Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Onların dünyasının vizyonu, küresel eğitim krizini sona erdirmek ve gelecek neslin potansiyelini ortaya çıkarmaktır. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi'ne rağmen her çocuğun 2030 yılına kadar okulda ve öğrenim görmesine rağmen, hala ilk ve orta okula gitmeyen 260 milyon çocuk var.
Acilen harekete geçilmezse, on yıl içinde 825 milyon çocuk – dünyadaki genç nüfusun yarısı – geleceğin mesleklerinin gerektirdiği en temel becerilerden mahrum olacak.
Bu yazıda neden bu kadar çok sayıda çocuğun okula gitmediğini ve kaliteli eğitimden yoksun olduğunu inceledik. Aşağıda sıraladığımız yirmi engelin her biri, onları aşmaya çalışan çocuklar için koca bir mücadele demek.
Eğitim kurumlarına yönelik saldırılar
Dünya çapında yüzlerce okul saldırıya uğradı ve bu yüzden birçok çocuğun eğitim hayatı bölündü veya sonlandı. Geçen yıl yayınlanan şaşırtıcı bir rapor, son beş yılda 34 ülkede eğitime yönelik 14.000’den fazla saldırı – bunlardan 10.000’i doğrudan okullara yönelik – gerçekleştiğini gözler önüne seriyor.
Eğitimi Saldırılardan Koruma Küresel Koalisyonu’nun (The Global Coalition to Protect Education from Attack) yaptığı açıklama şöyle: “Binalar bombalandı, hasar gördü ve silahlı kuvvetler veya gruplar tarafından kullanıldı, bu sebeple çocukların okullara erişimi kısıtlandı. Dokuz ülkenin her birinde 500’den fazla okul saldırısı gerçekleşti.”
30 ülkede okullar askeri amaçlar için işgal edildi. Kız okullarının bombalanması, kaçırma, tecavüz, okulda ve öğrencilerin okula gelmek için kullandığı yollarda taciz olmak üzere özellikle kız öğrenciler ve kadın öğretmenler hedef alındı.
Okulları saldırılardan ve askeri işgallerden korumayı hedefleyen The Safe Schools Declaration (Güvenli Okullar Bildirgesi), 2015 yılında başladı ve şu ana dek 101 ülke tarafından imzalandı.
Çocuk işçiliği
5 ila 17 yaş arası, yarısı 11 yaşın altında olan 150 milyondan fazla çocuk, zorla çalıştırılıyor ve eğitimden mahrum bırakılıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre, bu çocukların 73 milyonu tehlikeli işlerde çalışıyor.
Çocuk işçiliği, çocuklar için zihinsel, fiziksel, sosyal ve ahlaki olarak tehlikeli ve zararlı bir iş olarak sınıflandırılır ve çocukların eğitim hayatlarına müdahale eder.
Çocuk işçiler evler, madenler, tarlalar ve fabrikalar da dahil olmak üzere çeşitli görevlerde çalışırlar. Ağır yükler taşırlar, uzun saatler boyunca çalışırlar ve böcek ilaçları gibi toksik maddelere maruz kalırlar.
Çoğu kız çocuğu, genelikle tarım alanında veya ev hizmetçisi olarak beş yaş gibi oldukça erken bir yaşta çalışmaya başlar. Çocuk ev işçileri, insan ticaretine, zorunlu çalışmaya, cinsel şiddete ve birçok sağlık sorununa karşı özellikle savunmasızdır.
Çocuk evliliği
Son on yılda 25 milyon çocuk evliliği engellendi. Bu büyük bir gelişme, ancak daha gidilecek çok yol var.
Her yıl yaklaşık 12 milyon kız çocuğu – Sahra Altı Afrika ülkeleri bu rakamın yüzde 38’ini oluşturuyor – 18 yaşından önce evlendiriliyor. Bu evlilikler, kız çocuklarının hayatlarında sağlık ve eğitim açısından büyük yıkımlara yol açıyor. Evlilik çoğu zaman, kızlar için okula gitmekten daha büyük bir öncelik olarak görülüyor.
Girls Not Brides (Kız Çocukları Gelin Değildir) adlı yardım kuruluşu, “Çocuk evliliği, kız çocuklarının sağlık, eğitim ve fırsat haklarını ihlal ediyor. Kızları hayatları boyunca şiddete maruz bırakıyor ve onları yoksulluk döngüsüne hapsediyor,” diyor.
Çocuk evliliklerinden oğlanlar da etkileniyor, ama mağdurların çoğu kız. Avrupa ve Kuzey Amerika da dahil olmak üzere dünyanın her yerinde çocuk evlilikleri görülebilir. Ancak 18 yaş altı kızlar için en yüksek evlendirilme oranları Nijer (yüzde 76), Orta Afrika Cumhuriyeti ve Çad’da (ikisi de yüzde 68).
İklim değişikliği
İklim değişikliği çocukların eğitim hayatını birçok yönden etkileyebilir. Bunların en belirgin olanları, okulları hasara ve yıkıma uğratan ya da sığınak olarak kullanılmalarını gerektiren sel ve tayfun gibi aşırı hava koşullarında gerçekleşen felaketlerdir.
Her yıl yaklaşık 37 milyon çocuk, çevresel tehditler nedeniyle öğretim hayatına ara veriyor. 2017 yılında Güney Asya’da, bölgede gerçekleşen en büyük sel felaketinin ardından hasara ve yıkıma uğrayan 18.000 okul kapatıldı.
ABD Ulusal Bilimler Akademisi tarafından geçen yıl yayınlanan bir araştırma, tropik bölgelerdeki aşırı iklim değişikliklerinin çocukların ortaokul eğitimi almasını zorlaştırabileceğini ortaya çıkardı.
Kuraklık, sıcak hava dalgaları ve mahsul kıtlığından etkilenen aileler, evde çalışmaları gerektiği ya da okul ücretlerini ödeyemedikleri için çocuklarını genelde okuldan alıyorlar.
Savaş/Çatışma
Ortalama olarak her beş çocuktan biri çatışmalardan etkilenen bir ülkede yaşıyor ve bunun bir sonucu olarak çoğu eğitimden mahrum bırakılıyor.
Savaş bölgesinde büyümenin uzun vadeli etkileri çok yıkıcı ve UNICEF’in ölçümlerine göre, dünya çapında 48.5 milyon çocuk savaşlar ve çatışmalar yüzünden eğitim alamıyor.
Savaştan etkilenen ülkelerdeki çocukların ilkokulu tamamlama ihtimalleri diğerlerine göre yüzde 30 daha azken, ortaokulu tamamlama ihtimalleri ise yarı yarıya.
Education Cannot Wait (Eğitim Bekleyemez) isimli yardım kuruluşuna göre, kız çocuklarının ilkokulu tamamlayamama ihtimalleri iki buçuk kat daha fazla ve savaştan etkilenen bölgelerde yaşayanlar için ortaokulu tamamlama oranı yüzde 90 daha düşük.
Engellilik
Engelli çocukların okula gitmeme olasılıkları diğerlerinden daha yüksek. Okula gitseler bile ilköğretimi tamamlamadan okuldan alınma ihtimalleri daha fazla. Kırsal bölgelerde yaşayan çocuklar gibi halihazırda ötekileştirilen çocuklar için bir engel sahibi olmak, eğitime ulaşma yolunda ek bir bariyer teşkil ediyor.
Dünyada çapında engelli 100 milyon kadar çocuğun yüzde 80’i gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. Bu ülkelerde yaşayan engelli çocukların yüzde 40’ı ilkokula, yüzde 55’i ise ortaokula gitmiyor.
Bu sert gerçeklerin ötesinde, okul sınıflarında bulunan ancak eğitim sisteminin eksikleri yüzünden kendini dışlanmış, korkmuş ve değersiz hisseden milyonlarca engeli çocuk var.
