Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Bu yaş grubu çocuklar güvene dayanan, açık dürüst, sıcak ve sevgi dolu bir ilişki isterler. Büyüklerinden bu ilişkileri bulamadıkları takdirde davranış bozukları oluşur.
Bu yaş grubu çocukların ihtiyaçlarına saygı duyarak, sevecen, öğrenme isteği duyurarak, insancıl yaklaşımlarla iletişim kurmalı. Bulunduğu ortamlar demokrasi kavramı içinde geçmelidir.
Bu öğrenciler arasında farklılıklardan çok benzerlikler vardır. Öğrendiklerini anladıklarında, zevk duyarlar. Kötü sonuç aldıklarında, başarısız olduklarında hayal kırıklığına uğrarlar.
Bağımlı olmaya eğimlidirler. Başarılı oldukları söylendiğinde kendilerini beğenirler. Başarısız oldukları söylendiğinde bu duyguyu kaybederler.
Bu yaş çocuklar dinleyerek öğrenmek isterler. Öğretmenine ebeveynlerine çok güvenir, onların hata yapmayacaklarına inanırlar.
Benliğini bulmaya başlar, büyüklerin takılıp utandırmalarını istemezler. "Uğraşırsan yapabilirsin." gibi güven beklerler. Davranış bozukluklarının çok uyarılmasını istemezler.
Bu yaş çocukları olduğu gibi kabul etmek ve sevmek gereklidir. Bu yaştaki öğrenciler öğretmenini, coşkulu, tutarlı, çok neşeli, her sorunun cevabını bilen birisi olmasını isterler.
Davranışlarını tanıma ve yardımcı olma
Öğrencinin davranışının nedenlerini aramalı konuşturmalı ve dinlemeli, gerçekleri gösterip olayları çözme yollarını söylenmeli. Yalnızlıktan korkan öğrencinin kaygılarının yersiz olduğuna inandırılmalıdır. Okuma parçalarındaki olaylar yorumlatmalı, beğenip beğenmediği yönleri söyletmeli ve yaşamlarındaki olaylarla bağlantılar kurmalı, düşündürmeli. Çok okuma ile olayların neden, niçinlerini anlamaları sağlamalı.
Fikirlerini anlatmasını istediği konular ile ilgili yazılı anlatımlar yaptırılmalı. "Siz hangi mesleğe ilgi duyuyorsunuz? Nedenleri ile anlatınız." gibi yazılı anlatım konuları ile duyguları anlamalıdır. Bireysel konuşmalar ile problemlerini çözmeli ve güven vermelidir.
2. ve 3. Sınıflar 8 - 9 yaş grubu çocuklarda psikolojik özellikler:
Çocuk hakkında isabetli kararlara varmak için onunla ilgili bilgilere ihtiyacımız vardır. Çocuk hakkında ne kadar çok ve ne kadar doğru bilgi sahibi olursak onun eğitimi ile ilgili olarak o kadar iyi kararlar verebiliriz. Bu çocuk üzerinde de etkilidir. O da kendi kendine karar vermesi gerektirdiğinde o kadar isabetli karar verme şansına sahip olur. Kişilik; insanın doğuştan getirdiği ve sonradan kazandığı bedenî, psiko-sosyal bütün özelliklerin birbirine etki ederek meydana getirdiği ahenkli bir bütündür. Bunların incelenmesi daha çok gelişim psikolojisinin konusunu teşkil etmektedir.
Yaşlarına göre ele alırsak;
* 8 yaş grubu çocuklar çok gelişmiş bir hayal gücüne sahiptir. Şakadan çok hoşlanır, ansızın güler, hareketli, dikkatsiz, münakaşacı aynı zamanda arkadaş canlısıdır. Eleştirilere hassastır. Gücünün üstünde işlere kalkışır. Projesini gerçekleştirmek için olağan gayret gösterirler. Karşılaştığı problemleri halletme de arzulu ve cesurdur. Gerilim boşaltıcı bazı hareketleri (gözlerini kırpıştırma, parmağını emme, mide ağrıları) görülebilir.
* 9 yaş grubu daha çok kavga-gürültü eder. Saldırganlık sözel hale gelmiştir. Gerilimini ayağını yere vurmak, baş dönmesi, kendi kendisiyle alay etmek gibi yollarla boşaltmaya çalışır. Oldukça bağımsız bir hale gelmiştir. Kendine güvenir ve kendi kendini eleştirir. Başarının önemine inanmıştır. Ödül almak için çok çalışır. Tartışmayı sever.
AiLENiN KiŞiLiK GELiŞiMiNE ETKiLERi
Çocuk iyi ve kötü örnekleri ilk defa aile fertlerinden görür. Aile hayatının temeli sevgiye, güvene, bağlılığa ve karşılıklı anlayışa dayanır. Böyle bir aile yuvası çocuk eğitiminde en elverişli çevredir.
Ailenin çocuğun kişilik gelişimine etkileri şu şekilde sıralanabilir:
1- Anne-babanın etkisi (otorite)
2- Aileyle birlikte oturan varsa diğer yetişkinlerin etkisi (anne, dede, hala)
3- Hizmetçilerin etkisi
4- Ailedeki çocuk sayısı ve sırasının etkisi
5- Aile hayatındaki düzensizlikler. (Anne veya babanın hastalanması, ölümü, birinin uzun süre diğerlerinden ayrı kalması, anne ve baba arasıdaki geçimsizlikler, ayrılma ve boşanmalar, üvey anne veya babanın çocuğa etkisi)
6- Çocuklar arasında ayrım yapmak
7- İlgisizlik, dayak ve cezalar
8- Hatalı eğitim, sayılabilir.
