Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
- Öğretmenliğin sıradan bir meslek gibi görünmesi, herkesin öğretmenlik mesleğini icra edebileceğinin düşünülmesi...
- Alan dışı üniversite mezunlarının öğretmen olarak atanması...
- Öğretmenlik mesleğinin gelirinin düşük olması, çünkü toplumda maddiyatla itibarın doğru orantılı olması gibi yanlış bir tutumun yerleşmişliği ...
- Öğretmenlik mesleğinin yetkisizlikten dolayı herhangi bir yaptırımının söz konusu olmaması...
- Yetkililerin ve toplumun öğretmeni hedef alan sözlü, psikolojik ve fiziksel şiddete karşı yeterli tepkiyi göstermemesi, ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılmaması, önlemlerin alınmaması...
- Öğretmenlik mesleğinin özlük haklarının mesleğin itibarını koruyacak biçimde düzenlenmemiş olması...
- Öğretmenlerin var olan özlük haklarını bilmemesi ve özlük haklarını sahiplenmemesi...
- Öğretmenlik mesleğini ve öğretmeni MEB’in ve taşra teşkilatlarının sahiplenmemesi...
- Öğretmenlerin kendi kurumlarında da eğitim paydaşları olan öğrenci ve velileri karşısında yalnız bırakılması...
- Öğretmenlerin sendika adı altında faaliyet gösteren bazı yapılar tarafından ayrıştırılması, sindirilmesi, güçten yana olma düşüncesi...
- Ve yine öğretmenlerin, sendika adı altında faaliyet gösteren yapıya üye olarak özlük haklarının iyileştirilmesi bir yana, var olan haklarını da sendikanın istediği gibi kullanması için yetkilendirmeleri ve yanlışlara sessiz kalmaları...
- Öğretmenlerin kişisel kaygı güderek ya da duyarsızlığı tercih ederken kendi aralarında beraber hareket edemeyip bölünmeleri, birlik olamayışları...
- Öğretmenlerin dünya görüşlerine göre hatta branşlara göre bile gruplaşması, kendi güçlerinin, farklılıklarının verdiği zenginliğin farkında olamayıp parçalanmaları ve yalnızlaşmaları...
- İmkansızlıklar ve ya çeşitli nedenlerle öğretmenlik mesleğinde kendini güncelleyememesi...
Basının ve medyanın öğretmenlik mesleği üzerinde yaptığı gerçek dışı haberler ve söylemlerle öğretmenlik mesleğini hedef haline getirmesi, yıpratması.
Basın ve medyanın toplumu yanlış bilgilendirmesi, toplumu yanıltması... Öğretmenlik mesleğini çalışmayan, yatarak para kazanan, toplumun sırtına yük bir meslek gibi göstermesi ve bu konuda engelleyici yasal düzenlemenin yapılmaması...
Üniversitelerin çok fazla mezun vermesi, ihtiyaç fazlası öğretmen sayısının çokluğu..
Öğretmenlik mesleğini koruyan, mesleğin önemini ve niteliğini artıran mesleğe özel kanunlarda geç kalınmış olması...
Ve bu geç kalmışlığın ardından mesleğin ihtiyaç ve sorunlarına çözüm getirme noktasında yeterli içeriğe sahip olmadığı için öğretmen ve sendikaların itirazlarına rağmen Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun yakın zamanda TBMM'de onaylanması...
Daha düşük maliyetli hizmet anlayışıyla; Sözleşmeli Öğretmen, Ücretli Öğretmen uygulamalarının sonucu olarak ortaya çıkan mali ve özlük hakları ihlaline bağlı olarak, toplum tarafından öğretmenlerin hor görülmesi...
Kamusal alanda hizmet veren memur grupları arasında, öğretmenlerin sayısının yüksek olmasına bağlı olarak bütçeye maliyetinin yüksek olması ve bu yüzden öğretmenlerin bir külfet olarak görülmesi...
Öğretmenlere mesleki açıdan kendilerini geliştirebilmelerine olanak sağlamak için yüksek lisans ve doktora çalışmaları için gerekli ortamın sağlanmaması, maddi destek sunulmaması...
Tüm toplumda olduğu gibi öğretmenlik mesleğinde de BİZ duygusunun unutulmasını sayabiliriz.
Ayrıca eğitim sistemininde, öğretmen yetiştirmede ve öğretmen istihdam etmede bir devlet politikası olmaması, hükümetlerle hatta bakanlarla birlikte değişiklik göstermesi de öğretmenlik mesleğinin değersizleştiren belki de en önemli sebeptir.
Ancak hepimiz biliyoruz ki sebepler ne kadar çok olursa olsun, tüm bu sebepler öğretmenlerin gücünü farketmesiyle bir bir ortadan kaldırılabilir. Yeter ki öğretmenler ortak kaygıda güçlerini birleştirsinler, ayrışmasınlar. Kanunlarla kendilerine tanınan hakların farkında olup, hakların korunmasında ve iyileştirilmesinde ortak hareket ruhu içinde olabilsinler. Öğretmenlik mesleğinin sorunlarının çözümü konusunda ve itibar mücadelesinde beraber yürüyebilsinler. Bunun için de ön şart olarak öğretmenler, örgütlü hareket fırsatı veren sendikal haklarını elde etmek için sendikalılaşmalı, hak mücadelesinde doğru sendikayı seçmeli ve üyesi oldukları sendikalara da taleplerini iletmeli. Ayrıca verilen mücadeleyi takip etmeli ve gerektiğinde sendikayı da sorgulamalıdırlar.
Unutmayalım ki, öğretmenin itibarı, öğretmenin gücünün farkında olmasıyla, öğretmenin kendisiyle mümkündür.
Kadriye DEMİREL
Eğitimci Yazar