Birleşmiş Milletler’in 2018 yıllı Engel ve Gelişim Raporu şöyle diyor: “Verileri olan ülkeler arasında engelli bireylerin okula gitme ihtimalleri daha düşük, okula gitmeme ihtimalleri daha yüksek, ilk ve orta öğrenimi tamamlama olasılıkları daha düşük, okula gittikleri yıl sayısı daha az ve temel okuma yazma becerilerini edinme ihtimalleri daha düşük.”
Maddi Kaynak
Yerel, ulusal ya da uluslararası düzeydeki bir fon eksikliği, okuldaki çocuk sayısı ve eğitim kalitesi üstünde büyük bir etkiye sahiptir.
Dünyadaki en yoksul ülkelerden bazıları, çocukların tümü için bir eğitim hizmeti finanse etmekte güçlük çekiyor. Bazı eğitim sistemleri ayakta kalmak için öğrencilerden ücret talep ediyor ve bu da maddi gücü yetmeyen ailelerin eğitim ücretlerini karşılayamamasına yol açıyor.
Dünya genelinde okula gitmeyen çocukların üçte ikisi, uluslararası topluluklardan yardım almaya devam ederken kendi eğitim harcamalarını artırması gereken 70’in üzerinde gelişmekte olan ülkede yaşıyor.
Kısa bir süre öncesine kadar, insani felaketler sırasında eğitime sağlanan fonlama toplam yardımın yüzde 2’sinin altındaydı. 2016 yılında başlayan ve zor durumdaki milyonlarca çocuğa erişen Eğitim Bekleyemez fonlaması sayesinde işler artık değişiyor.
Cinsiyet
BM, 6 ile 17 yaş arasındaki 130 milyon kızın okula gitmediğini ve ilkokul çağındaki 15 milyon kız çocuğunun (yarısı Sahra Altı Afrika’da) hiçbir zaman sınıfa giremeyeceğini tahmin ediyor.
Kızların okula gitmeme olasılığı, aynı sosyal çevrelerden gelen erkeklere oranla dört kat daha yüksek. Sıklıkla, kız çocukları ötekileştiriliyor ve sırf kız oldukları ve eğitim görmeleri kültürel normlara ters düştüğü için okula gönderilmiyorlar. Kaliteli eğitim alma ihtimalleri; yoksul ailelerden gelmeleri, kırsal bölgede yaşamaları ve bir engel sahibi olmaları durumunda daha da azalıyor.
2000-2015 yılları arasında okuryazarlıktaki toplumsal cinsiyet farkı önemli ölçüde azaldı ve ilkokula giden kız çocuklarının oranı büyük ölçüde arttı. Ama bu yeterli değil.
Düşük gelirli ülkelerdeki her üç kızdan ikisinden azı ilkokulu bitiriyor ve sadece üçte biri ortaokul eğitimini tamamlıyor. Sahra Altı Afrika ülkelerindeki kızların sadece yüzde 40’ı ortaokuldan mezun oluyor.
Açlık
Günlük besleyici öğünlerin eksikliği, çocukların okulu bırakmasına ve sınıfta konsantrasyon problemi yaşamalarına sebep olabilir.
BM’nin Dünya Gıda Programı, ”Dünya çapında birçok çocuk her gün okula boş mideyle gidiyor ve bu da derslerine odaklanmalarını güçleştiriyor,” diyor. “Çoğu da okula gitmiyor, çünkü ailelerinin tarlada ve ev işlerinde onlara ihtiyacı var.”
Bu nedenle de okulda yemek verilmesi, ailelerin çocuklarını sürekli okula göndermeleri için büyük bir teşvik.
Gıda eksikliği, Venezuela’daki ekonomik ve açlık kriz sırasında üç milyon çocuğun okulu bırakmasının en büyük itici güçlerinden biri oldu.
Okul ulaşımı
Okula yapılan basit bir yürüyüş bile bazı çocuklar için son derece tehlikeli ve korkutucu olabilir. Birçok ebeveyn çocuklarını – özellikle kızları – tacize, istismara ve cinsel şiddete maruz kalmamaları için okula göndermeyi reddediyor.
Ulaşım hatlarına uzak yaşayan çocuklar da her gün eğitime ulaşmak için akıl almaz ve tehlikeli yolculuklar yapıyor.
Bazıları tehlikeli uçurum kenarlarından yürüyor. Kimiyse okula zamanında varabilmek için kilometrelerce dağ yolu yürüyor ya da kırık köprülerden geçmek zorunda kalıyor. Kırsal veya yoksul nüfuslu bölgelerde yaşayan çocuklar için ise hızlı bir çözüm yok ve çoğu zaman okulu bırakmak daha kolay.
Şiddet içeren çatışmalar sırasında kız çocukları silahlı gruplar ve hükümet güçleri tarafından özellikle hedef alınır. Cinsel şiddete, kaçırmalara, tehditlere ve tacize maruz kalırlar. Hindistan’da 2016 yılında yapılan bir çalışma, okula giden kızların yarısının okul yolunda tacize uğradığını – kötü bakışlar atmak, çimdiklenmek ve el ile taciz etmek dahil – gösteriyor.
Öğretmen eksikliği
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları 2015 yılında başlatıldığında BM, dünyanın 2030 yılına kadar 25,8 milyon ek ilkokul öğretmenine ihtiyacı olacağını söyledi.
Ama tek sorun bu değil. Birçok öğretmen kaliteli bir eğitim vermek için gereken eğitime veya niteliğe sahip değil. Dünya genelinde ilkokul öğretmenlerinin sadece yüzde 85’i uygun şekilde eğitilmiş durumda – Sahra Altı Afrika’da ise bu oran sadece yüzde 64 (ve ortaokul öğretmenlerinde yüzde 50).
Özellikle de az gelişmiş ülkelerdeki mevcut öğretmenlerin çoğu, yeterli eğitimi almamışlar, düşük maaşla çalışıyorlar ve kaynakları çok az. Düşük maaş aldıkları ve vakitlerinin çoğu öğretmenlik dışındaki görevleri yerine getirmekle geçtiği için birçoğu işten ayrılıyor. Savaştan etkilenen ülkelerin çoğunda, hedef gösterildikleri ve tehdit edildikleri için öğretmen eksikliği olduğu görülebilir.
Kadın öğretmenlerin az olması, kız öğrenciler için okul tecrübesini korkutucu bir hale getirebilir. Liberya ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi birçok Afrika ülkesinde her beş ilkokul öğretmeninden yalnızca 1’i kadın.
Dil
Kırsal bölgelerde yaşayan çocuklar başta olmak üzere, anadilinde eğitim göremeyen milyonlarca çocuğun okulu bırakma ihtimali daha yüksek.
Yaklaşık 500 milyon çocuk, aileleriyle evde konuştuklarından farklı bir dilde ders görüyor.
Gelişen dünyada çocukların okula girme ve okulda başarılı olma ihtimalleri, kendi anadillerinde eğitim görüyorlarsa artıyor.
Özellikle de, baskın bir dile daha az maruz kalan kızlar ve kırsal bölgelerde yaşayan çocuklar daha uzun süre okula gidiyorlar ve anadillerinde öğrenim gördükleri takdirde daha az ders tekrarı yapıyorlar.
Doğal afetler
2017’de gerçekleşen Güney Asya sel felaketleri, 18.000 okulu tahrip veya yok etti ve 1.8 milyon çocuğu okulsuz bıraktı – ancak doğal afetler her zaman gerçekleşebilir ve dünya çapında eğitimi aksatabilir.
