ediyor. Üniversiteden sonra iş hayatına başlıyor ve bize şimdi ne yapması gerektiğini soruyor. Şimdiye kadar antrenörleri tarafından modamod çalıştırılmış. Bizim ona verdiğimiz kısa bir eğitim sonrasında ise kendisini yetiştirmesini bekliyoruz. Son dönemde çalışanların ideal oryantasyonu için zaman planlamasını yapmaya başladık. Mühendis olmuş bir insanın kendi öğrenme programını hazırlayamaması, hedeflerini koyamaması, kendi kendine öğrenememesi…

Bu anlamda öğretmenlerimin beni etiketledikleri için kendi öğrenmemi keşfetmek zorunda kalmamı ve istediğim zaman istediğim şeye çalışma özgürlüğü tanımalarını bir fırsat olarak değerlendirmem gerek. Hayat boyu öğrenmenin öneminden bahsediliyor fakat okullarda öğrencilerin kendi kendilerine öğrenmeleri teşvik edilmiyor. İnnovasyon deniyor fakat öğrenmede düzenler o kadar kesin çizgilerle veriliyor ki öğrenciler bunların dışına çıkmayı düşünemiyor hale geliyor. O kadar çok çalışılacak ders veriliyor ki, öğrenciler kendi başına bir şey öğrenecek vakit bulamıyor. Kesin düzenler/kurallar sadece innovasyonu değil problem çözme yeteneklerini de kısıtlıyor. Peki biz çalışanlardan onlara profesörleri tarafından önce anlatılmış, sonra örnekler yapılmış, koşulları – yöntemleri belirli bir problemi hızlı çözmelerini mi bekliyoruz? Biz sonsuz olanaklar dünyasında sadece koşul – sınır ve yöntem ile kısıtlanmamış biçimde çözüm istiyoruz. Bu çözümleri bulmada maalesef tembel öğrenciler daha başarılı oluyorlar. Onlar aynı problemi defalarca çözmedikleri için beyinleri yeterince kurallanmamış. Belki bize daha az pratik yapmış fakat konu üzerinde düşünmüş ve kendinden birşeyler katmış, yöntemleri kendi keşfetmiş ve beyni öğretilen kalıplarla sınırlanmamış, kendi eğitim planını kendisi yapmış öğrenmeyi edilgen olarak gerçekleştirmemiş, sadece öğretilenleri öğrenmemiş merak ettiklerini ve kendisi için gerekeceğini düşündüğü bir çok şeyi öğrenmiş kişiler lazım. Bunu okullarda verirler mi kestiremiyorum ama okullar böyle devam ederlerse Oracle, Microsoft, Facebook gibi dünyayı yöneten organizasyonların sahipleri, eğitimini yarım bırakan veya klasik eğitimden nasibini alamamış kişiler arasından çıkmaya devam edecektir.

Yazar: Serdar Köroğlu

Kaynak: Tedmem
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber