Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Bakan Selçuk açıklamalarının devamında ise, öğretmenlerin mali ve sosyal hakları üzerinde de önemli iyileştirmeler yapıldığını söyledi.
TEMEL AMACIMIZ ÖĞRETMENLERİNİN NİTELİĞİNİ ARTIRMAK
Burada sertifikasyon sistemlerini çok çok önemsiyoruz çünkü bunu özellikle meslek liseleri açısından da, biraz sonra ifade edebileceğim gibi, kredilendirmekle ilgili de bir modellememiz söz konusu. Türkiye´nin bu çerçevede öğretmenine yapacağı yatırımla ki bilirsiniz birçok uluslararası metinde "Hiçbir ülkenin eğitim sisteminin kalitesi öğretmeninin niteliğini aşamaz." der. Dolayısıyla, bizim temel problematiğimiz öğretmenimizin niteliğini yükseltmek için gayret sarf etmek. Birçok Anglosakson ülkesinde artık mezuniyetten iki sene sonra mezuniyet not ortalamasını dikkate almamaya başladılar çünkü "İki yıl içinde bilgiler değişti ve sizin o bilgilere sahip olmanızın bir değeri yoktur." şeklinde bir argüman da geliştiriyorlar. Bu müddet içerisinde öğretmen başına düşen öğrenci sayımız ilköğretimde 16´ya, ortaöğretimde de 12´ye düşmüş durumda.
Ülkemizin tüm coğrafi bölgelerindeki öğretmen doluluk oranları birbirine yakın bir orana yükselmiş, norm kadro doluluk oranları Doğu Anadolu´da yüzde 89; Güneydoğu Anadolu´da yüzde 88; ülke genelinde ise yüzde 89 oranındadır, seviyesindedir. Bu, Türkiye´de artık öğretmen tedariki konusunda çok büyük bir problem yaşamadığımızı ama çeşitli düzenlemelerle bir optimizasyon ihtiyacının da bulunduğu gösteriyor. Öğretmenlerimizin mali ve sosyal hakları üzerinde de önemli iyileştirmeler yapılmış ve Bakanlığımız bünyesinde göreve yeni başlayan 9´uncu derece 1´inci kademedeki bir öğretmenimizin maaşı 3.320 TL, ek ders ücreti net 13,90 TL olmuştur.
Haftada on beş saat, ayda altmış saat ek ders veren bir öğretmene 834 Türk lirası ek ders ücretiyle birlikte toplam 4.154 Türk lirası aylık ücret olarak ödenmektedir. Ayrıca tüm öğretmenlerimize eğitim öğretim yılı başında "eğitim ve öğretime hazırlık ödeneği" adı altında 1.130 lira ödenmiştir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğitim ve öğretime erişimin artırılarak fırsat eşitliğinin sağlanması konusunda yaptığımız bazı çalışmalar söz konusu, kısaca onlardan da bahsetmek isterim. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı ile Bakanlığımız arasında yapılan protokol çerçevesinde 2003 yılından itibaren Türkiye çapında şartlı eğitim yardımı devam ediyor. Okul öncesi ve ilköğretime devam eden erkek ve kız çocuklar için belirli ödemeler yapılıyor. Nitelikli bir eğitim için öncelikle eğitim altyapısının tamamlanması gerekiyor. Burada "altyapı" kavramı nedir, ne anlıyoruz; kendimizi ifade etmek bakımından bunu önemsiyorum. Altyapının sadece fiziksel bir altyapı olmaktan öte insan kaynaklarıyla ilgili, yazılım altyapısıyla ilgili, sosyal atmosfere ilişkin eğitimin mutabakat sahası kapasitesi altyapısıyla ilgili birçok altyapı parametresinden söz etmek mümkün. Bu kapsamda da derslik başına düşen öğrenci sayısını azaltmak ve ikili öğretime son vererek tüm okullarımızda tam gün eğitim ve öğretime geçmek için okul ve ek derslik yapımı çalışmaları da kararlılıkla sürdürülüyor. Elbette Türkiye´nin bazı sorunları da var göçle ilişkili, Suriye´deki savaşla ilgili ve bizim daha önce 2000´li yılların başında derslik başına 36 öğrenciden söz ederken şimdilerde ortalama 20-24 arası öğrenci sayısından söz ediyor olmamız...
Aslında 36´da kalsa sınıflar şu anda Türkiye´nin derslik açığı gibi ya da ikili öğretim gibi bir derdi, bir sorunu olmaz ama bütün bunları kendi bağlamında değerlendirip bir maksimizasyon amacından ziyade bir optimizasyon maksadımız olduğunu da ifade etmek isterim. Her eğitim kademesinde derslik başına düşen öğrenci sayısı yeni yapılan derslikler sayesinde ülke genelinde her geçen gün azalmaktadır. Bütün bu çalışmalar sonucunda da ilköğretimde 24, ortaöğretimde ise 21´e düşmüştür derslik başına düşen öğrenci sayısı.
Öğrenme süreçlerinde teknoloji desteği konusunda bilhassa altyapı anlamında da ciddi çalışmalar gerçekleştirilmiş, 432 bin civarında akıllı etkileşimli tahta okullarımıza yerleştirilmiştir. 15.103 okulda da 1 milyondan fazla UC kurulumu yapılmış, sanal ağlarla ilgili internet erişimi altyapısı da sağlanmıştır. Bununla ilgili önümüzdeki süreçte yeni bir yorumla, özellikle içeriğin daha çok öne çıktığı bir yaklaşımla teknolojiyle ilişkimizin, öğrenme kalitemize yönelik ilişkimizin gözden geçirilmesinden de söz edebilirim.