Depremler, kasırgalar, seller ve toprak kaymaları gibi doğal olaylar milyonlarca çocuğun eğitimini rayından çıkarabilir. Okullara zarar verebilir, onları yok edebilir veya geçici barınaklar olarak kullanılmaya zorlayabilirler.
Okullar hayatta kalsa bile, onarılmaları ve eğitimin normale dönmesi aylar hatta yıllar alabilir. Geçim kaynakları zarar gören aileler artık çocuklarını okula gönderemez duruma gelebilirler.
Gelecek yıllarda Asya Pasifik bölgesinde her yıl yaklaşık 200 milyon çocuğun yaşamının iklim değişikliğinin sebep olacağı doğal afetler nedeniyle ciddi şekilde altüst olacağı tahmin ediliyor.
Regl
Regl, kızların hayatlarının doğal bir parçasıdır, ama aynı zamanda eğitimi kaçırmalarının da büyük bir sebebidir.
Kızların genellikle ped gibi hijyen ürünlerine ve ayrı tuvaletlere erişimleri yoktur. Regl boyunca – bazen öğretmenleri tarafından yapılan – ayrımcılıkla, ayıplamayla ve zorbalıkla karşı karşıya kalırlar.
Dünyanın çoğu yerinde, kız çocukları her ay birkaç gün okula gitmez. Bu da eğitim hayatlarını tamamen bırakmalarına yol açabilir.
UNICEF’e göre, her yıl Afrika’daki her 10 kızdan 1’i regl sebebiyle okulu kaçırıyor. Hindistan’da ise her 5 kızdan 1’i regl başlayınca okula gitmeyi bırakıyor.
Hamilelik
Birçok ülkede, hamile olan kızlar – koşullarından bağımsız olarak – okuldan atılabilir ve doğum yaptıktan sonra bile geri alınmaz.
Neyse ki bu durum, özellikle 26 Afrika ülkesinin kızların bebeklerini doğurduktan sonra okula dönmelerine izin veren politikalar kabul etmesinden bu yana düzeliyor.
Ancak okula geri dönmelerine izin verilen yerlerde bile, birçok genç anne ayıplanma, okul ücreti, çocuk bakımı eksikliği ve esnek okul programlarının bulunmaması nedeniyle öğretim hayatından uzak duruyor.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, her yıl – çoğu düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşayan – 15 ila 19 yaşlarında yaklaşık 16 milyon kız ve 15 yaşından küçük bir milyon kız doğum yapıyor.
Yoksulluk
Birçok aile için eğitim bir olasılık değil, çünkü yoksulluk içinde yaşıyorlar. Çocuklarının evde ya da tarlada ailelerine yardım etmeleri gerekiyor ve aileler maalesef okul masraflarını karşılayamıyorlar.
Bazı eğitim sistemlerinin okul ücretleri olsa da, ders kitapları, üniformalar, okul malzemeleri ve sınav ücretleri gibi diğer “gizli” giderleri de var genellikle.
Dünyanın bazı bölgelerinde düzgün devlet okulu yok ve bu nedenle ebeveynler, çocuklarının bütçelerinin dışında kalan özel okullara gitmeleri için ödeme yapmak zorunda kalıyorlar.
Bu sadece varlıklı ve yoksul ülkeler arasındaki bir “fark” sorunu değil. Ulusların kendi içlerinde de büyük farklılıklar var. Örneğin, düşük gelirli ülkelerdeki en yoksul gençlerin yalnızca yüzde 4’ü ortaokulu tamamlarken, en varlıklıların yüzde 36’sı bunu başarıyor. Düşük orta gelirli ülkelerde ise fark daha da geniş: yüzde 14’e yüzde 72.
Askerlik
Bugün dünyada en az 20 ülkede yaklaşık 250.000 çocuk asker olduğu tahmin ediliyor. Çocuk askerlerin yaklaşık yüzde 40’ını, genellikle seks kölesi olarak kullanılan ve erkek savaşçılar tarafından “eş” olarak alınan kız çocukları oluşturuyor.
Askerlik, çocukları yıllarca eğitimden mahrum kalmaya veya sonsuza dek okulu bırakmaya zorluyor.
Eğitimi Saldırılardan Koruma Küresel Koalisyonu’na göre, son beş yılda en az 15 ülkedeki çocuklar, okullarının çevresindeki silahlı gruplar tarafından zorla askere alındı.
Çocuk askerleri özgür bırakmaya yönelik tüm çabalara rağmen, sadece Güney Sudan’da yaklaşık 19.000 çocuk asker bulunuyor.
Mülteci krizleri
Suriye, Güney Sudan ve Yemen’deki çatışmalar, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük mülteci krizine yol açtı.
Okul çağındaki mültecilerin yarısından fazlası, ev sahibi ulusların gittikçe büyüyen insani ihtiyaçların ağırlığı altında ezilmesi sonucu eğitimden mahrum kaldı.
BM mülteci ajansı UNHCR’nin geçen yıl yaptığı açıklamaya göre, okul çağındaki 7.1 milyon mülteci çocuğun 3.7 milyonu okula gitmiyor.
Mülteci çocukların sadece yüzde 63’ü ilkokulda – dünyadaki tüm çocukların ise yüzde 91’i. Dünya genelinde yüzde 84’lük ortaokula gitme oranıyla karşılaştırıldığında ise, ergen mültecilerin ortaokula gitme oranı sadece yüzde 24.
Temizlik
Dünyanın yüksek gelirli bölgelerinde, içme suyu ve temizlik gibi imkanlar “cepte görüldüğü” için bunlara yeterince değer verilmez. Ancak dünyadaki okulların neredeyse yarısı temiz içme suyu, tuvalet ve el yıkama olanaklarından yoksun.
Yaklaşık 900 milyon çocuk, eğitimi sırasında temel hijyen tesislerinin eksikliği ile uğraşmak zorunda kalıyor, sağlığı riske giriyor ve bu yüzden bazıları okula gidemiyor.
Yoksul ülkelerdeki ortaokulların sadece yüzde 53’ünde içme suyu var. Küresel ortalamada, ilkokulların yüzde 66’sında el yıkama imkanı mevcut, ancak en yoksul ülkelerdeki ortalama yüzde 43’e iniyor ve bazı ülkelerde bu oran çok daha düşük.
En az gelişmiş ülkelerdeki okulların sadece yüzde 57’sinde ayrı tuvaletler var, bu da kızların regl ayıplaması ve cinsel taciz gibi durumlarla karşılaşmalarına yol açabilir.
Şiddet
Çatışmalar ve askeri işgal, çocukların okulda ya da okula giderken yaşadığı tek şiddet kaynağı değil.
Çete şiddeti, zorbalık ve çeşitli ayrımcılık türleri öğrencilerin okulu bırakmasına neden olabilir.
Tahminen 246 milyon kız ve erkek çocuğu, her yıl okulda ya da okula gidip gelirken taciz ve istismar ediliyor – kızlar bu durumlara karşı özellikle daha savunmasız. Afrika’da yaşayan çocukların yarısı, okulda zorbalığa uğradığını belirtiyor.
15 ila 19 yaşları arasındaki 18 milyon kız cinsel şiddet mağduru. Bu yüzden çoğu zaman okuldan ayrılıyorlar ve erken evlilik gibi kültürel uygulamalar maalesef güçleniyor.
Ve hepsi bu değil…
Yukarıda çocukların okula gitmemesine ve kaliteli eğitimden mahrum kalmasına sebep olan maddelerin yalnızca 20 tanesini sıraladık. Aşırı kalabalık sınıflardan, ders materyali eksikliğinden ve yakında okul olmamasından bahsetmedik bile. Liste böyle uzayıp gidiyor maalesef…
Çeviri: Zeynep Topal
Kaynak: https://theirworld.org/news/20-reasons-why-260m-children-are-out-of-school-in-2020