Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
DUDAK OKUMA OYUNU
Çocuklar öğretmeni rahatlıkla görebilecekleri biçimde otururlar. Öğretmen ses çıkarmadan sadece dudaklarını oynatarak bir şeyler söylerken çocuklar da öğretmenin ne söylediğini anlamaya çalışırlar.
NE SESİ OYUNU?
“Ne sesi?” oyunu için masalara geçilip, sandalyelere oturulur. Çocuklar gözlerini, masaya yatarak kapatırlar. Bu sırada, onlara çeşitli sesler dinletilir. (Anahtar sesi, alkış, tef, kapı açma vb.) Bu seslerin neye ait olduğunu tahmin etmeleri istenir. Sesler hızlı yavaş, ince–kalın vb. şekillerde çıkarılarak, oyun zenginleştirilir.
BÜYÜ-KÜÇÜL OYUNU
Öğretmen “büyü büyü büyü” dedikçe çocuklar bedenleriyle büyürler, “küçül küçül küçül” dedikçe bedenleriyle en küçük hali alırlar.
MEKTUP VAR OYUNU
Çocuklar halka olurlar ya da dağınık biçimde yerleşirler. Bir ebe seçilir. Ebe, elindeki zarfla halka dışında dönerek**“mektup var, mektup var “**diye bağırır. Zarfı bir arkadaşının arkasına bırakır. Arkasına zarf bırakılan çocuk, “postacı, zarfını düşürdün!” der ve yağ satarım oyunundaki gibi kovalamaca başlar.
ŞAPKA OYUNU
Çocuklar halka olurlar. Bir şapka müzik eşliğinde kafadan kafaya dolaşır. Müzik durduğunda şapka kimdeyse bir şarkı söyler.
KEDi VE FARE OYUNU
Öğrenciler bir veya iki halka üzerinde sıralanır. Yüzleri içe dönüktür. Bir oyuncu kedi olarak seçilir. Bu dairenin dışında kalır. Diğeri ise fare olarak dairenin ortasındadır. Kedi ; “Ben kediyim” diye seslenir.
Fare : “Ben de fareyim” der.
Kedi : “Seni yakalayacağım.”
Fare : “Yakalayamazsın.”
Oyun bundan sonra başlar. Kedi diğer oyuncuların engellemelerine rağmen fareyi yakalamak ister. Fare yakalanmamak için kaçar. Dairedeki çocuklar farenin kaçmasını sağlamak için ona yol verirler. Fare yakalanınca oyuna yeniden başlanır.
OYUNCAK OYUNU
Bütün çocuklar bir halka üzerinde sıralanırlar. Birisi ortadadır. Bütün öğrencilere birden altıya kadar numaralar verilir. Sonra öğretmen numaralara isimler verir.
Örneğin ; 1. ler Bebekler,
2. ler Trenler,
3. ler Toplar,
4. ler Tahta askerler,
5. ler Uçaklar,
6. lar Taksiler.
Bundan sonra ortadaki oyuncu, “Trenler” diye bağırır. Tren olan ikiler, geriye doğru bir adım atarak halka etrafında koşarlar ve tekrar yerlerine gelirler. Yerine ilk gelen öğrenci elini yukarıya kaldırır ve ortadaki ile yer değiştirerek, ikinci oyunu o başlatır.
GÜNAYDIN ( BENİMLE GELME ) OYUNU
Öğrenciler bir halka üzerinde, yüzleri merkeze dönük olarak durur. Bir ebe halkanın dışındadır. Halkanın etrafında koşarken hafifçe bir arkadaşına dokunarak, “Benimle gelme.” der. İki oyuncu ters istikamette koşarlar. Karşılaştıkları zaman birbirlerini eğilerek selamlarlar ve “Günaydın” derler ve boş kalan yeri kapmak için koşularına devam ederler. Boş yeri kapamayan öğrenci ebe olur ve oyunu tekrarlar.
OYUNCAK KORUYUCUSU OYUNU
Öğrenciler yüzleri merkeze dönük olarak bir halka oluştururlar. Dairenin merkezine bir oyuncak veya bir eşya konur. Bir çocuk bunun muhafızıdır. Bu öğrenci, elindeki topu halkada bir arkadaşına atar. Halkadakiler topla oyuncağı devirmek isterler. Bunu kim devirirse o muhafız ile yerini değiştirir, böylece oyun devam eder.
ARAÇSIZ YAPILAN OYUNLAR
Seke Seke Yürüme Oyunu
Öğretmen, çocuklardan belirtilen mesafeye kadar seke seke yürümelerini ister Yorulacakları için bir süre sonra ayakları değiştirilir. Bu oyun istenirse yarışma şeklinde de yapılabilir. Dengesini kaybeden, düşen, yere basan yada yanlış ayak değiştiren yanar.
Hacıyatmaz Oyunu
Çocuklar üçer kişilik kümelere ayrılırlar. Her kümede iki çocuk yüz yüze ve karşılıklı durur; üçüncü çocuk ise bu iki çocuğun arasında ( iki arkadaşının birini sağına, ötekini soluna alacak şekilde, dimdik ve kaskatı )durur. Ortadaki çocuğa iki çocuktan biri, Hacıyatmaz’ı ötekine, öteki de birinci çocuğa doğru, omuzlarından iter. Yandaki çocuklar, Hacıyatmaz’ı düşürmemeye özen gösterirler. Oyunun yinelenmesinde, ortadaki çocuk yana geçer. Üç çocuk da Hacıyatmaz olduktan sonra oyun biter.
Ayak Ayak Yürüme Oyunu
Bir ayağın burnuna, öteki ayağın topuğunu değdirerek yapılan yürüyüşe, “ayak-ayak yürüme” denir.
Bu oyunda çocuklar, yaklaşık bir metre arayla, arka arkaya dizilirler. Yerin elverişlilik durumuna göre dizilme birerli kol’da, ikişerli kol’da yada üçerli kol’da olabilir. Oyun başladığında her çocuk, kollarını iki yana açar, ayak-ayak yürür. Yürüme yönünden sapan, ayak ayak yürümede yanlış yapan yada dengesi bozulan, yanmış olur.
Bu oyun iyice öğrenildikten sonra, çocukların gözlerini kapatmaları istenerek de oynatılabilir.
Çapraz Sıçrama Oyunu
Çocuklar, ikişer ikişer kümelere ayrılırlar. Her iki çocuk yüz yüze durur; ondan sonra, sağ kolları ile birbirlerinin kollarına çapraz olarak girerler ve kendi çevrelerinde sıçrayarak dönerler. Bu dönüş, soldan sağa doğru olur. Bir süre sonra durup, kollarını değiştirirler; bu kez sol kollarla çapraz yaparlar, sağdan sola doğru sıçrayarak dönerler. Oyun istenildiği kadar sürdürülebilir.
Çizgide Oynanan Oyunlar
İTFAİYECİ OYUNU
Birbirlerinden 15 metre uzaklıkta paralel iki çizgi çizilir. Bütün öğrenciler çizginin biri üzerinde, yüzleri diğer çizgiye dönük olmak üzere yer alırlar. Karşı çizginin biraz gerisinde “İtfaiyeci” bulunur. Öğrencilerin hepsine 1’den 4’e kadar numara verilmiştir. Örneğin İtfaiyeci ; “Yangın ! Yangın ! 1 numaralı istasyon ” diye bağırır. Bir numaralar karşı çizgiye kadar koşup geri dönerler. Diğer gruplar da bu şekilde çağırılır. Bazen itfaiyeci ; ” 1 numaralı istasyon ” diye bağırır. Bir numaralar karşı çizgiye kadar koşup geri dönerler. Diğer gruplar da bu şekilde çağırılır. Bazen itfaiyeci ; ” Yangın ! Yangın ! Alarm var !” diye bağırır. O zaman bütün öğrenciler karşıya kadar koşup geriye dönerler.
ESİR ALMA VE VERME OYUNU
Oyuncular karşılıklı iki sıra olur. Aralarında 7-8 metre mesafe vardır. Her sıra sağdan numara sayar. A sıranın bir numarası karşıya gider. O sıranın önünden geçerken bir kişinin herhangi bir yerine dokunur ve yakalanmadan kendi sırasına doğru kaçar. Kendisine dokunulan oyuncu bunu öbür sıranın hizasına kadar kovalamaya başlar. Eğer oyuncuyu yakalarsa, yakalanan oyuncu B sırasına esir olarak gider, o sıranın en sonuna eklenir. Dokunulmadan kaçarsa B sırasındaki kovalayan oyuncu esir olur ve A sırasının en sonuna eklenir. Belli bir süre sonra hangi sıra daha fazla ise o taraf oyunu kazanır.
Gezen Yüzük Oyunu
Uzun bir ipe bir yüzük geçirilir. İpin iki ucu birleştirilerek düğümlenir. Bir ebe seçilir. Çocuklar iki elleriyle ipi dışarıdan tutarak, ip çevresinde bir halka oluştururlar. Çocukların elleri ip üzerinde birbirine daha yakın durur.
Oyun başladığı zaman, ebe ortada durur; ipe geçirilmiş yüzük, bir çocuğun, ipi tutan eli altında saklanır. Halkadaki çocuklar, bu yüzüğü ebeye göstermeden birbirlerine aktarırlar. Çoğu kez de, ebeyi şaşırtmak için, aktarır gibi yaparlar. Bu arada ( yüzük yüzük neredesin, acep hangi eldesin ) sözlerini söylerler.
Ebe yüzüğün kimde olduğunu bulmaya çalışır. Bulabildiğini sandığı an “Durun !” der. Çocuklar dururlar. Ebe yüzüğün kendisinde olduğunu umduğu üç arkadaşına, ellerini açmalarını söyler; ( önce birine, bulamazsa ikincisine, onda da bulamazsa üçüncüsüne “elini aç” demek hakkı vardır.) yüzüğü bulursa, ebeliği biter; yüzüğü bulduran çocuk ebe olur.
Bu oyun yere oturularak da oynanabilir.
Kedi-Fare Oyunu
Çocuklar el ele tutuşarak bir halka oluştururlar. Çocuklardan ikisi Kedi ve Fare olarak seçilir. Kedi halkanın dışında, fare içinde durur. Kedi halkayı geçerek fareyi yakalamaya çalışır. Halkadaki çocuklar, fareye ( kollarını kaldırarak, ayaklarını açarak ) kaçması için yardımcı olurlar; kediye ise, ( kollarını gererek, birbirlerine yaklaşarak ) fareyi yakalamasın diye engel olmaya çalışırlar. Bu oyunda, fare kolaylıkla halkanın içine-dışına geçebilir. Kedi için, içeri ve dışarı geçmede güçlük çıkarılır.
Kedi, fareyi yakalarsa, yakalanan fare, oyunun yinelenmesinde kedi olur. Yeni fare, öteki çocukların arasından seçilir. Oyun böylece devam eder.
EL-ÇIRPMA OYUNU
Çocukların isimlerini “el-çırpma” ritmi ile söyleme çalışmaları yapılır. Her çocuğun isimi sıra ile el çırparak söylenir (As-lı… Zü-be-yir gibi).
SICAK- SOĞUK OYUNU
Bir çocuk ebe seçilir, sınıftan çıkarılır. Küçük bir oyuncak sınıfta bir yere saklanır. Ebe geri çağrılır. Ebe, oyuncağın bulunduğu yere yaklaşınca çocuklar sıcaklamış gibi; uzaklaşınca üşümüş gibi davranırlar. Ebe bu ipuçlarıyla oyuncağı bulmaya çalışır.
DEVE CÜCE PİRE KENE OYUNU
Öğretmenin yönergelerine göre deve denildiğinde, ayağa kalkılır. Cüce denildiğinde oturulur. Pire denildiğinde küçücük olunur. Kene denildiğinde zıplanır. Şaşıran oyundan çıkar.
MA-ZÜ-Fİ-A-ZE OYUNU
Çocuklar sınıftaki hayvan desenli halının üzerinde karışık dururlar. Öğretmen “ma” dediğinde maymuna, “zü” dediğinde zürafaya, “a” dediğinde aslana, “fi” dediğinde file, “ze” dediğinde zebraya geçerler. Açıkta kalan oyundan ayrılır.
Çocuklar sınıf içinde dağınık yerleşirler. “Hop hop hoplarız, Zıp zıp zıplarız,Akşam olunca erken yatarız” şarkısını söyleyerek zıplarlar ve yere kapanırlar. Öğretmen bir çocuğun üzerini bir örtü ile örter. Çocuklar ayağa kalkarlar ve kimin üzerinin örtülü olduğunu bulmaya çalışırlar.
YAĞMUR- ŞİMŞEK- RÜZGÂR- DOLU
Her kelime için bir devinim atanır. Öğretmenin verdiği yönergeye uygun olarak çocuklar doğru hareketi yaparlar. Şaşıran oyundan çıkar.
SANA KİM VURDU OYUNU?
Bir ebe seçilir. Ebe yere etrafını görmeyecek şekilde oturur. Diğer çocuklar ebenin çevresini alır. Biri ebenin sırtına hafifçe vurur. Sonra ebe gözlerini açar ve ona kimin vurduğunu tahmin etmeye çalışır.
METEOR ÇARPMASI OYUNU
Bir çocuk meteor olur. Diğerleri ise ikili gruplar halinde ya da tek başına binaları canlandırırlar. Meteor, önceden belirlenmiş bir alanda (uzay) serserice bir süre dolaştıktan sonra atmosfere yani binaların olduğu bölüme gelir. Binalara çarpmaya başlar. Meteor binaları yıkmaya çalışırken binalar ise sıkı durup yıkılmamaya çalışırlar. En sona kalan bina diğer oyunda meteor olur.
UZAYLI KONUŞMASI OYUNU
Gönüllü iki çocuk seçilir. Çocuklar uzaylı rolündedirler. Kendi aralarında uzaylı diliyle saçma sapan konuşurlar. Konuşurlarken kelimelerin anlamları belli değildir ama hayret, kızgınlık, sevinç, hüzün, yorgunluk vs. duyguların vurgularının verilmesi önemlidir.
GARSON OYUNU
Sınıfta uygun bir boş alan açılır. Sandalye ve masalarla iki kişiye eşit olanak ve engeller sağlayacak kafe ortamına benzeyen bir parkur hazırlanır. Sayışmaca ile iki çocuk garson seçilir. Ellerine üzerinde şişe veya bardak olan birer tepsi verilir. Parkurun sonunda ise kafe sahibi patronun masası vardır. Garsonlar, parkurdaki engelleri aşarak ve gidiş güzergâhını izleyerek şişeyi veya bardağı düşürmeden patrona siparişini götürürler. Düşürürlerse siparişi tekrar tepsiye koyarak devam ederler. Patrona önce ulaşan alkışlanır.
GİYSİ GİYDİRME OYUNU
Çocukların palto, atkı, eldiven, bere, yelek gibi giysilerinden bolca alınır ve oyun alanına konur. Bir manken ve bir giydirici olarak iki grup sayışmaca ile seçilir. Müzik başladığında hiç hareket etmeyen mankenleri giydiriciler oyun alanındaki giysilerle giydirmeye başlarlar. Giysiler tükendiğinde oyun biter ve mankenlere giydirilen giysi sayısı karşılaştırılır. En fazla giysi giydiren grup alkışlanır.
NE SESİ OYUNU?
(taşıtlar)
“Ne sesi?” oyunu için masalara geçilip, sandalyelere oturulur. Çocuklar gözlerini, masaya yatarak kapatırlar. Bu sırada, onlara çeşitli taşıt sesleri dinletilir. Bu seslerin hangi taşıta ait olduğunu tahmin etmeleri istenir. Sesler hızlı yavaş, ince–kalın vb. şekillerde çıkarılarak, oyun zenginleştirilir.
ÖRDEK VE KAZ OYUNU
Bir çocuk kaz olur ve gözleri bağlanır. Diğerleri dağınık biçimde yere otururlar. Oturanlardan biri ördektir. Ördek vak vaklar ve kaz onu sesinden kim ve nerede olduğunu bulmaya çalışır.
EN SEVDİĞİM MEYVE OYUNU
Çocuklar yerde halka şeklinde otururlar. Öğretmen bir çocuğun adını söyler ve topu ona atar. Çocuk topu tutar ve en sevdiği meyvenin adını söyler. Başka bir arkadaşına topu atar ve oyun sürer.
KAR TANELERİ OYUNU
4–5 öğrenci rüzgâr olur. Diğerleri kar taneleridirler. Rüzgâr grubu kol kola girerek kar tanelerine doğru üfler. Kar taneleri rüzgârın estiği yöne doğru savrulurlar.
EMİR KOMUTA OYUNU
Öğretmen ardışık birkaç sözel emir verir. Çocuk, yönergeleri aklında tutup doğru sırayla uygular. ( Özen, ayağa kalk, üç kere zıpla, Meltem’i yanağından öp, yerine otur gibi…)
ENERJİN VAR MI OYUNU?
Müzik eşliğinde çocuklar tüm enerjilerini harcamak istermişçesine hareket ederler. Kural bir an bile durmamaktır. En sona kadar dayanabilen çocuk alkışlanır ve günün en enerjik çocuğu seçilir.
EŞİNDEN UZAK DUR OYUNU
Sınıf ikili gruplara ayrılır. Müzik eşliğinde dans edilirken birden müzik durur ve eşler sınıf içinde birbirinden en uzak yere gitmeye çalışırlar. Öğretmen çiftleri tek tek kontrol ederek birbirine en uzak yerde bulunan çifti tespit eder, çift alkışlanır.
BU KİM OYUNU
Çocuklar, yarım halka biçiminde ( yere ta da iskemleye ) otururlar.
Öğretmen sorar :
“-Ben kara gözlü, kıvırcık saçlı bir kız görüyorum; kim bu ?”
Çocuklar, öğretmenin bakmakta olduğu çocuğa bakarak, sorduğu kızın kim olduğunu bulurlar, adını söylerler.
Aynı oyun, çocukların aşağıda gösterilen başka özellikleri sorularak da oynanır :
a) Göz renkleri ve biçimleri ( mavi, kahverengi, yeşil, kara, ela, iri, küçük…vb )
b) Yüz biçimleri ( yuvarlak, uzun…vb )
c) Saç rengi ve biçimi ( kara, sarı, kahverengi, kıvırcık, düz, dalgalı ; uzun, kısa…vb )
Bu tür oyunlar, usandırmamak koşuluyla, arkadaşlarının çeşitli özelliklerini ( ve bu arada renkleri ) çocuklar öğreninceye kadar sürdürülür.
DOKUNMA OYUNU
Bu oyun kolaydan zora doğru üç aşamada oynanmalıdır. Çocuklar, her üç aşamada da, tere yada iskemlelere, yarım ay biçiminde oturtulurlar.
a)- Öğretmenin göstermesiyle
Öğretmen, elini kendi başına koyar, çocuklara “başına dokun” der, çocuklar, öğretmene öykünürler, ellerini kendi başlarına dokundururlar. Aynı oyun “eline dokun”, “dizine dokun”, “kulağına dokun”…vb. sözlerle sürdürülür.
b)- Öğretmen göstermeden
Dokunma oyunu bu kez, öğretmenin söylediği yerlere kendisi dokunmadan oynanır. Öğretmen buyruk verir, çocuklar yaparlar.
c)- Şaşırtma yapılarak
Çocuklar, öğretmenin “dokun” dediği yerleri iyice öğrendikten sonra, aynı oyun, bu kez de şaşırtmacalı olarak oynanır. Öğretmen, kimi kez söylediği yere dokunur ; kimi kez de başka yere dokunur. Örneğin; kendisi,” kendi koluna dokunurken, çocuklara “başına dokun” der. Çocuklar ( öğretmenin kendi koluna dokunarak yaptığı şaşırtmacaya kanmadan ) kendi başlarına dokunabilmelidirler.
Doğal ki, bütün çocuklar doğru yere şaşırmadan dokunmayı yapabilirler. Kimi doğru, kimi yanlış yapabilir. Bu durumda ise gülüşmeler olur, neşeli bir ortam oluşur. Oyuna başka başka zamanlarda, çocuklar şaşırmadan yapıncaya kadar yinelenebilir.
RENGİ NEDİR OYUNU
Bu oyun çocuklara renkler öğretildikten sonra oynanır. Renkleri pekiştirme, dikkati arttırma oyunudur.
Öğretmen, küme halindeki çocuklara, üstlerindeki giysilerin, duvarların, kitap kaplarının, blokları, araç-gereç ve oyuncakların vb. renklerini sorar, çocuklar söylerler. Bunlar içinden, özellikle 4-5 nesnenin rengine dikkat çeker.
Daha sonra çocuklar bir ebe seçerler. Ebe yumulur, Öğretmen ebeye, “Ali’nin kazağının rengi nedir ?” diye sorar. Ebe bilirse ebelikten kurtulur, alkışlanır. Bilinen çocuk ebe olur. Ebelik bilinceye kadar devam sürer.
“Rengi nedir ?” sorusunu, öğretmen yerine herhangi bir çocuk da sorabilir. Ebe değiştikçe, soran çocuk da değişebilir. Soran çocuk da ebe gibi seçimle belirlenebilir.
HANGİSİ YOK OYUNU
Üniteye uygun birkaç nesne, varsa bir masanın üzerine ( yada oyun alanına ) konulur. Her biri çocuklara “Bunun adı nedir ?” diye gösterilerek sorulur. Çocuklar her nesnenin adını söylerler, yinelerler.
İçlerinden biri ebe seçilir, dışarı çıkarılır. Ebe dışarıdayken, nesnelerden birisi saklanır. Ebe içeri çağırılır. “Demin burada bulunan nesnelerden hangisi yok ?” diye sorulur. Bilirse ebelikten kurtulur, kurtulan çocuk, bir başka çocuğu ebe seçer. Oyun böylece sürer.
SES TANIMA OYUNU
Öğretmen oyun alanına bir kaç çalgı getirir.( flüt, melodika, mandolin, bağlama, akordeon, keman…vb.)
Bu çalgıları birer birer çalarak ( adları, biçimleri ve sesleriyle ) çocuklara tanıtır. Çocukların öğrendiklerini saptadıktan sonra, bir çalgıyı alır, çalar ve çocuklara sorar “Bu ses hangi çalgının sesidir ?”… Çocuklar yanıtlarlar.
Ancak öğretmen, soru sormak için çalgıyı çalmadan önce ( bir paravanın yada kukla sahnesinin arkasına ) saklanır. Çocuklar çalgıyı görmezler. Sesinden tanımaya çalışırlar.
Bu oyun daha sonra, her çocuğa ayrı ayrı sorularak da oynanmalıdır. Aynı oyun, teybe alınmış çalgı sesleriyle oynanabileceği gibi, hayvan seslerini tanıtmak amacıyla teybe alınacak hayvan sesleriyle de oynanmalıdır.
BEN KİMİM OYUNU
Çocuklar yarım halka biçiminde otururlar. Bir ebe seçerler. Ebenin gözleri kapatılır. Öğretmenin işaret ettiği bir çocuk kalkar, gelip ebeye sorar : “Ben kimim ?” der. Ebe, soran çocuğu, sesinden tanırsa, ebelikten kurtulur, soran çocuk ebe olur. Ebe bilemezse, ebeliği sürer. Başka çocuk sorar.
Bu oyun hayvan seslerini tanıtmak amacıyla da oynanır. Soran çocuk, bir hayvan sesi çıkarır, “Ben hangi hayvanım ?” diye sorar. Öteki kurallar aynıdır.
TATMADAN BUL OYUNU
Öğretmen çocuklara, bir yiyeceğin tadını ve özelliklerini söyler. Bunun adını bulmalarını ister. Bulan çocuk alkışlanır. Bu oyun, çocukların tanıdıkları çeşitli yiyecekler tanımlanarak da oynanır.
Örneğin: “Sarı kabuklu, sulu, çekirdekli, tadı ekşi, çaya, çorbaya, salataya sıkılır; bunun adı nedir ?”diye sorulur. “Limon” olduğunu bilen çocuklar alkışlanır.
AÇIP-KAPA OYUNU
Açıp-kapa, açıp-kapa ( Avuçlar dışa dönük eller iki kez açılıp kapanır.)
El çırpalım, biraz da oynayalım. (Eller çırpılır, daha sonrada parmaklar havada şıklatılır.)
Açıp kapa, açıp kapa (eller açılıp, kapatılır.)
Kucağına koy (Eller kucakta kavuşturulur.)
Yavaş yavaş parmakların tırmansın (Parmaklar göğüsten yukarı doğru yürütülür.)
Ağzını da aç ama (Ağız açılır.)
Sakın elini koyma (Eller arkaya saklanır.)
PARMAK KAÇ OYUNU
Baş parmağım, baş parmağım neredesin? (İki el arkaya saklanır.)
Buradayım (İki elin baş parmağı önde karşılıklı tutulur.)
Nasılsın efendim? ( Bir elin baş parmağı diğer baş parmağa doğru eğilerek hareket ettirilir.)
Teşekkür ederim. (Diğer baş parmak hareket ettirilir.)
Parmak kaç, parmak kaç (Önce sağ el, sonra sol el sıra ile arkaya saklanır.)
İşaret parmağım…
Orta parmağım…
Yüzük parmağım…
Serçe parmağım…şeklinde parmak oyunu tamamlanır.
ŞAP ŞAP OYUNU
Şap şap diye, elleri çırparım. (Eller iki kez çırpılır.)
