Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
·
Özel eğitimde en güzel şeylerden biri; öğrenciye bir şeyler öğrettiğinde, bir davranış sorununu ortadan kaldırdığında mutlu olan, sınıfta tek bir dakikayı bile boşa geçirmeyen, çalışkan ve ilgili bir partnerle beraber derse girmek. (Özel eğitimde sınıfta 2 sınıf öğretmeni oluyor, branş öğretmeniyle beraber aynı anda 3 öğretmen sınıfta olabiliyor).
Bu yıl beraber derse girdiğim arkadaşın branşı özel eğitim olmasa da özel eğitimde yıllardır canla başla çalışan biri, ki özel çocuğum olsa ona vermek isterdim.
Teneffüslerde dahi boş durmuyor, öğretmenler odasındaki bilgisayardan çalışma kağıdı çıkarıyor.
34 yıllık özel eğitimciyim, bu alanda özel eğitimcilerle, sınıf öğretmenleriyle ve diğer branş öğretmenleriyle çalıştım, her branştan çok başarılı, ilgili arkadaşlarım oldu.
Fakat;
Abartmıyorum, sınıfta günde 5-6 saat telefon kullanan özel eğitimcilerle de çalıştım. Öğretmen, çocuğun defterine sayfa başına bir cümle yazar, o cümleyi çocuğa saatlerce yazdırır. Böylece kendine rahat telefon kullanma imkanı oluşturur. Hatta çocuk tamamen boş bile bırakılarak telefon kullanılır, sohbet edilir. Oysa o çocuğun konuşma terapisine, okuma yazma eğitimine, özbakım becerilerine, nezaket sözcüklerini öğrenmeye, saymalara, renk, organ kavramlarına ihtiyacı vardır, kavramlar eğitimine vs ihtiyacı vardır, duygusal ihtiyaçları vardır. Fakat öğretmen bu şekilde çocuğun ihtiyacı olan eğitimi verse telefon kullanamayacaktır.
Özel eğitimci branş hocasıyla saatlerce sohbet eder. Çocukların önünde hiçbir şey yoktur, çocuklar bomboş bırakılır ve sohbet edilir.
Son derece ılımlı, yapıcı biçimde
"Sohbet etmeyelim, çocuklarla ilgilenelim, telefon kullanmayalım, özeleştiri yapalım" dediğimde sakin, efendi görünümlü o özel eğitimci canavarlaşır, aradaki 26 yaş farka rağmen (54-28)
beni çocuk gibi azarlayarak sınıfta sinirli sinirli tur atarak ve el hareketiyle "Ne özeleştirisi yavv" der, daha da ileri giderek bana o anda yapmakta olduğum etkinlik nedeniyle beni görenlerin manyak diyeceğini söyler ve "Başlatma yaptığın işe" diye küfür ederek etkinliğimi küçümser. Sakin bir şekilde üniversite mezunu olduğunu hatırlattım, bu şekilde konuşmasının kendisine yakışmadığını söyledim, sonradan sert tartışma oldu evet ve müdüre giderek beraber çalışmamızın mümkün olmadığını söyledim.
Tek suçum çocuklarla ilgilenilmesini istemek, "sohbet etmeyelim" demek.
Başka bir ilçede beraber derse girdiğim bir arkadaş ise, inanmazsınız koca öğretim yılında tek bir saat bile ders yapmadı. Bir gün Millî Eğitim'den bir yetkili geldi, sınıfları gezdi. O sırada bu arkadaş ne yapacağını bana sordu. Materyal alıp çocuğun önüne koymasını söyledim, sadece o ders çocukla ilgilendi, (ilgileniyormuş gibi yaptı) koca öğretim yılı boyunca.
34 yıllık özel eğitimciyim, genelde çok fedakar, öğrencilerle layıkıyla ilgilenen, çalışkan, örnek aldığım mesai arkadaşlarım oldu fakat çok az da olsa ilgisiz öğretmenler de tanıdım.
Çocuk istismarı.
Engelli çocukların istismarı.
Bunlar ne korkunç sözler değil mi?
Evet, özel eğitim kurumlarında bu çok az sayıda öğretmen tarafından her gün engelli çocuklar istismar edilmektedir.
İstismar sadece cinsel olmaz.
İstismar, yani yararlanmak.
Hem de engellerinden yararlanmak.
Biliyorlar ki bu özel çocuklar sürekli telefon kullanan ve birbirleriyle sohbet eden öğretmenleri ailelerine ve idareye şikayet edemezler, gizlice öğretmenlerin videolarını çekip sosyal medyada paylaşıp ifşa edemezler.
Bu nedenle gönül rahatlığıyla çocukların karşısında saatlerce telefon kullanıp sohbet ederler. İstismarcılık.........
Normal okulda, normal öğrencilerin karşısında olsalar asla böyle bir şey yapamazlar.
Eğitim vicdanlara bırakılmayacak kadar ciddî bir konudur.
Bahsettiğim çok az sayıda ilgisiz öğretmen özel eğitimde var, fakat diğer branşlarda olduğunu sanmıyorum.
Alıntı: Mehmet Kadir Kocabaş