Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
İlk haftalar çocuklar kadar ailelerin de tanışma ve kaynaşma haftasıdır aslında.
Okul bahçesinde bekleyen aileler önce merak duygularını giderirler çocuklarının arkadaşları hakkında.
-Senin ki kaç aylık?
-Kaç sene okul öncesi eğitim aldı?
-Nasıl bir çocuk?
Kaçta yatar kaçta kalkar, ne kadar bilgisayar oynar, ne yer ne içer, uslu mu yaramaz mı, kendi mi giyinir sen mi giydirirsin, okumayı biliyor mu?...
Bu sohbetler uzar da uzar.
Bunları biliyor olmak peki ne kazandırır annelere...
Faydadan çok ZARAR!!
Çünkü;
Anne istese de istemese de (bu hepimizin doğasında var)çocuğuyla diğer çocukları kıyaslar,
Ve başlar boşu boşuna kuruntu yapmaya.
Eyvah; Benim ki ay olarak diğerlerinden küçük,
Benim ki çok fazla oyun oynuyor,
Onun ki herşeyi kendi yapıyor, benim ki yapamıyor,
Baksana onunkinin el kasları çok iyi, benimki düz çizgi bile çekemiyor,
Onlar okumayı biliyor, benim ki şimdiden geri kaldı...
Bu olumsuz senaryolar ise bir süre sonra annenin davranış ve sözlerine yansır.
Çocuk ile anne arasında boşu boşuna gerginlikler başlar ve en kötüsü anne kendini bu duruma iyice kaptırırsa,
Asıl konumu olan anneliği bir kenera bırakır ve öğretmen rolünü üslenir.
İşte bu noktadan sonra çocuğu ile ilişkisine inanılmaz zararlar verir.
Daha ilk günden itibaren de çocuğun okula, öğretmenine, arkadaşına olan bakış açısı olumsuz bir hal alır.
-Bugünkü ödevimiz ne?
Diye başlayan masum sorular, ders planının takibiyle devam edecek, çanta eksik olmasın diye çanta hazırlanacak, ödev eksik olmasın diye diğer annelerle sıkı bir ilişki kurulup ödev alma görevini de üstlenecek, proje ödevleri kusursuz olsun diye çocuktan önce kendi yapıp gururla bekleyecek, çocuğun anlamadığı konuyu kendisi anlatıp eksik kapatmaya çalışacak...
Yani kısacası çocuktan önce okullu olacak...
Çocuğuna iyilik yaptığını düşünen anne öğle ağır bir görev üstlenecek ki,
Sınıflar ilerledikçe bunun farkına varacak ama,
Çocuğunun öğrenim hayatı boyunca oda öğrenci olma durumunda kalacaktır.
Lütfen yapmayın.
Çocuğunuzun öğrenci olmasına izin verin.
"Üçlü sacayağı" denilen öğretmen, aile, öğrencinin oluşturduğu işbirliğinin önemini unutmadan,
Öğretmeninize karşı bir müfettiş edasıyla yaklaşmadan,
Çocuğunuzun yapamadıklarına değilde yapabildiklerine odaklanarak kimseyle kıyaslamadan,
Yeni düzene alışmak için bir sürece ihtiyacınız olduğu bilinciyle, telaş ve vesvese yapmadan,
Her çocuğun öğrenme kapasitesinin farklı olduğunu unutmadan,
Okumada ilk sırada olmanın, yazıyı mükemmel yazmanın, dakikada 300-500 okuyor olmayı, erişilmez bir başarıymış gibi algılamadan,
Çocuğunuzun "öğrenci olmayı" öğrenmesine fırsat vereceğiniz,
Çocuğunuzun annesi olmaya devam edeceğiniz,
Bir öğretim hayatı diliyorum herkese...
Deniz Aksoylu