Pat pat diye, başlara vuralım. (Sırayla başın iki yanına vurulur.)
Haydi sessizce, kolumuzu saralım. (Kollar kavuşturulur.)
Elleri çırpalım. (İki kere eller çırpılır.)
BİR KUŞ VARMIŞ OYUNU
Bir kuş varmış.Baş parmak tutmuş. (Sağ elin baş ve işaret parmağı ile sol elin baş parmağı tutulur.)
İşaret parmağı kesmiş. (Aynı hareket yapılarak işaret parmağı tutulur.)
Orta parmak pişirmiş. (Orta parmak tutulur, daha sonra yemek karıştırma hareketi yapılır.)
Yüzük parmak yemiş. (Yüzük parmak tutulur, sonrasında yeme hareketi yapılır.)
Serçe parmak gelmiş. (Serçe parmak tutularak sallanır.)
Hani bana, hani bana demiş.
HENDEK ATLAMA OYUNU
Birbirine paralel olmayan iki çizgi çizilir. Bir ucun açıklığı 50 cm, diğerinin ise 2 metre kadardır. Öğrenciler tek sıralı derin kolda dizilir. Çocuklar önce dar yerden atlamaya başlarlar. Atlayanlar sona kadar devam ederler. Atlayamayanlar yeniden kendilerini denerler.
İTFAİYECİ OYUNU
Birbirlerinden 15 metre uzaklıkta paralel iki çizgi çizilir. Bütün öğrenciler çizginin biri üzerinde, yüzleri diğer çizgiye dönük olmak üzere yer alırlar. Karşı çizginin biraz gerisinde “İtfaiyeci” bulunur. Öğrencilerin hepsine 1’den 4’e kadar numara verilmiştir. Örneğin İtfaiyeci ; “Yangın ! Yangın ! 1 numaralı istasyon ” diye bağırır. Bir numaralar karşı çizgiye kadar koşup geri dönerler. Diğer gruplar da bu şekilde çağırılır. Bazen itfaiyeci ; ” 1 numaralı istasyon ” diye bağırır. Bir numaralar karşı çizgiye kadar koşup geri dönerler. Diğer gruplar da bu şekilde çağırılır. Bazen itfaiyeci ; ” Yangın ! Yangın ! Alarm var !” diye bağırır. O zaman bütün öğrenciler karşıya kadar koşup geriye dönerler.
ÇAL KAPIYI OYUNU
Çal kapıyı (Alına vurularak kapı çalma hareketi yapılır)
Bak pencereden (Gözlerin önünde parmaklar gözlük gibi birleştirilir.)
Çevir mandalı (Baş ve işaret parmağı ile burun bükülür)
Gir içeriye (İşaret parmağı ile ağız gösterilir.)
Al bir sandalye (Kulak memelerinden biri tutulup çekilir.)
Otur şuraya (Diğer kulağın memesi çekilir.)
Nasılsın? Bugün Ayşe, Fatma (Bir elle çene tutulur)
BEDENİM OYUNU
El çırpmak için iki elim var, (iki el çırpılır.)
Koklamak için burnum, (koklama hareketi yapılır.)
Düşünmek için başım, (baş sallanır.)
Nefes almak için ciğerlerim, (nefes alınır.)
Görmek için gözlerim, (gözler gösterilir.)
İşitmek için kulaklarım var, (kulaklar gösterilir.)
Benim işte böyle,
Güzel bir bedenim var. (beden gösterilir.)
ÖRDEK AİLESİ OYUNU
Bu baba ördek, (baş parmak gösterilir)
Bu anne ördek, (diğer eldeki baş parmak gösterilir)
Bunlar da yavrular, (Elin diğer parmakları gösterilir)
Vak, vak diyorlar, (iki el üst üste konulur, gaga yapılır)
Derede yüzüyorlar.( yüzme hareketi yapılır)
Bir balık görünce, (el alına konularak, izleme hareketi yapılır)
Yakalayıp yiyorlar.( eller hızla vurulup, yakalama ve yeme hareketi yapılır)
İNSANLAR OYUNU
Uzun insanlar, kısa insanlar (El ile uzun kısa hareketleri yapılır.)
Mutsuz insanlar, mutlu insanlar, (Yüz mimikleri ile ifade edilir.)
Şişman insanlar, zayıf insanlar, (Şişman ve zayıf hareketleri yapılır.)
Hızlı gidenler, yavaş gidenler, (Hızlı, yavaş parmaklarla gösterilir.)
Tembel insanlar, çalışkan insanlar.(Beden hareketleri ile canlandırılır.)
VÜCUDUM OYUNU
Baş, gövde, bacaklar, (Vücudun bölümleri sırasıyla gösterilir.)
Hepsi benim vücudumda var. (Vücut bütün olarak gösterilir.)
Ona iyi bakarım,
Her gün spor yaparım.( Kollar omuz hizasında açılıp kapanır.)
Yararlı besinlerle, (Yeme hareketi yapılır.)
Vücuduma sağlık katarım. (Pazular gösterilerek güçlü olma hareketi yapılır.)
SAĞ EL, SOL EL İşte sağ elim, havaya kaldırırım (Sağ el yukarı kaldırılır.)
Bu da sol elim gökyüzünü tutarım. (Sol el yukarı kaldırılır.)
Sağ el, sol elime bakar, (Eller karşılıklı tutulur.)
İşte böyle “şap şap” yapar. (İki kez alkışlanır.)
İKİ EV OYUNU
Tepede iki ev var,(İki el yumruk yapılır öne uzatılır.)
Bu evde Ayşe oturur, ( Sağ el yumruk yapılır öne uzatılır ve baş parmağı çıkarılır.)
Bu evde Fatma oturur, (Sol el yumruk yapılır öne uzatılır ve baş parmağı çıkarılır.)
Bir gün Ayşe evden çıktı, (Sağ elin baş parmağı gösterilir.)
Tepeye tırmandı, (Eller yukarı kaldırılır.)
Tepeden aşağıya indi. (Eller aşağıya indirilir.)
Bir o tarafa, bir bu tarafa baktı. (Sağ elin baş parmağı sağa sola hareket ettirilir.)
Fakat kimseleri göremedi,
Küçük evine girdi, (Sağ elin baş parmağı avuç içine saklanır.)
Ertesi gün Fatma evinden çıktı, (Aynı sözler ve hareketler tekrarlanır.)
Bir başka gün Ayşe ve Fatma, (İki elin baş parmakları kaldırılır.)
Evlerinden çıktılar.
Tepeye tırmandılar, tepeden indiler, (Eller yukarı aşağı hareket ettirilir.)
Ve birbirlerini gördüler.(Baş parmaklar karşılıklı tutulur.)
Ayşe Fatma’ya “Günaydın, nasılsın? dedi.
Sonra kol kola girdiler
Ve okula gittiler.
(Sınıftaki çocukların isimleri kullanılarak, değişiklik yapılabilir. )
ARI
Camda kocaman bir arı (Eller yuvarlak yapılır.)
Halka halka, sarı sarı, ( Baş ve işaret parmakları ile halka yapılır)
Onu bir tutmalı, (Yakalama hareketi yapılır.)
Boynuna ip takmalı, (Parmaklardan biri tutulur ve bağlar gibi yapılır.)
Dolaşıyor, dolaşıyor, (Parmak havada dolaştırılır.)
Çıkmak için uğraşıyor.
Ay ay anneciğim elimi arı soktu, ( İşaret parmağı ile iğne batırma canlandırılır.)
Ya… ben sana demedim mi ? (İşaret parmağı ile ikaz işareti yapılır.)
Arı çıkar.
DEDEMİN GÖZLÜKLERİ OYUNU
Dedem uyurken (uyuma hareketi yapılır)
Gözlüklerini yitirmiş (Baş ve işaret parmağı ile yuvarlak gözlük yapılır ve arkaya saklanır.)
Aramış, taramış, (Sağa, sola bakılır.)
Bir de bakmış…(Saklanmış olan gözlük yuvarlakları, gözlük gibi başının üzerine konulur.)
Başının üstünde
Yaşlılık işte…(Eller açılarak, baş iki yana sallanır.)
ÖRÜMCEK KARDEŞ OYUNU
Örümcek kardeş duvara, (Parmaklar üst üste konur, serçe parmaktan başlanarak parmak uçları oynatılır.)
Tırmandı tırmandı,
Yağmur yağdı yağdı, (Parmaklarla yağmur yağması hareketi yapılır.)
Örümcek kardeş ıslandı, (Eller büzülüp, çene altına yapıştırılır.)
Güneş açtı açtı, (Kollar yarım daire şeklinde, yukarıda açılır.)
Örümcek kardeş kurudu,
Yavrularını toplayıp
Uykuya daldı. (Avuç içleri birleştirilip, yanağa konur.)
TEYZEM PARİS’TEN GELDİ OYUNU
Öğretmen öğrencilere dönerek:
-Teyzem Paris’ten geldi,diye seslenir.
Öğrenciler hep bir ağızdan:
-Ne getirdi? diye sorarlar. Öğretmen de onlara çeşitli küçük madde isimlerini söyler. Örneğin:
-Ayna getirdi, dediği zaman öğrenciler hemen ellerinde ayna varmışçasına bakma taklidi yaparlar. sonra tekrar öğretmen seslenir:
-Teyzem Paris’ten geldi, diye. Öğrenciler de:
-Ne getirdi? diye sorunca bu kez farklı bir araç, mesela sakız, gözlük gibi cevaplar verilir ve öğrenciler bu araçların kullanım taklidini yaparlar. Burada dikkat edilmesi gereken konu önceki aracı taklidinin devam etmesidir. Yani aynı anda sırayla çoğaltılarak 4-5 araç taklidini aynı anda öğrenci yapar.Mesela sakız, gözlük, ayna, çamaşır makinası(ayakta kalça çevirme yoluyla),bisiklet(ayakta pedal çevirme) araçlarıyla aynı anda tümünü yansıtan hareketler yapılabilir.Sizler de bu araçların türünü ve sayısını çoğaltabilirsiniz.
YUVARLANMA OYUNU
Çocuklar 3-4’lü gruplara ayrılarak, halı üzerinde yuvarlanmaları söylenir. Oyun başlangıcında onlara “Şimdi kendinizi bir lastik top olarak düşünün ve sizi birisi yuvarlıyor” ifadesi kullanılarak oyuna başlanır. Oyun bitiminde çocuklara sorular yöneltilip(top gibi yuvarlanırken neler hissettin, seni kim yuvarlıyordu, nereye gidiyordun, nasıl bir toptun, hangi renkteydin? vb.) duygu ve düşünceleri dinlenir.
SU TAŞIMA YARIŞI OYUNU
Sınıf iki gruba ayrılır. Her gruba bir bardak ve kova verilir. Sıra ile bardakları doldurup, karşıdaki kovaya boşaltmaları söylenir. Kovasını ilk dolduran grup, oyunu kazanır
BONCUK TOPLAMA OYUNU
“Boncuk Toplama” oyununda çocuklar ikili eş yapılır ve ellerine birer plastik bardak verilir. Halı üzerine renkli boncuklar serpiştirilir. Çocuklar boncukları toplayıp, bardağa koyarlar. Bardağını boncukla ilk dolduran, oyunu kazanır.
MISIR PATLATMA OYUNU
Çocukların halka olup, yere çömelmeleri istenir. Öğretmen mısır patlatmak için yapılan işlemleri hikâyeleştirerek anlatır. Çocuklar da anlatılanları, hareketlerle gösterirler. Mısırlar patlamaya başladığında öğretmen “pat” diyerek, ayağa kalkar ve çocukların da aynı şekilde ayağa kalkması söylenir. Öğretmen bazen onları yanıltmak için “pat” demeden ayağa kalkar. Öğretmenle birlikte ayağa kalkanlar, yanıldıkları için oyun dışı kalırlar.
GÖRMEDEN GÖZLÜK TAKMA OYUNU
Büyükçe bir adam başı çizilir. Çocuklara bu adamın iyi göremediği ve gözlüğe ihtiyacı olduğu belirtilir ve hazırlanmış gözlük resmini uygun şekilde yerleştirmeleri istenir. Çocuklar sıra ile gelirler ve gözleri kapalı olarak, resme gözlük yerleştirmeye çalışırlar. Arkadaşları da sözel yönergelerle ona yardımcı olurlar.
BEŞ DUYUMUZ OYUNU
Görmek, koklamak, tat almak (Organlar sırasıyla gösterilir.)
İşitmek ve dokunmak,
Bunlar benim beş duyum. (Beş parmak kaldırılır.)
Adlarını hiç unutur muyum? (Baş iki yana sallanır.)
Gözlerimle görürüm etrafımı, (Etrafa bakılır.)
Kulaklarımla işitirim sesleri, (Kulak memeleri tutulur.)
Aman şşş… sakın! (İşaret parmağı dudağa götürülüp, sus işareti yapılır.)
