Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Vaka sayısı sıfırlanmadıktan sonra öğrencileri okula göndermek büyük risktir. Çünkü burada 500 bin değil 1 milyon değil 18 MİLYON öğrenci söz konusudur. Bu rakam küçük bir ülke nüfusu diyebileceğimiz çok ciddi bir rakamdır. Öğrenciler maske taksalar, ders esnasında mesafeli olsalar, sınıf mevcudu azaltılsa, sabah ve öğlenci olanların karşılaşması engellense bile risk yine de devam eder. Öğrenciler maske taksalar bile temas ve mesafeyi tüm öğrencilerin koruyabilmesi mümkün değildir. Çünkü öğrenciler arkadaşıyla silgi kalem alışverişi yapar, yanına oturup sohbet eder, çocuk maskeyi eller ve eliyle etrafa ve arkadaşına dokunur, lavaboda ve sınıfta birçok öğrenci aynı yere tutar. Çocuklar her zaman yetişkinler gibi düşünemez. Çocukların birçoğu dokunarak yakınlaşarak birşeyleri algılamaya öğrenmeye çalışırlar. Öğrencilerin temas halinde olması bütün okul için riskli olacaktır. Bu durumda eğitime maske ile devam edilip mesafelerin korunacağı söylenip sorun çözülmüş gibi yapılması doğru olmaz.
Okullarda hangi önlem alınırsa alınsın bu önlemlerle virüs kesinlikle kimseye bulaşmaz denilemez. Bütün çocukların ailesi olmadan kendi aralarında kendilerini tek başına koruyabilmesi kolay değildir. Virüslü yaşamayı artık öğrenmeliyiz, okulda tedbirler alınır ama virüs bulaşırsa da bulaşır söylemek büyük sorumsuzluk olur.
Anasınıfına gidecek çocuklar yeri geliyor 1 ayda annesiyle birlikte okula alışabiliyor. Eğer okullar açılırsa mevcut durumda anne sınıfa hatta okul binasına alınmayacak ve çocuğun karşısında maskeyle duran biri olacaktır. Bu ise çocuğun okula alışma sürecini zorlaştıracak, çocuklar için kolay olmayacaktır.
Özellikle ilkokul 1. sınıfa gidecek olan yani okuma yazma öğrenme çağında olan öğrenciler için uzaktan eğitim kolay olmayabilir. Yüzyüze eğitim uzaktan eğitime göre öğrencilerin okuma yazma öğrenmesinde daha etkili olacaktır. Ancak öğrenciler iyi eğitim alsın diye çocukları okula göndermekle kaş yapalım derken bir yandan da öğrencileri riske atarak virüs sayısını çoğaltmakla göz çıkarmamalıyız. Virüsü mutlaka ciddiye almamız gerekir. Öğrenciler iyi eğitim görsün diye de virüs konusunda riski artırmamalıyız. İyi niyetle de olsa öğrenciler ve öğretmenler birbirine kavuşsun, bu süreç fazla uzamasın diyerek virüs vakası sıfırlanmadan okulların açılmasını isteyenler öğrenciler, öğretmenler ve diğer insanlar için riskli olacak birşey istemektedirler. Elbetteki çocukların iyi eğitim alması önemli bir konudur. Ancak bir yandan da virüsü de düşünmek zorundayız. Günlerce akşam saat 9'da destek vermek için ıslık çaldığımız, alkış tuttuğumuz, uzunca mesai yapıp uykusuz kalan, ailesini uzun süredir görmeyen sağlık çalışanlarını, virüslü ağır hastaları, virüsten ölen insanları ve yakınlarını düşünmek zorundayız. Virüsten dolayı iş yerlerini kapatanları, işten ayrılmak durumunda kalanları, kendisini ve ailesini zor geçindirenleri, yardıma muhtaç hale gelenleri de düşünmek zorundayız. Alınan önlemlerin boşa gitmemesini sağlamalıyız.
Bazı kimseler parklar, avmler, sahiller, düğün salonları, kafeler açık oluyorsa, çocuklar aileleriyle tatile gidiyorsa, neden okullar açılmasın diyebilirler. Bunu diyenler konuya sadece tek taraftan bakan virüsü ciddiye almayan kimselerdir. Bilinçsizce davranışları örnek göstererek çocukları riske atmak doğru olmaz. Eğlence ve iş yerlerinin açık olması zaten risklidir. Ayrıca herkes maske taksa bile hijyenik ve mesafeli olmaları da gerekiyor. Herkes maske takmıyor ve maske takan kimselerin içinde hijyen ve mesafe kuralına uymayanlarda oluyor. Herkesin bu kurallara uyması beklenemez. Bahsedilen yerlerin açık olması elbetteki virüs konusunda riski zaten artırıyor. Birde bunun üzerine okulu açıp milyonlarca öğrenciyi okula gönderip bu riski daha da artırmak doğru olmaz. İsteyen aile çocuğunu avm ye veya tatile göndermeyebilir ama okul zorunlu olmakla beraber sorumluluğu olan bir yer yani yapılan hata çok sayıda kimseyi dolaylı ya da doğrudan etkileyebilir.
Eğer çocuklar ve öğretmen okulda virüs kaparsa bunun sorumlusu kim olacak? Okulda virüsü kapan öğretmen ve öğrenciler virüsü yakınlarına ve başkalarına bulaştırırsa ne olacak? Okuldakiler ve çocukların aileleri karantinaya alınacak mı? Öğretmenler karantinaya alınırsa nasıl eğitim verecek, öğrenciler karantinaya alınırsa nasıl eğitim alacak? Eğer öğretmen karantina altına alınmazsa öğrenciler ve aileleri risk altına atılmış olmayacaklar mı? Eğer bir veya birden fazla okuldaki öğretmen ve öğrencilerde virüs çıkarsa, özellikle virüs çıkan okuldaki ve diğer okullardaki öğretmen ve öğrenciler bundan olumsuz etkilenmeyecek mi? Virüs bana da bulaşırsa korkusu çocukları psikolojik olarak olumsuz etkileyip çocukların ders çalışma ve öğrenme durumunu olumsuz etkilemeyecek mi? Olası bütün ihtimaller mutlaka şimdiden düşünülmelidir.
Virüs yayılımını önlemedeki en iyi adım geçen sezon okulların kapanmasıydı. Ve yine bu virüsün bulaşmasını hızlandırmanın ilk ve EN BÜYÜK adımı okulların açılması olur. Okulların açılması çok sayıda kimseyi karantinaya girmek durumunda bırakabilir.
Çocuklar sadece okulda değil, başka yerlerden de virüs kapabilir ancak bu durum okulların açılması gerektiğini göstermez. Virüsü ciddiye alıp tedbirli olan çok sayıda aile var. Bunca zaman tedbirli davranıp çocukların virüs kapmamasını sağlayan tedbirli ailelerin çocukları virüsü okulda kaparlarsa okulların açılması o aileye ve çocuğa kötülük olmayacak mı? Aynı şekilde tedbirsiz davranan ailelerin çocukları da okulda virüs kapabilir. Vaka sayısı sıfır olmadıkça her yerde sürekli risk olacaktır.
Öğrenciler okula gittikten sonra virüs sayısında patlama yaşanabilir. Okullarda yüzyüze eğitim yapılırsa, virüsten dolayı vefat eden öğretmen ve öğrenci haberleri gündemi oluşturabilir. Okulların açılması kararı sadece çocukları değil, onların yakınlarını ve diğer insanları da ilgilendiren bir karardır. Eğer çocuklar virüsten dolayı ailesinden birini, öğretmenini ve sınıf arkadaşını kaybederse bu durum çocuklar için büyük bir yıkım olabilir.
Sağlık Bakanlığının hergün açıkladığı virüs vaka sayısı Türkiye'deki toplam virüslü olan kimselerin sayısı değildir. Bu sayı sadece teste girenlerin içindeki virüslü olanların sayısıdır. Vaka sayısı giderek azalıyor olsa bile bu durum kimseyi aldatmamalıdır. Test sonucundaki vaka sayısı azalmış olsa bile teste girmeyenler içinde virüslü olanların sayısı artıyor olabilir. Vaka sayılarının azaldığını görüp tedbirli davranmayanlar diğer yandan virüsü yaymaya destek vermiş olur. Test sayısındaki virüslü kimselerin sayısı çok az sayıya inmiş olsa bile risk yine de devam eder. Çünkü şu an kaç kişide virüs olduğunu kimse bilmiyor. Kendisinde bile virüs olduğunu bilmeyenler var ve o kimselerde kimbilir kaç insana virüsü bulaştırmaya devam ediyor. Böyle bir durumda 18 milyon öğrenciyi okula göndermek ve bu işi riske atmak hiç akılcı bir karar olmaz. Eğer vaka sayısı çok aza inseydi, bu durumda okulların açılması yine büyük yanlış olurdu. Çünkü hem nerede ve kaç kişide virüs olduğunun bilinmemesinden dolayı hem de çok aza inmiş olan virüsü tekrardan yayma riski alınmış olurdu.
Vaka sayısı sıfırlanmadıktan sonra milyonlarca öğrenci okula gönderilmemelidir. Yaş gruplarına göre öğrencileri okula göndermek ve sadece vaka sayısı az olan illerde okulu açmak yine risklidir. Virüsün kimde, nerede ve ne kadar olduğu bilinmediği için vaka sayısına göre okul açmak doğru olmaz. Virüs taşıyan ve başkalarına bulaştıran kimseler her yere gidebilmektedir. Herkes olduğu yerde durmamaktadır. Başka illere giden çok sayıda insan olmaktadır. Okulların açılmasına karar verirken sadece test sayısındaki virüslü çıkan kişi sayılarını değil, virüsün nerede ve kaç kişide olduğunun bilinmemesini esas alıp kararı ona göre vermek gerekir. Çocuklar ve öğretmenler riske atılmamalıdır. Her ihtimal düşünülmelidir.
Uzaktan eğitime devam edilmelidir.
Devlet maddi durumu iyi olmayan ailelere laptop vermelidir.
Uzaktan yapılan eğitimler denetlenmelidir.
Virüs boyunca verilecek en tedbirli ve akılcı karar bunlardır.
Alıntı