Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
1. Duyduğunuz her şeyi şarkı haline getirirsiniz.
Gerçek bir şarkı olsun ya da olmasın, yine de söylersiniz. Bu, çocukların yeni kelimelerden heyecan duymalarını sağlamanın en iyi yoludur ve kelimeleri uzun süre hatırlamalarını sağlar. Ancak ne yazık ki şarkı, dersi verdikten sonra en az 24 saat daha kafanızın içinde dönüp durur. Ancak en popüler şarkılar en tuhaf olanlarıdır ve sabah kahvaltıda yediğiniz şeyler ya da okula gelirken başınıza gelenler gibi konuları içerebilir.
2. Eviniz kuklalar, parmak kuklaları, oyuncaklar, ayıcıklar, flamalar, tüylü yaratıklar ve zıplayan toplarla doludur.
Bu ay banka hesabınızda ekstradan bir 100 dolarınız var. Bununla ne alırdınız? Yeni kıyafetler mi? Hayır. Tabi ki daha fazla malzeme! Zaten dört kuklanız, 6 flamanız, 8 zıplayan topunuz, 12 yüz maskeniz ve yüzlerce tüylü oyuncağınız ve ayıcığınız var. Ama daha fazlasına ihtiyaç duyuyorsunuz! Bu malzemeler derslerinizi eğlenceli hale getirir, çocukları gülümsetir. Siz de kuklalarla oynamak ve yüzünüze maskeler takmak için bahane arıyor olabilirsiniz?
3. Kullanılmış kağıt, karton kutu, gazete kağıdı gibi atık malzemeleri yeniden kullanmanın ve onları birer öğretim aracına dönüştürmenin yollarını ararsınız.
Bir arkadaşınız eski gazeteleri ve bir karton kutuyu çöpe atıyor. Hmm, bunlardan yelkenleri olan karton bir gemi yapmak iyi bir fikir olmaz mıydı? Kesinlikle! Delik çoraplardan kukla yapma ustası olabilirsiniz. Hayvan maskeleri yapmak için kırtasiyeden her hafta yeni tüylü çubuklar alan çılgın insan olarak çoktan adınız çıkmıştır bile.
4. Kafanızın içi çocuk şarkılarıyla doludur.
Bazı insanlar pop müzik sever, bazılarıysa klasik müzik. Kimileri anaokulunda öğretmenlik yapar ve “Kırmızı balık kaç kaç” ya da “Olur mu hiç üç kulak?” gibi şarkılara eşlik etmeye bayılır. Hem de gün boyu!
5. Kelimeleri, mimiklere ve hareketlere dökme konusunda üstünüze yoktur.
Çocuklara öğrettiğiniz her kelimeyi canlandırmaya bayılırsınız. Yüz ifadeleriniz ise rakipsizdir. Bazen evde ders provası yaparken odada bir aşağı bir yukarı zıpladığınızı ya koşturduğunuzu duyarlar, ama beraber yaşadığınız insanlar buna zaten alışıktır.
6. Komik derecede yavaş konuşursunuz.
“Ağzımdan çıkan kelimeleri anlıyor musun?”
Anne-babanız çok hızlı konuştuğunuzu söylerlerdi, ama şimdi komik derecede yavaş konuşuyorsunuz. Mümkün olduğu kadar en temel kelimeleri kullanmaya alışıksınızdır ve bazen yanlışlıkla çocuk sesi çıkarırsınız. Bunun en güzel tarafı, sizin dilinizi öğrenmeye çalışan insanlarla karşılaştığınızda herkesin sizi anlamasıdır. Çevirmenlik görevi bile yapabilirsiniz.
7. Çıkardıkları sesleri taklit emeden hayvanların adını söyleyemezsiniz.
Köpekler hav hav der. Kediler ise miyav. İnekler möö. Hayvan sesleri çıkarmaya bayılırsınız. Ali Baba’nın Bir Çiftliği Var, en sevdiğiniz şarkılardan biridir.
8. Her zaman parmaklarınızla sayarsınız.
İster üçe ister ona kadar sayın, her zaman parmaklarınızı kullanırsınız. Bu elinizde değildir.
9. Çok fazla gülümsemekten yanaklarınız ağrır.
Çocuklarla birlikte gülmekten yanaklarınız ağrır. Dünyanın en güzel ağrısı! Ne mutlu ki sizi bu kadar gülümseten bir işiniz var.
Kaynak: https://www.boredteachers.com/humor/you-know-you-re-a-kindergarten-teacher