Kardeşim uyuyor bakın. (Uyuma hareketi yapılır.)
Burnumla güzel kokuları alırım, (Derin, derin nefes alınır.)
Mutfağa gider bakınırım. (Etrafa bakılır.)
Dilimle yiyeceklerin tadına bakarım. (Dil öne uzatılır.)
Acı yiyice oo… yaparım. (Bir el ağza götürülür, yanma taklidi yapılır.)
Derimle hissederim. (Bir elle, diğer elin üstündeki deri tutulur.)
Yanaklarım en yumuşak yerim, (İki elle yanaklar tutulur.)
İşte beş duyumu saydım, (Beş parmak kaldırılır.)
Siz de unutmayın sakın. (İşaret parmağı sallanır.)
AMBULANS OYUNU
Ambulans yoldan geçiyor, (Araba sürme hareketi yapılır.)
Dadi dadi, yol istiyor. (Kornaya basma hareketi yapılır.)
Hemen arabanı sağa çek, (Elle sağ taraf işaret edilir.)
Ambulansa yol ver.
Ambulans hızla gidiyor.( Hızlı sürme hareketi yapılır.)
Hasta doktora yetişiyor. (Kollar bağlanır.)
MİKROP OYUNU
Mikrop çıkmış yürümüş, yürümüş…(Sağ elin baş parmağı sol kol üzerinde yürütülür.)
Bir evin açık kapısından içeri girmiş. (Avuç ortasına gelinir.)
Bir de bakmış merdivenler var,
Başlamış çıkmaya. (Parmaklardan çıkılır.)
Üst kata çıkınca, kapıyı vurmuş. (Elin üst kısmına diğer elle vurulur.)
Tak… tak… kim o ? (Çocuk sesi verilir, sağ baş parmak sallanır.)
Ben. Bay mikrop. (Sağ elin baş parmağı mikroptur.)
Ne istiyorsun? (Çocuk sesi verilerek diğer baş parmak sallanır.)
Seni hasta etmeye geldim. (Mikrobun sesi verilir.)
Yaa… Beni hasta edemezsin. (Hayır anlamında baş iki yana sallanır, işaret parmağı saklanır.)
Bol bol uyudum, (Uyuma hareketi yapılır.)
İyi gıdalarla beslendim, (Eller ağza götürülerek yeme hareketi yapılır.)
Temiz bir çocuğum, (Vücut gösterilir.)
Aşı da oldum, (İşaret parmağı ile, iğne yapma hareketi yapılır.)
Beni hasta edemezsin. (Baş iki yana sallanır.)
Ben gidiyorum. (Mikrop merdivenlerden ıh, ıh diye parmaklardan indirilir.)
Annesi sabunlu su ile temizlik yapıyormuş,
Mikrobun ayağı kaymış, yuvarlamış, (Yuvarlanma hareketi yapılır.)
Kendisini kapının dışında bulmuş. (Eller sallanarak dışarıyı gösterme işareti yapılır.)
ELLERİM OYUNU
Bir elimde beş parmak (Bir elin parmakları açılır.)İnanmazsan say da bak (Parmaklar birer, birer sayılır.)Bir, iki, üç, dört, beş,Beş de öteki elim, (Diğer elin parmakları gösterilir.)On etmez mi şekerim. (Tüm parmaklar gösterilir.)
AVCI ADAM OYUNU
Bir lider seçilir. Bu lider, herhangi bir yöne doğru yürür ve ” Kim benimle ördek ( Ayı,Tilki, Geyik ) avlamaya gelir ?” der. Bütün çocuklar
arkasına dizilir ve aynı şekilde lider (avcıyı) izlerler. Avcı dönüp hepsini görünce silahını onlara çevirir ve ” Bumm ” der. Bunun üzerine
ayaktaki çocuklar koşarak kendi yerlerine otururlar. Kim yerine önce oturmuşsa bir dahaki sefere o lider ( Avcı ) olur
BEKÇİ KÖPEĞİ OYUNU
Bir yere bir cisim ( Nesne ) konur. Yanında gözleri kapalı bir bekçi köpeği durur. Diğer öğrencilerden birisi sessizce nesneyi oradan almaya çalışır. Eğer köpeğin haberi olmadan onu alabilirse, bir dahaki oyun için “Bekçi Köpeği” olur. Eşya alırken köpek farkına varırsa “hav hav” diyerek arkadaşını yakalar. O zaman yeni bir bekçi köpeği seçilir.
ALİ KUTUDA OYUNU
Bütün çocuklar sıra aralarındaki boşluklarda ayakta dururlar. Öğretmen ; “Ali kutuda.” dediği zaman herkes çömelik vaziyet alır. “Ali kutudan çıktı.” deyince herkes ayağa kalkar. Öğretmen bu tempo ile giderken bazı komutlarda değişiklik yapar. Bu değişiklikte yanlış yapanlar yerlerine
otururlar. En sona kalan sınıfın birincisi olu
GÜLME OYUNU
Çocuklar halka olurlar, bir ebe seçilir. Ebe eline bir top alır, topu havaya atar. Top yere düşünceye kadar bütün çocuklar gülerler. Top yere düşünce bütün çocuklar susarlar. Top havadayken gülmeyen, yada top yere düşünce susmayan çocuk, oyun dışı kalır.Bu oyunda topu yukarı atacak çocuk bulunamazsa, ebenin görevini öğretmen üstlenir.
MISIR PATLATMA OYUNU
Çocukların halka olup, yere çömelmeleri istenir. Öğretmen mısır patlatmak için yapılan işlemleri hikâyeleştirerek anlatır. Çocuklar da
anlatılanları, hareketlerle gösterirler. Mısırlar patlamaya başladığında öğretmen “pat” diyerek, ayağa kalkar ve çocukların da aynı şekilde ayağa kalkması söylenir. Öğretmen bazen onları yanıltmak için “pat” demeden ayağa kalkar. Öğretmenle birlikte ayağa kalkanlar, yanıldıkları için oyun dışı kalırlar.
UYKUCU HOROZ OYUNU
Tüm çocuklar yumurta olup, yere otururlar. Uyur gibidirler ve gözlerini açmazlar. Öğretmen tek tek başlarına dokunur. Başına dokunulan çocuk,
sessizce kalkar ve öğretmenin peşinden gelir. Son çocuk kalana kadar, öğretmen çocukların başlarına dokunarak kaldırır. Sona kalan çocuğun
etrafında sessizce halka olunur. Ve birden, “uykucu horoz, uykucu horoz kalk artık!” diye bağırırlar. Uykucu horoz arkadaşlarını yakalamaya çalışır.
