Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Bilindiği gibi çok kısa bir süre önce "Öğretmenlik Meslek Kanunu" ile ilgili çalışma başlatıldı. Bu kapsamda konunun bir çok paydaşı görüş, eleştiri ve önerilerde bulundu. Olup biteni kamuoyuna ve basın kuruluşlarına yansıdığı kadarıyla izledik. Bilgi sahibi olmaya çalıştık.
Edindiğimiz bilgi, özellikle TBMM komisyon çalışmaları ve özel iletişim-ilişkilerimiz neticesinde konu hakkında fikir sahibi olmaya başladık. Bu kapsamda paydaşlar arasında tartışılan bir çok husus var. Ancak yeteri kadar ilgi görmediğini ve hatta gündeme dahi getirilmeyen bir konu var ki, bu da yaklaşık (bire bir görüşmemizde TBMM Eğitim Komisyonu üyesi bir tanıdığımızın kendi beyanıdır. Resmi ve kesin bir sayısal veri değildir) 8000 adet özel öğretim kurumundan bahsedildi. Bu kurumlarda ortalama 20 öğretmenin çalıştığı varsayılırsa ki daha fazladır. ortalama 160.000 öğretmen bahis konusudur.
TBMM'de görüşülen Öğretmenlik Meslek Kanunu'nda özel okul öğretmenlerinden hiç bahsedilmiyor. Adeta özel okulda çalışan öğretmenler yok sayılıyor. TBMM Eğitim Komisyonu üyesi tanıdığımız ile sohbetimizde yabana atılmayacak bir ifade kullandı. "Özel okul kurucuları ile karşı karşıya gelmemek için, özel okul öğretmenleri ile ilgili bir düzenlemeyi gündeme getirmedik" denilmiştir. Bu ifade edilmese de az da olsa sektörle bağlantılı olan hemen herkesin bildiği bir gerçektir. Yani malumun ilanı olmuştur.
Milli eğitim Bakanlığı özel okul öğretmenlerini sadece atama ve görevlendirme sürecinde hatırlamaktadır. Talim Terbiye Kurulu Atama Branşları tablosuna uygun olup olmadığı, atama yeterliklerini taşıyıp taşımadığı değerlendirilmekte. Ha bir de güvenlik soruşturması yapılmaktadır. bunun dışında öğretmenlerin çalışma koşulları, özlük hakları ve diğer mesleki yeterlikleri ile ilgili hiç bir biçimde müdahil olmamaktadır.
Özel okul ve diğer eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin yaşadıkları ve maruz kaldıkları muameleleri kısaca özetleyecek olursak;
1. Düşük ücret. Asgari ücret, çoğu zaman asgari ücretin altında kalan maaşlar. Asgari ücretin altında nasıl ödeme yapılabilir denildiğini duyar gibiyim. Kurum öğretmenin maaşını asgari ücretten göstermekte. Banka maaş hesabına asgari ücret yatırılmakta. Öğretmen sözleşme bedelinin üzerinde olan kısmı bankadan çekip, okul muhasebe birimine elden teslim etmektedir.
2. Uzun mesai çalışmaları. Çalışma zamanlarında çoğunlukla bir mesai kavramı uygulanmamaktadır. Sabah 9, akşam 18 olan çalışma saatleri çoğunlukla kağıt üstünde kalmaktadır. Akşam saatlerine toplantı, çalıştay, komisyon, zümre vb. adına ne derseniz deyin, bir kılıf uydurulmakta ve öğretmenler geç saatlere kadar okulda tutulmaktadır.
3. Hafta sonu çalışmaları. Cumartesi ek öğretim programları adı altında, öğretmenler bir mesai vb ücret ödemeleri olmaksızın çalıştırılmaktadır.
4. Tanıtım ve kayıt çalışma görevleri. Öğretmenler mevcut velilerin kayıtlarının alınması, yeni kayıt için öğrenci bulmak gibi bir çok hususta zorunlu tutulmaktadır.
5. Öğretmenin hiç bir değeri yoktur. Yüzlerce öğrenci velinin bulunduğu bir okulda, bir tek veli, her ne sebeple olursa olsun, olumsuz bir yargı bildirdiğinde okul yönetimi ve kurucular, sorgusuz sualsiz öğretmeni gözden çıkarabilmektedir.
Özel okul öğretmenlerinin yaşadıkları olumsuzluklar bunlarla sınırlı değildir. Liste çok daha uzayacaktır. Hatta özel okul çalışanı olup yazımızı okuyan öğretmenlerin "Ooooo bunlar daha ne ki?" dediklerini duyar gibi oldum. Kulaklarımda çınladı hani.
Bu ve benzeri haksız uygulamalarla karşılaşan özel okul öğretmenleri daha bir çok mobing ve kötü muameleye maruz kalabilmektedir. İşsiz kalma korkusuyla seslerini çıkaramamaktadırlar. Çünkü bir iş güvenceleri yoktur.
Tüm özel okul öğretmenleri kendine sormalı? Unutmayalım ki insanlar hakkettiklerine maruz kalırlar. Özel okul öğretmenleri bunu hak ediyorlar mı?
Elbette ki hak etmiyorlar ama, dilim varmasa da, şairin dediği gibi "kabahatin büyüğü sen de be canım kardeşim".
İktidarıyla, muhalefetiyle TBMM de görüşülen Öğretmenlik Meslek Kanunu kapsamında ne hikmetse hiç birinden özel okul öğretmenlerine yönelik yeteri kadar ses çıkmadı. Özel okul yatırımcılarını karşılarına almak istemediler demek ki. Demek ki 160.000'e yakın öğretmenin oyunun bir değeri yokmuş hepsinin nazarında.
Özel okulların tamamı kalite ve eğitim standartlarında destanlar yarattıklarını söyleye dursunlar, aslında eğitim-öğretimin kalitesi ve verimliliği öğretmenine verdiğin değer ve maaş kadardır. Bunu hiç kimse unutmasın.
Öğretmen mutsuzsa; öğrenci mutlu olamaz, veli mutlu olamaz, okul sahibi mutlu olamaz. Uzun vadede de kaybeden okul sahipleri olacaktır. Hep beraber yaşayıp görelim.
Mansur Sezen