Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Sünni-Şii ayrımı, dinin gördüğü en gülünç ayrılıklardan biridir. Bunun nedeni, insanların yeni kurulan İslam Hilafetinin lideri olarak Hz. Bunların hepsi siyasetle ilgili, dinle değil. Evlilik dini bir kurumdur ve hem Sünni hem de Şii Kur'an'ı takip ettiğinden (ki bu, Hz. Müslüman-Yahudi, Müslüman-Hıristiyan, Müslüman-Müslüman vb. olsun, İslam'da Allah'a inanan iki kişi arasında evliliğe izin verilir.
Allah’a, Hz. Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna, Peygamberimizin ümmetine tebliğ edip hayatında uyguladığı kesin olarak bilinen dinî hükümlere inanan ve bunları kabul eden herkes müslümandır.
Bir kimsenin müslüman sayılması için, yukarıdaki tarifin şümûlüne girmesi, yani Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından tebliğ edilmiş olduğu kesinlikle bilinen dinî hükümlerin doğru ve gerçek olduğunu kabul etmesi ve “müslüman” olduğunu söyleyerek bu inancını ortaya koyması yeterlidir. Ancak müslüman olduğunu söyleyenler arasında -ister sünnî, ister alevî olsun- bu tarifin dışında kalanlar da maalesef zaman zaman görülmektedir. Çünkü Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in tebliğ ettiği kesinlikle bilinen hükümlerin doğru ve gerçek olduğunu kabul etmek, dinden olduğu kesinlikle bilinen emir ve yasaklardan hiçbirini, gerek söz gerek davranışlarla, inkâr etmemeyi hatta önemsiz görmemeyi; bir kısmına uymasa bile, hepsine saygılı olmayı ve uyma azminde bulunmayı gerektirir. Oysa müslüman olduklarını söyleyenler arasında, sözgelimi beş vakit namazın, ramazan orucunun, zekat ve haccın, gerektiğinde abdest ve guslün dinimizin kesin emri olduğunu ve yapılması gerektiğini; içki, kumar, zina, faizcilik, yalancılık, iftira … gibi şeylerin ise dinimizce yasaklandığını ve kaçınılması gerektiğini kabul etmeyen veya dinimizin bu gibi hükümlerini önemsemeyenler de bulunmaktadır Bu itibarla evlenirken aranan nokta kişinin müslüman olup olmadığının tespitidir. Müslüman olanla evlenilir, olmayanla evlenilmez. Görüldüğü üzere birisiyle evlenmenin caiz olup olmaması, kişinin sünnî veya alevî olmasına değil, imanlı veya imansız olmasına bağlıdır. İslâm bilginlerinin çoğunluğu, dinin kesin hükümlerinden birini inkâr veya önemsiz görme gibi küfrü gerektiren bir durum olmadıkça “lâ ilâhe illa’llah” diyen ve müslüman olduğunu söyleyen herkesin müslüman sayıldığını ifade etmişlerdir. Nitekim Kur’an-ı Kerîm’de (Nisâ Sûresi âyet: 94) “Ey iman edenler, size müslüman olduğunu bildirene, dünya hayatının geçici nimetlerine göz dikerek, ‘sen Mü’min değilsin’ demeyin” buyrulmuştur.
Dinin kesin hükümlerinden birini veya bir kısmını inkâr eden, söz ve davranışlarıyla dinin sınırları dışında bulunduklarını ilân ve izhar eden kimseler ise müslüman sayılmazlar. Günümüzde sünnî kökenli olup bu nitelikte olan meselâ ateist olan bir çok kimse vardır. Bir müslümanın böyle kişilerle evlenmesi caiz değildir. Ancak iman esaslarına inanan, İslâm’ın şartlarını kabul eden, -bir kısmını uygulamasa bile- bunları reddetmeyen kişiler ise müslümandır. Böyle kişilerle evlilik yapmak caizdir.(Din İşleri Yüksek Kurulu)
Sakarya il müftülüğü