1, 2, 3, 4, BOM OYUNU!
Çocuklardan 1–10 arası sayıları sayarken**5 ve 10 yerine “bom” demeleri istenir. Her çocuk sayı saymaya teşvik edilir, gerekli durumlarda yardım
edilir.
FASULYE TORBASINI BULMA OYUNU
Çocuklar elleri arkada olmak üzere omuz omuza bir daire yapar. Bir çocuk ortadadır. Birisine bir fasulye torbası verilir. Dairedeki
öğrenciler bunu elden ele verirler. Ortadaki öğrenci fasulye torbasının nerede ( kimde ) olduğunu bulmaya çalışır. Eğer tahmini çok uzun
sürerse başka bir oyuncu ile değiştirilir.
ÜÇ KÜÇÜK KUZU OYUNU
…Bir çocuk ( Büyük Kurt ) sınıfın önünde ve ayaktadır. Diğerleri yerlerinde oturmuştur. Kurt, sıraların arasında dolaşır. Üç küçük
kuzunun ellerine vurur ve yine sınıfın önüne gelerek ; “hurr, hurr” der. Bu kelimeler ile birlikte ellerine vurulan üç kuzunun yerlerini
değiştirmesi gerekir. Kurt da bu kuzulardan birinin yerine oturmaya çalışır. Ayakta kalan kuzu bir sonraki oyun için Kurt olur. Oyun böylece devam eder.
KİM SAKLADI OYUNU
Bütün öğrenciler yerlerinde otururlar. Bir öğrenci kara tahtanın önüne getirilir. Diğerlerine arkası dönüktür ve gözlerini kapatır. Diğer bir çocuğu sınıfta bir yere saklar veya dışarı çıkarırlar. Öbür çocuklar da yerlerini değiştirerek karışık otururlar. Bundan sonra tahtada bekleyen öğrenciye “Kim saklandı?” derler. Gözlerini yuman çocuk arkasını
dönerek kimin dışarıya çıktığını veya saklandığını bulmaya çalışır. Bulamazsa ebe değiştirilir ve böylece oyun devam eder.
SİNCAP VE CEVİZ OYUNU
Bütün öğrenciler yerlerinde otururlar. Bir öğrenci sincap olur ve ceviz olarak eline silgiyi alır. Diğer öğrenciler, başlarını sıralarının üzerine koyarlar ( Uyuyormuş gibi ). Yalnız bir elleri, avuçları açık olarak
yandadır. Sincap, cevizle arkadaşlarının arasında dolaşırken, Cevizi ( Silgiyi ) bir arkadaşının eline bırakır ve yerine oturmak üzere kaçar. Yerine ulaşıncaya kadar yakalanamazsa kurtulur. Eline ceviz konulan öğrenci sincabı yakalayamazsa kendisi bir sonraki oyun için sincap olur.
MİKROP OYUNU
Sayışmacayla seçilen çocuk mikrop olur. Arkadaşlarına dokunarak onlara hastalık bulaştırmaya çalışır. Diğerleri de mikroptan kaçmaya çalışırlar. Hastalık kapan çocuk, hasta rolü yaparak yere oturur. En sona kalan çocuk diğer oyunda mikrop rolünü alır.
ÇORAPLAR – AYAKKABILAR OYUNU
Sınıf iki eşit gruba ayrılır. Oyun alanının bir başına ve bir de sonuna ikişer daire çizilir. Çocuklar çoraplarını çıkarıp ilk daire içine koyarlar. İkinci dairenin içine de ayakkabılarını koyarlar. Yarışma başlayınca
çocuklar sırayla ilk önce ilk daireye giderek çoraplarını, ikinci daireye giderek ayakkabılarını doğru bir şekilde giyerek, sıranın arkasına geçer, yerini arkadaşına bırakır. Oyun her çocuk yarışana kadar devam
eder.
GÖRMEDEN GÖZLÜK TAKMA OYUNU
Büyükçe bir adam başı çizilir. Çocuklara bu adamın iyi göremediği ve gözlüğe ihtiyacı olduğu belirtilir ve hazırlanmış gözlük resmini uygun şekilde yerleştirmeleri istenir. Çocuklar sıra ile gelirler ve gözleri kapalı olarak, resme gözlük yerleştirmeye çalışırlar. Arkadaşları da sözel yönergelerle ona yardımcı olurlar.
KİM YOK OYUNU
Çocuklar yere oturtulur. İçlerinden birini ebe seçerler. Ebe başını öğretmenin kucağına koyar, gözlerini yumar. ( çocuk gözünü, bir başka yerde de yumabilir ) Öğretmen, ebeye sezdirmeden, bir çocuğu işaretle dışarıya çıkartır. Ebe gözlerini açar; Öğretmen ebeye “Kim yok ?” diye sorar. Çocuk bilirse ebelikten kurtulur. Adı bilinen çocuk ebe olur. Ebe, üç ad saydığı halde bilemezse yeniden ebe olur, yumulur.
PANDUF EŞLEME OYUNU
Çocuklar oyun alanında yerde otururlar. Tüm panduflar ortaya toplanır. Panduf çiftleri birbirinden ayrılarak karışık bir görüntü oluşturulur. Sayışmaca ile iki çocuk seçilir. Başla komutuyla müzik eşliğinde çocuklar
pandufları eşleştirerek kendi alanlarına biriktirirler. Panduflar tükenince her iki çocuğun da birikimi sayılır. Fazla eşleştirme yapan alkışlanır.
AYNA OYUNU
Bir çocuk “ayna” olur. Başka bir çocuk da karşısına geçer, ayna olan çocuğun yaptığı devinimleri öykünerek aynısını yapar. Güldürücü devinimler çocukların daha çok hoşuna gider. Nasıl devinimler yapılacağı konusunda çocuk özgür bırakılmalıdır. İstenirse, bir çocuk ayna olduğunda, tüm çocuklar karşısına geçip onun devinimlerini öykünmeyle yaparlar.
GÜLME OYUNU
Çocuklar halka olurlar, bir ebe seçilir. Ebe eline bir top alır, topu havaya atar. Top yere düşünceye kadar bütün çocuklar gülerler. Top yere düşünce bütün çocuklar susarlar. Top havadayken gülmeyen, yada top yere düşünce susmayan çocuk, oyun dışı kalır.Bu oyunda topu yukarı atacak çocuk bulunamazsa, ebenin görevini öğretmen üstlenir.