Ah neredesin liyakat? Hatalar oldu kat kat.
Belli şeylerin gölgesinde okullarda idareci koltuğuna oturanlar adeta oldular öğretmenlerin başına musallat.
Oradan alıp buraya koyuluyor ancak her yerde ve her koşulda aynı icraat. Sanırsın öğretmenin, öğrencinin yekünde eğitimin başına gelen böyük bir afat.
Yeni bir şey duyduysa dersten öğretmeni çağırıp dedikodu yapmak isteyecek kadar güzeldir ona hayat. Bilinse de kimse bir şey demez, bir şey yapmaz kalır içlerde cerahat
Yapması gereken bir işi birilerine yıkmakta nasıl hamarat. Yıkamasa da sorun değil çünkü hataları bir şekilde örtbas edildiği için kafası çok rahat.
Birilerini birbirine düşürüp kurum içi huzuru bozması onun için büyük hasılat. Sorsan yaptığı, anlattığı en büyük hakikat. Bulunmuyor hiç onda kabahat. Haklı da beziyor ediyor hakkından feragat.
Hiç hayra alamet değil bu gidişat. İşlerinde pek bulunmaz hayır hasenat. Koyulan yerler, oluyor bir bir harabat. Bilmeyiz kimlerdir onun için istinat. Lakin “dur” denilmez ise kapınızda bekler çokça bir zuhurat.
Etmez isen şu dilini ıslahat, dökülür cemaziyülevvelindeki zerzevat. Son hakkındır bu olasın pürdikkat. Yoksa dilindeki fücurat, gerçeklerin yanında kalır teferruat.
Dilerim kendilerine korur etrafındaki taallukat.
Bazıları kendini kral zannediyor. Okullar babalarının malı değil devletin kurumudur