2023 Eğitim Vizyonu Üzerine

2023 Eğitim Vizyonu Üzerine

Değerli Öğretmen Arkadaşlarım, Kıymetli Eğitim Paydaşları ,dün itibari ile Milli Eğitim Bakanlığı "2023 Eğitim Vizyonu" projesini kamuoyu ile paylaşmış bulunmaktadır. Açıklanan vizyon incelendiğinde 18 başlık altında toplam 44 hedefin belirlendiği görülmektedir. Belirlenen hedeflerin kısa,orta ve uzun vadede gerçekleştirilebilmesi halinde Türkiyemizin önemli mesafeler alacağını düşünüyorum. Toplamda 140 sayfalık bir paylaşım olan "2023 Eğitim Vizyonu"nu iyi okumak, anlamak daha sonra değerlendirmede bulunmak yararımıza olacaktır. Bugüne kadar yapılan birçok eğitim reformunu eleştiren bir öğretmen olarak, bugünkü sürecin oldukça iyi yönetildiğini görüyor ve değerlendiriyorum. Şimdi bana karşı çıkacak çok kıymetli arkadaşlarım,dostlarım olacaktır. Hatta ne iyisi canım..! "Dağ Fare Doğurdu." gibilerinden meteforlar kullanacaklardır. Benzer yorumlar birçok sosyal paylaşım gruplarında yapılmaktadır. 
Açıklanan 2023 Eğitim Vizyonu’nun hiçbir değerinin olmadığı yönünde değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu görüşlere saygı duymakla birlikte, anlamlandırmaya çalıştığımda birkaç hususun öne çıktığını düşünüyorum. Birincisi, Siyası saikler, ikincisi tam okumadan yapılan ön yargısal değerlendirmeler (komuoyu algısı), üçüncüsü ve en önemlisi, rasyonel olmayan beklentiler.Bir ve ikinci hususu burada açıklamama lüzum görmüyorum. Esas meselenenin gerçek dışı beklentiler olduğunu düşünüyorum. Şöyleki bugüne kadar yapılan eğitim reformlarında(Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç dönemi hariç) nitelikten daha çok niceliksel yaklaşımlar öne çıkarılmıştır. Eğitimdeki kötü gidişin nedenleri hep sınav sistemlerinde, okul türlerinde, 3+5+3, 1+5+3+4, 4+4+4 gibi matematik formüllerinde ya da kutsal bir metinmiş gibi öğretim programlarında aranmıştır. Hatta bugün olduğu gibi sihirli bir değnekle yani açıklanacak yeni bir eğitim sistemiyle her şeyin yoluna gireceği düşünülmüştür. 
Toplumdaki, bu düşünce yöneticilere de sirayet edince bugüne kadar bir sistem gitmiş öbür sistem geri gelmiştir. Bu değişimler yaşanırken bir de buna akıl ve bilim dışılık eklenince sonuç içler acısı bir hal almıştır. Bu süreçte ortaya atılan reformların önemli bir kısmında ön hazırlık yapılmamış, kervan hep yolda düzülmeye çalışılmıştır. Değişimin tarafları(öğretmen,yönetici,veli,öğrenci,toplum) düşünsel olarak hazırlanmadan, değişimin neden ve niçinleri bilimsel olarak toplumla paylaşılmadan bir yeniliğin üstelik eğitimdeki bir yeniliğin başarılabilmesi oldukça zordur. Nitekim de böyle olmuş her gelen yeni “sistem” bir şeyi düzelteyim derken daha da büyük sorunlar yaratmıştır. Çünkü eğitimin bir bilim olduğu unutulmuş ve ehil ellere bu anlayış teslim edilmemiştir.
Bu manada Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Sayın Ziya SELÇUK eğitimimiz için büyük bir şanstır. Göreve geldiği ilk günden buyana yaptığı açıklamalar ile farkını ortaya koymuştur. Bu yazıyı okuyanların “Hocam bize laf değil, icraat lazım.” dediğinizi duyar gibiyim. Değerli arkadaşlar biraz sabır, Hocamızın zamana ihtiyacı var. Bundan önce alınan hızlı kararların bizi süreçte nasıl yanlışa sürüklediğini hepimiz gördük ve müşahede ettik. Büyük değişimlerin, ön hazırlıkları da biraz zaman alır. 
Bugün itibariyle Sayın Bakan daha öncesinde olduğu gibi, köşeli açıklamalar yapsaydı ve kuruluş reçetesi budur deyip hemen şimdi değişim demiş olsaydı, kendisine ve bilim adalığına olan inancım kalmayacaktı. Sayın bakan 2023 Eğitim Vizyonu’nda çok önemli problemlerin giderilmesine ilişkin önemli hedefler koymuştur. Bu hedefleri gerçekleştirebilmenin zorluğundan hareketle zamana ihtiyaç duymuş ve bunu bir dizi takvimde ( 2019,2020,2021) planlamıştır. Burada bu olumlu gelişmeler nedir diye sorulduğunda paylaşımın ekinde yer alan başlıklar işaret edilebilir. Eğitim bilimleri açısından her biri önemli derecede literatür okuması gerektirecek konular burada izah edilemeyecek kadar ciddidir. Her biri için ayrı bir başlık açılarak neden ve niçinleri paylaşılabilir. Bu manada merak edilen konular için “2023 Eğitim Vizyonu”nu okumakta yarar görüyorum.
Saygılarımla…