Biraz önce de ifade edildiği gibi ücretsiz ders kitabı dağıtımı ve benzeri konularda çok ciddi rahatlamalar var ve biz şu anda bunların daha kaliteli, daha hızlı nasıl yapılabileceği konusunda üniversitelerle çeşitli araştırmalar yürütüyoruz. İlköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine verilen burslar, eğitim ve öğretime erişimi artırarak fırsat eşitliğinin sağlanmasına katkı sağlayan genel uygulamalardan birisi ama çok önemli. Çünkü bu burslar, eşitliğin ötesinde adalete hizmet etmesi bakımından büyük bir değer taşıyor. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin her çocuğu, gözümüze bakan her evladımız bizim için çok değerli ve eğitime erişimlerini sağlamak bizim bir vebalimiz, bizim bir borcumuz. Eğer bu konularda bir eksiğimiz varsa bu eksikliklerimizi gidermek için muhakkak surette, özellikle dezavantajlı olan okullarımızdan başlamak üzere kaynak yönetimi ve transferi konusunda bir strateji benimsediğimizi de ifade etmek isterim. Türkiye´de tekil olarak bazı olaylardan ya da güncel birtakım hadiselerden elbette söz ediliyor.
Bunların bir kısmı gerçekten söz konusu, bir kısmıyla ilgili yanlış anlamalar var ama bu konularla ilgili çeşitli duyurular yaparak konulara açıklık getirmeye de gayret ediyoruz. 2018-2019 eğitim öğretim yılında toplam 1 milyon 320 bin 708 öğrenci -biraz önce üzerinde durulduğu için ben de biraz durmak istiyorum- taşıma hizmetlerinden faydalanıyor. Bakanlık bütçemiz ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu´ndan taşıma ve öğle yemeği hizmetleri için toplam 4 milyar 156 milyon lira da kaynak ayrılmıştır. Taşımalı eğitimin belli bir strateji dahilinde rahatlatılması ve bunun öğrenme kalitesine etkisi çerçevesinde bir değerlendirmeye tabi tutulması zaruridir. Çünkü taşımalı eğitim kötüdür ya da iyidir diye bir şey söylemekten çok, rasyonel olarak neye hizmet ettiğine bakmak lazım.
Bugün Kanada´da da benzer bir durum var, Amerika´da da benzer bir durum, Yeni Zelanda´da da benzer bir durum var. Bu, yerleşim yerlerinin dağınıklığından ya da göçlerle ilişkili birtakım durumlardan kaynaklanan birçok parametreden etkileniyor. Ama bu etkileri sağlıklı analiz edip nerede gerçekten ihtiyaç var, nerede gerçekten ihtiyaç yok; bununla ilgili de bir analiz çalışmamız söz konusu. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomimizin uluslararası rekabet gücünün artırılması ve nitelikli iş gücü ihtiyacının karşılanması için çok önemsediğimiz bir konu, mesleki ve teknik eğitim meselesi. Belki bir yılın içerisinde Milli Eğitim Bakanlığında en fazla nerede mesafe alınacak, en çok nerede başarı sağlanacak diye bir sual söz konusu olsa bunun mesleki ve teknik eğitim olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim.
Çünkü mesleki, teknik eğitimin ülkenin iktisadi hayatıyla eğitim hayatının buluşturulması ve senkronizasyonu konusundaki etkisi çok çok önemli. Eğer biz mesleki ve teknik eğitimi dış ticaret açığımızla ilişkilendirmezsek organize sanayi bölgelerimizle ilişkilendirmezsek mevcut kaynak yönetimimizle ilişkilendirmezsek oralar sadece okul olurlar yani hayata dokunan, sanayiye dokunan, ekonomiye dokunan kurumlar olamazlar. Burada çok basitçe neler yaptığımız konusunda birkaç örnek vermek isterim. Bir defa teorik derslerin çok fazla olması ve işbaşı eğitim, üretimle eğitim kavramlarının zayıf olmasının söz konusu olduğu bir durumla ilgili tedbirler almak. Bütün okullarımızı belirli fabrikalarla, işletmelerle doğrudan doğruya irtibatlandırmak, yönetimlerinde birtakım ortak çalışmalar ve konsorsiyumlar oluşturmak...
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğiyle okullarımız arasındaki ilişki ve iletişimi yeni bir protokole bağlıyoruz. Bunun dışında iş garantili onlarca okul kuruyoruz hiç olmayan şu anda. Basit bir örnek vereyim, mesela kol saatlerinin mikro mekaniği konusunda Türkiye´de maalesef bir okul yok, bunun gibi detaylı olan birtakım mekanik ögeleri olan araç gereçlerin tamiri de Türkiye´de mümkün değil. Ama bunun için kuracağımız okullar birçok konuda örneğin ASELSAN´la yaptığımız savunma teknolojilerine dayalı lazer ve optik sistemlerine ilişkin okulların kurulması, askerlikle ilgili kolaylaştırmaların getirilmesi meslek okullarına, SGK primleriyle ilgili yeni tedbirlerin alınması gibi çok sayıda mesleki eğitimi öne çıkaracak olan birtakım tedbirler söz konusu.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bunu sadece eğitim sisteminin ülkemizde iyileştirilmesi olarak görmüyoruz, küresel rekabetin bir ana problemi olarak görüyoruz, o bakımdan çok önemli. Bilim, sanat, spor ve benzeri alanlardaki özel yetenekli çocuklarımızın yeteneklerine uygun eğitim ortamı sağlamakla ilgili de yeni bir modernizasyon süreci içerisindeyiz.