Kazandırılacak davranışlar:
Oyunlar toplu eğlenceler bakımından da aile çocuğa örnek olmalıdır. Piknikler, sporlar, okuma ve müzik bir ailenin üyeleri arasındaki bağı kuvvetlendirir. Evde ve okulda çocukların yetenekleri, güzel davranışları, örnek ve zekice söylediği bir söz değerlendirilmeli, el becerilerinin gelişmesi için bozulan, kırılan eşya ve araçları onarmasına fırsat vermelidir.
Çocuklar ve ergenler niçin yalan söylerler? Birçok neden bulabiliriz. Korku, azarlama gibi bir takım üzücü olaylardan kaçınma arzusu, gerçeğin tam olarak ne olduğunu bilmemekten gelen heyecan, başka bir yalancıya benzeme, bencillik, gerçekte olduğundan daha mert ve akıllı, saygıdeğer görünme isteği, kuruntu gibi nedenler sıralanabilir.
Küçük yaştan başlayarak çocuğun yaptığı her yanlış işi göze batmadan önce itiraf etmesi sağlamalıdır. Tekin ve yapıcı bilgiler verilmelidir. Belki çocuğun yalanları zararsız gibi görülebilir, önemsenmezse büyüdüğünde yalanlar devam ederse karakterinin zayıflamasına neden olur.
Yalancılığın alışkanlık haline gelmesinde en büyük faktör; çocukların yanında yetişkinlerin sık sık yalana başvurmalarıdır. Bu nedenle çocukların yanında büyüklerin göz göre göre yalan söylememeleri, konuşmalarına dikkat etmeleri gerekmektedir. Çocuklar büyükleri örnek alırlar. Yetişkinlerin yalan söylemekten çekinmediklerini gören çocuk zor durumdan kurtulmak için, bazen de övünmek için yalana başvurmayı alışkanlık haline getirebilir.
Okuma Alışkanlığı
Çocuklara okuma zevkini aşılamalı ve okuyacakları kitapları dikkatle seçmeliyiz. Anne-baba kitap okuma konusunda, kendileri çocuklarına yol gösterecek yeterlikte bulamayabilir. Bu durumda kütüphanelerden yararlanılabilmelidir. Çocuklar eline geçen her kitabı okuyacaktır. Dikkatli bir öğretmen öğrenciye iyi kitapları tanıtmalı, çocuk kendi başına buyruk bırakılmamalıdır. Aile öğretmenin tavsiye ettiği kitapları incelemeli, gözden geçirilmeli kendiside okumalı, fikir edinmelidir. Eve dergi, gazete almalı büyüklerin bunları okumalı davranışlarıyla çocuğa örnek olmalıdır. Bugün çocuklara yönelik seviye dergileri yayınlanmakta gazetelerde çocuk sayfalarına yer verilmektedir. Bunlar gözden geçirilmelidir. Sürümü yüksek tanınmış bir dergi veya gazetedeki hikayeleri çoğu faydalı olmaktan çok zararlı olabilecek durumda olabilir. İlkin kendimiz dikkatle gözden geçirmeliyiz, ana-baba ve öğretmen olarak göz alıcı bir kapağa güvenerek çocuğumuzun eline tutuşturuvermekten kaçınmalıyız.
Öğrencilere boş zamanlarında kitaplardan yararlanma alışkanlığı kazandırmalıdır. İhtiyaç duydukları kitapları ve konuları arayıp bulma yolları kendilerine öğretilmelidir. Bu konuda her şeyden önce onların okuma eğilimlerinin saptanması gerekmektedir; kimi çocuklar basit serüven kitaplarından kimileri masallardan, resimli hikayelerden hoşlanır. Kimileri ise rastgele okumalarla yetinirler. Okumaktan kaçanlara sevebilecekleri kısa yalın kitaplar verilmelidir. Öbürlerine eğilimlerine göre derece derece üstün eserler seçilir.
Okuma sevgisi kazandırmanın bir diğer yolu da çocuğa ilgi duyacağı bir hikaye, masal veya yazıyı çocuğa fark ettirmeden büyüğün okuması bunu daha sonra çocukla sohbeti sırasında anlatması, beğendiyse bunu temin edeceği söylenmeli sürpriz bir hediye olarak da verilebilir. Bunun tersi de uygulanabilir. Çocuk okuduktan sonra anlatması istenir. Okuma sevgisi ödev olarak verilebileceği gibi ilgi uyandırıcı meraklandırıcı yönleriyle de aşılanabilir. Odasında bir kitaplık kurması sağlanmalıdır. Kitap listesi yapması okuduğu, okumadığı kitapları tespit etmesi istenmelidir.
Duyguların ifade edilmesi
- Kızgınlık, kırgınlık, düşmanlık duyguları; isyan etme, direnme, meydan okuma olarak görülür.
- Engellenme; Çok karşı koymalarda.
- Nefret; Yalan söyleme, duyguları saklama, sinsice davranma.
- Utanma; Başkalarını suçlama, dedi kodu yapma.
- Değersizlik; Hile yapma, başkalarının çalışmalarını sahiplenme.
- Korku, kaygı, huzursuzluk; Patronluk taslama, zorbalık etme.
- Mutsuzluk, üzüntü, ruhsal çöküntü; Yenilgiden nefret etme, yenme gereksinimi duyma.
- Burukluk, kin; işbirliği yapma, örgütlenme, güçsüzlük.