Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Okul öncesi dönemde çocuklara düşünme sandalyesi, düşünme paspası gibi cezalar veriliyor, bu doğru mudur?
Çocuğun bir odanın, bir paspasın ya da bir sandalyenin üzerine hapsedilmesi ve “düşün ondan sonra gel” denilmesi pedagojik olarak doğru değildir.
Okul öncesi dönemdeki bir çocuk, o davranışın etik ya da sosyal olarak yanlış olduğunu bilmesiyle değil, o davranış ile ilgili hissettiğiyle onu doğru ya da yanlış olarak algılar.
Örneğin, arkadaşıyla yan yana oturan bir çocuk arkadaşının kalemini izinsiz alsa arkadaşı “ver kalemimi” dese, o da zorla çekse, diğeri de tekme tokat atıp kalemini alsa, bu durumda birisini düşünce sandalyesine gönderecek olsanız, hangi çocuğu gönderirsiniz?
Arkadaşının kalemini izinsiz alanı gönderdiğinizi varsayalım. “Sen git yaptığın bu davranışı sandalyede otururken düşün,” dediniz. Çocuğun bir yanlışı düşünmesi için, bir referans noktası olmalıdır. Bir ahlaki kurala göre düşünmelidir, “İzinsiz eşya almak şu gereklerden dolayı yanlış bir davranıştır.”, ya da sosyal yaşamın gereklerinden dolayı “Eğer herkes birbirinin eşyasını izinsiz alırsa kaos çıkar.” kurallarını düşünmeli.
Ancak çocuk okul öncesi dönemde bu muhakeme yeteneğine ulaşmış değildir ki. Çocuğa sorsanız. “Ben, o kalemle yazmak istedim.” diyecektir.
Çocuk hisleriyle hareket eder. Çocuğun hissiyle hareket ettiği bir yerde muhakeme yapmasını ve özür dilemesini beklemek pedagojik olarak doğru değildir.
Çocuk gitti sandalyeye oturdu ve bir süre sonra öğretmeninden özür diledi. Ezilmişlik, aşağılanmışlık ve suçluluk hissi duyduğu için, arkadaşının yanına yeniden oturmak istediği için, aşağılanmadan dolayı duyduğu acıdan kurtulmak için özür diler. Yoksa bir erdem kazandığı için değil. Çocuk yalnızlık ve aşağılanmışlık hissiyle daha fazla o sandalyede oturmak istemediğinden gider, özür diler.
Çocuğa böylesi bir kıskacın içinde özür diletmek davranış eğitimidir, duyguların eğitimi veya erdem eğitimi değildir. Evet bu çocuk artık öğretmen yanındayken aynı davranışı yapmaz, ama öğretmen gittiğinde yine yapar. Yine ceza alırsa, bu sefer kimsenin görmediği bir yerde başkasının eşyasını çantasına koymaya başlar.
Davranış değişikliği benimseyerek oluşur. Kişi bir doğruyu ya da yanlışı kendisi benimsiyor, fark ediyorsa kendisi davranış değişikliğine gider.
Peki bu durumda ne yapmalı?
Öğretmen çocuğa erişmeye çalışmalı, biraz zaman alsa da, güven duygusu içinde ruhsal temas kurmaya çalışmalı. Kimsenin olmadığı bir yerde yalnızken, “Sana bir şey söyleyeyim mi, bir başkası senin kalemini izinsiz alsa hoşuna gider mi?” deyip, çocuğa empati kurdurmalı.
Ya da her problemin anında çözülmesi gerekmez. Zarara uğrayan çocuğu zarardan kurtardıktan sonra, öğretmen problemi görür, ama çözüm için uygun bir zaman yakalamaya çalışabilir. Aynı günün bir başka saatinde, bu olayı bir hikaye şeklinde anlatabilir: “Bir kuş yan tarafta aç olan bir kuşun yanına geldi, aç kuş öyle halsizdi ki o yemden yemek için tam gagasını uzatmıştı, diğeri gelip onun önündeki yemi yedi. Aç kuş üzüldü, çünkü biri diğerinin eşyasını izinsiz alırsa diğeri üzülebilir, o kuş da üzülebilir.” Ya da öğretmen kendi yaşamından örnek vererek bir hikaye anlatabilir. “Ben küçükken çok sevdiğim bir bebeğim vardı, sonra kayboldu, bir türlü bulamadım, sonra öğrendim ki bir arkadaşım vardı, benden izinsiz almış. Ben o zaman çok üzülmüştüm.” Çocuğa bu aktarılanla çocuğun içerisinde bir his ayarlaması oluşturularak, karşı tarafın hissettiklerinin bir empatisinin oluşmasını sağlamaya çalışmalı.
Empatik drama oyunları oynanabilir. Öğretmenin öğrenci ile, çocuklar arasında birinin başkasının eşyasını izinsiz alması durumunda neler olabileceği okulda canlandırabilir.
Çocuk yanlış yaptığı bir davranışta, davranışı empati kökenlerine bağlamadan, yüzeysel olarak “Sandalyenin üzerinde hatanı anlayıncaya kadar duruyorsun, sonra gelip özür diliyorsun.” demek doğru değildir.
Bir davranışın kabulü, o davranışın duygusal kökenleri çocuk tarafından kabul edildiğinde olur. Yetişkinler için de değiştirebildiğimiz davranışlar, kendi içimizde ikna olduğumuz, erdem, ahlak, duygusal, sosyal gereklere bağlayabildiğimizde davranış değişikliği olur.
Çocuk böylesi cezalarla davranış kazanır, evet, ama kökenleri oluşmadan kazandığı bu davranışı ilk fırsatta terk eder
Alıntı: Pedagog Adem Güneş