Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Yenilenen Sosyal Bilgiler Öğretim Programı, 26 Nisan tarihi itibariyle “askıya” çıktı. Ben de müfredatı inceleyerek görüşlerimi bir yazı ile paylaşmak istedim.
Öncelikle, önceki öğretim programında yer alan “kazanım” ifadesi yerine artık “öğrenim çıktısı” ifadesi kullanılıyor. Bu ifade artık hayatımızda, şimdiden alışsak iyi olur. Öğretmenler olarak değerlendirme, sınav vb. artık bu ifadeyi kullanacağız.
Yeni eğitim öğretim programında “seyreltilme” yansımasını en çok Sosyal Bilgiler Öğretim Programında göstermiş. Sosyal Bilgiler ve T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük derslerinde öğrenme çıktıları yaklaşık % 45-50 oranında seyreltilmiş. Eski ve yeni öğretim programlarını karşılaştıracak olursak;
· 5.sınıflardaki öğrenim çıktısı sayısı 33’ten 19’a düşürülmüş.
· 6. sınıflardaki öğrenim çıktısı sayısı 34’ten 18’e düşürülmüş.
· 7. sınıflardaki öğrenim çıktısı sayısı 31’den 17’ye düşürülmüş.
· 8. sınıflardaki öğrenim çıktısı sayısı ise 39’dan 15’e düşürülmüş.
Bu konuda en hoşuma giden ise “SB.6.3.4. XI-XIII. yüzyıllar arasında meydana gelen siyasi faaliyetler ve askerî mücadelelerin Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasına etkisini özetleyebilme” gibi iki yüz yılı kapsayan kazanımlarda sınırların net olarak çizilmesi. Örneğin bu kazanım için önceden Haçlı Seferleri verip vermeyeceğiz belli değilken öğretim programına sınırlar verilmesi gerekenler (Malazgirt Savaşı, Haçlı seferleri (I, II ve III.), Miryokefalon Savaşı) net olarak ifade edilmiş.
Seyreltilme yaparken bazı kazanımların da sınıflar arasında kaydırıldığı görülüyor. Örneğin 5. sınıf öğretim programında 4 ve 6. sınıfta kaydırılan öğrenim çıktıları yer alıyor.
Öğretim programında her öğrenim çıktısının ders için öğretim tasarımına/ işlenişine yer verilmiş. Bu noktada öğretmene temel bir izlek sunulmuş, yol haritası çizilmiş. Ayrıca ders sırasında kullanılması gereken öğretim yöntem ve stratejilerine; etkinlik önerilerine, öğrene kanıt kullanımlarıma yer verilmiş. Bu durumun öğretmenin özgünlüğünü sınırlayacağını düşünüyorum. Nitekim daha önceki eğitim öğretim yıllarında Öğretmen Kılavuz Kitapları dağıtılmış sonra vazgeçilmişti.
Önceki öğretim programında 7 olan öğrenme alanı yeni öğretim programında 6’ya düşmüş ve öğrenme alanlarının isimleri de yenilenmiş. Birey ve Toplum, Birlikte Yaşamak’a; Bilim, Teknoloji ve Toplum, Teknoloji ve Sosyal Bilimler’e; Kültür ve Miras, Ortak Miras’a; Üretim, Dağıtım ve Tüketim, Hayatımızdaki Ekonomi’ye; Etkin Vatandaşlık, Yaşayan Demokrasimiz’e; İnsanlar, Yerler, Çevreler, Evimiz Dünya’ya dönüşmüş durumda. “Küresel Bağlantılar” öğrenim alanı artık yok ama bu öğrenme alanının içeriğindeki öğrenim çıktıları diğer öğrenme alanlarına kaydırılmış durumda.
Yeni müfredat ile ilk kez bir öğrenci profili tanımı yapıldığını da görüyoruz. Yeni müfredat. “yetkin ve erdemli insan” yetiştirmeyi temel amaç sayıyor. Biz, zaten bunu “Etkin Vatandaşlık” kapsamında veriyorduk. “Bütüncül” bir yaklaşımla millî ve manevi değerlerin Türkçe dersinde verilmesi olmuş ama en büyük eleştirim de bu noktada. Bakanlığımız “yenilenen” daha doğrusu “seyreltilen” öğretim programını “Değerler Eğitimi” eksenine oturtsa da sosyal bilgilerde bunun pek karşılığının olmadığı görülüyor. Örneğin, Türkçe dersinde hemen hemen her öğrenme çıktısı bir değerle ilişkilendirilirken içeriği değerler eğitimine çok uygun olan özellikle “Vatanseverlik” “Sorumluluk” vb değer öğretimine çok uygun olan sosyal bilgiler dersi Türkçe gibi ana rolü hak eden bir branştı oysa. Öte yandan, öğretim programın ana ekseninde yer alan 9 okur yazarlık türünden; bilgi, kültür, dijital, finansal ve vatandaş okur yazarlığında ana yük sosyal bilgilerin omuzlarında olacak.
Sosyal bilgiler öğretim programında “Ölçme ve Değerlendirme” için “Öğrenme Kanıtları” ifadesi kullanılıyor. Buna göre öğrencilerin akademik performansları öğrenme çıktılarının özelliklerine uygun olarakbperformans değerlendirmeye yönelik bireysel veya grupla yürütülebilecek görevler ve bu performansların ölçülebilmesibamacıyla bütüncül dereceli puanlama anahtarı, kontrol listesi, öğrenme günlüğü, gözlem formu, performans görevi,bçalışma yaprağı, öz değerlendirme formu, grup değerlendirme formu, akran değerlendirme gibi farklı ölçme ve değerlendirme araçları kullanılacak. Bu da tüm derslerde olduğu gibi sonuç değil süreç odaklı değerlendirme yaklaşımının benimsediğini gösteriyor. Bunu da çok anlamlı buluyorum. Sadece bir yazılı notuyla öğrencinin değerlendirilmesinden ziyade süreç odaklı değerlendirmenin öğrenciyi aktif tutacağını, katılımı artıracağını düşünüyorum.
Yeni öğretim programının en güzel özelliklerinden biri yıllık planlamada “Okul Temelli” planlama ile öğretmene esnek bir zaman vermesi. Buna göre, Zümre Öğretmenler Kurulu tarafından ders kapsamında yapılması kararlaştırılan okul dışı öğrenme etkinlikleri, araştırma ve gözlem, sosyal etkinlikler, proje çalışmaları, yerel çalışmalar, okuma çalışmaları vb. için ayrılan süre bu eğitim öğretim yılı içinde planlanabilecek ve yıllık planlarda ifade edilebilecek. Örneğin sinema, okul gezisi gibi etkinlikler için ekstra zaman sağlanmış oluyor böylece. Okul Temelli Planlama için 5-6-7 için 5; 8 için ise 4 saat ayrılmış.
Genişletilmiş ve derinlemesine öğrenme fırsatı sağlamak için işe koşulacak bilgi ve becerilerin geliştirilmesi için “Farklılaştırma” ve “Zenginleştirme” çalışmaları da sosyal bilgiler öğretim programının beğendiğim yönlerinden. Böylece üst düzey düşünme becerileri gelişmiş, farklı yetenek ve özelliklere sahip olan öğrencilere daha zengin
ve derin öğrenme bakış açılarının kazandırılması kapsamında etkinlikler uygulanabilecek. Öğrenciler kendi özgün fikir ve önerilerini paylaşabilecek ve uygulayabilecek (kısa film çekimi, üç boyutlu harita yapımı, dijital sergi, dijital öykü yazımı, dijital içerik üretimi ve karikatür çizme vb.) ki bu bence çok önemli. Bunun en güzel tarafı da şu, öğrenim çıktıları kapsamında belgesel veya animasyon film izleme, şarkı sözü, hikâye ve şiir yazma, çocuk kitapları okutulabilecek ki bu hayati öneme sahip. “Açık uçlu” soru sistemine geçilen süreçte kitap okumanın “program destekli” bir yanının olması etkili. Öğrenme çıktısı hedefine ulaşmak için “sadeleştirme” etkinlikleri büyük kapsamda önem kazanıyor. Bunun için dramatizasyon, eğitsel oyunlar, bireysel öğrenci çalışmaları, gösterip yaptırma, örnek olay sunumu, hikâye anlatımı gibi öğretim teknikleri ile ders tasarımlarının zenginleşeceğini düşüyorum. Zira biz sosyal bilgiler öğretmenleri müfredatı yetiştirme telaşından sınıf için etkinliklere ya çok az zaman ayırabiliyorduk ya da hiç zaman ayıramıyorduk. Bu sorun ortadan kalkmış görünüyor. Oysa oyun temelli, etkinlik merkezli öğrenme kalıcı oluyor.
Yeni sosyal bilgiler öğretim programında bir güzel nokta da “okul dışı öğrenme ortamları” işe koşulması. Bilim, “etkili öğretim için sınıftan ara ara çıkın” diyor çünkü.
Sonuç olarak; sosyal bilgiler öğretim programı, öğrencilerin bilgiye saniyeler içinde ulaştığı günümüzde bilgiyi kullanabilmeyi ön plana çıkarıyor.
Müfredata yönelik bu görüş ve önerilerimi bakanlığı da ilettim. Bununla birlikte askı süresi için bir hafta çok yetersiz, sürenin artırılması uygun olacaktır.
“Eğitim programları” bir bilim dalı ve bize şunu söylüyor: Müfredatın sonuçlarını görebilmemiz için 12 yıl uygulayıp ilk çıktılar üzerinden sonuçları görmemiz gerekiyor. Türkiye için bu mümkün mü? Bekleyip göreceğiz. Ez cümle sosyal bilgiler öğretim programımın uygulanabilirse etkili ve verimli olacağını düşünüyorum. Katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum.
Selam ve sevgiyle...
Metin Özdamarlar
Sosyal Bilgiler Öğretmeni