Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Başlık pek hoş görünmese de evet, durum maalesef bu…
Yıl boyunca okullarda verdiğimiz eğitimin ve onca paranın sonunda ders ve yardımcı kaynak kitaplarının tamamı ya geri dönüşüme ya da çöpe gidiyor.
“Bu kitapları atmayıp da ne yapacaktık? Hem geri dönüşüme gidiyorsa bu da iyi bir şey değil mi? En azından doğa sevgisi ve kaynak israfının önüne geçebilmişiz.” diyenler de olabilir.
Peki, bu kitapları ne yapmalıydık?
Ders kitapların yeterliliği her yıl tartışma konusu oluyor. Velilerle öğretmenleri karşı karşıya getiren yardımcı kaynak sorunu milli eğitim bakanlığının dağıttığı soru bankaları ile bir nebze giderilmiş olsa da o da yeterli görünmüyor.
Asıl sorun ders kitapları yetersiz diye aldırılan bu yardımcı kaynakların da akıbeti sene sonunda çöp veya geri dönüşüm oluyor. Kullan at mantığı yani tüketilen nesne konumunda, tüketim maddesi olmuş.
Ders kitaplarının yeterliliği olmadığı savına gelince bu başlı başına bir tartışma konusu…
Ders kitapları neye göre yeterli değil?
Sınav sistemine dayalı eğitim modeline göre mi yetersiz? Yoksa ülkemizin de çağdaş, gelişmiş toplumlarla rekabet edebileceği ahlaki, teknik, bilimsel, sanatsal, kültürel ve pedagojik donanıma sahip öğrencileri yetiştirip yetiştirmediğine göre mi yetersiz?
Asıl sorulması gereken soru bu olmalı…
Ülkemizde sınav sistemi üzerine kurulu bir eğitim anlayışı var ki bu anlayışı istemeden de olsa (ebeveyn, öğretmen, öğrenci ve yöneticiler) eğitimin tüm paydaşları besliyor. Kısır döngü içinde dönüp duruyoruz.
Verdiğimiz eğitimin sonunda ders ve hazırlık kitapları, birikip çocuklarımıza KİTAPLIK ve KÜTÜPHANE oluşturmuyor, çöpe veya geri dönüşüme gidiyorsa durup bir kez daha yaptığımızın ne olduğunu düşünmemiz gerekmiyor mu?
Uzun yıllar süren eğitim-öğretim faaliyeti sonunda çocuklarımızın hayat boyu kullanacağı kaynak ve kılavuz niteliğinde hatta başucu olarak kullanacağı kitapları ve kitaplığı olması güzel olmaz mı?
Bu kitaplar soru bankası yerine neden roman, hikâye, dergi, araştırma inceleme, bilimsel ve sanatsal kitaplar olmasın?
Eğitim, insana ve iyi bir toplum inşasına yönelikse, ona göre kullan at türünde kitaplar değil de bireye aldığı eğitimi hatırlatacak ve hayat boyu ona yol gösterecek değerde kitaplar hazırlanmalıdır.
Geçmişte medrese eğitimi alan ve sonrasında belli bir dalda uzmanlaşan Ali Kuşçu, Cezeri, İbn-i Sina vb. âlimler kitaplarını canları pahasına koruyup kullanmışlardır. Bu tüm toplumlarda böyledir. Günümüzde de bazı tıp, hukuk, mühendislik ve eğitim fakültesi öğrencileri bu kitaplarını muhafaza edip kullanıyor.
Öyle öğrenciler yetiştirelim ki aldığı eğitimin önemini ve değerini bilsin, kaynak ve ders kitaplarını atmak bir yana özenle korusun. Tıpkı bir tamirci veya marangozun ustalaşıncaya kadar kullandığı el aletleri gibi zira tüm meslek hayatı boyunca bunları ya tezgâhında tutar ya da çantasında taşır kullanır.
Yani demem o ki öyle bir eğitim anlayışı ve kaynak kitap geliştirelim ki çocuklarımız aldıkları eğitimin sonunda öğrendiklerini ders kitaplarında olduğu gibi hafızalarından silip atmasın. Öğrendikleri hayat boyu kendilerine ve ülkemize değer katıp ileriye, hep ileriye taşıyan değerlere dönüşsün.