Bir Öğrencinin Kaleminde 10 Kasım: "Hala Saat Dokuzu Altı Geçiyor"

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Geldi yine o takvim yaprağı. Yürekleri dağlayan , gözleri yaşartan o kasım ayları. Güneşin görmediği kasımlara uyanıyoruz. Bu gün 10 Kasım. Saat tam dokuzu gösteriyor. Yelkovan hareket ediyor. O hareket eden ok insanları öksüz bırakmaya yetiyor. 
Hani bir güneş doğmuştu ya Samsun’da … O güneşin ardında bıraktıklarını yaşıyordu Anadolu. Onlara o güneşi getirenin var oluşu bile onları ayakta tutmaya yetiyordu ama az sonra ne olacağını kimse bilmiyordu. Zaman su gibi akıp geçiyordu. O geçen zaman öyle çok şey kaybettiriyordu ki hem çağın insanlarına hem de gelecek nesillere ölümlerden ölüm beğendiriyordu.
İşte değiştirdi yine yelkovan yerini. Kuşlar bile ağlıyordu daha fazla ileri gitmesin diye. O geçen her dakika gönüllere hançer gibi saplanıyordu. O özgürlük mimarı, bağımsızlık timsali kapatıyordu mavi gözlerini. Kör talihi zindanında boğan adam gidiyordu, koca bir tarih göçüyordu. Saat tam dokuzu beş geçiyordu. 
Halk bitkin, halk çaresiz. Sanki Dolmabahçe’nin süslü duvarlarında yankılanıyordu yokluğu. Gidiyordu işte 17 milyon kişiyle birlikte, gidiyordu sulhun bulutlarda yanan meşalesi. Gidiyordu… 
Bir dakika geçmişti ki bir ömre bedel, saat dokuzu altı geçiyordu. Yürek dayanmıyor hasretine, nefesler kesiliyor , Dolmabahçe’nin yolları sel oluyordu gözyaşlarıyla. O mavi gözleri bir daha görmeyecekti millet. O vatan kokan sesi işitmeyecekti. Ama o aşk yerini hiçbir zaman değiştirmeyecekti. Tıpkı bir kuş misali kanat çırpıyordu. Her kanat çırpışı Türk milletinin yüreğini dağlıyordu. O derya mavisi gözleriyle süzüyordu üzerinde Türk adı geçen her şeyi. 
Sanki gökyüzü hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Güneş bağırıyordu “ Gitme!” diye. Çiçekler açmayı unutmuş, bülbüller ötmeyi bırakmış, doğa durmuştu sanki. Bastığı her yeri ruhuyla aydınlatanın yasını tutuyordu. 
Hala saat dokuzu altı geçiyor. Hıçkıran sestee o var, sessiz akan yaşta o var. O ki Zümrüdüanka Samsun’dan doğan bir güneş, milli mücadelenin siperi… Naciz bedeni toprak da olsa eserinin ilelebet yaşayacağının resmi… Hala o hasret yüreğimizde ama onun varlığı her zaman kalbimizde . 
Unutma ki bazı madalyalar vardır sadece boyunlara asılır. Bazıları vardır ki yüreklere kazınır. Ve bu madalya her zaman kalplerde taşınır.

( Beyzanur KÖZ)

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber