Anne ve babalar lütfen çocuklarınızı bu şekilde sevmeyin. Nedenini öğrenince hak vereceksiniz

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Sevme kardeşim çocuğunu böyle taparcasına…

Yükleme bu kadar anlam çocuğun üstüne…

Taşıyamaz, kaldıramaz, ezilir bunca duygusal yükün altında. Hayatının bir parçası olsun, koyma merkeze.

Acı çektirme kendine de ona da.

Sonra üzülme ergenlik kapıyı çalınca.

Arkadaşlarını tercih edip sana sırt çevirince söylenme arkasından “hayatımı sana adadım”, “saçımı süpürge ettim” diye…

Bağlan çocuğuna sıkı sıkı ama bağımlı yapma.

Bugün senin bağımlın olan çocuk, yarın başkalarının bağımlısı olacak, hayatının merkezine koyacak, unutma!
 

Son dönem çocuklara yüklenen anlamlar değişti. Daha dünyaya gelmeden başlayan duygusal yüklemeler doğduktan sonra da son sürat devam ediyor.

O da yetmiyor çocuğun etrafında bir çember, ‘en’ leri pompalıyoruz durmadan. Bin bir zahmetle doğdu ya, yolu günlerce gözlendi ya, üstüne yüzlerce hayal kuruldu, geleceği daha şimdiden planlandı ya pek bir kıymetli, pek bir değerliler…

Olsunlar tabi öyleler de zaten ama ipin ucunu kaçırmasak iyi.

“Allah’ım çok akıllı”, “nasıl da tatlı”, “yok böyle bir zeka”, “böyle bir güzellik hiç görülmedi”, “hiçbir çocuk böyle güzel gülmedi”, falandı filandı derken ayılıyoruz, bayılıyoruz da bu arada çocuğa ne yapıyoruz farkında mıyız?

Temelde sorsak hepimiz topluma faydalı, ayakları yere basan, sosyal, insan ilişkileri iyi, iletişimi kuvvetli, en önemlisi de öz güveni yüksek çocuklar istiyoruz.

Bu kadar egosunu şişirdiğimiz, ‘sen en iyisisin’ mesajını verdiğimiz bir çocuktan topluma ayak uydurmasını, uyum içinde toplumda var olmasını bekliyoruz.

Fakat maalesef beklenen olmuyor.

Okul çağına kadar egosu pompalanan, narsistik duyguları dürtülen çocuk, sosyalleşme zamanı gelip de akranlarıyla bir araya geldiğinde uyum sağlayamıyor.

Kendini ifade edemiyor. Empati kuramıyor. Hep önde olmak, hep birinci olmak istiyor. Olamadığında çok mutsuz oluyor. Mutsuzluğuyla baş edemiyor. Ya zarar veriyor, ya bir kenara çekiliyor ya da o ortama bir daha girmek istemiyor. Çünkü gerçek hayatın tezahüratı yok, mücadelesi çok. Evin biriciği, okulda herhangi biri… Çocuğun hissettiğiyse koca bir hayal kırıklığı…


Abartılı yaşanan duygular, yaşayana da yaşatana da zarar. Öyleyse ne ihmal et, ne ihya et. Ortayı bul severken!

Uzman Psikolog Kübra Kaplan Erturgut

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber