Öğretmenlik Meslek Kanunu yavaş yavaş karşımıza yüzyılın kabusu olarak çıkmaya hazırlanırken 34. Madde ile iş güvencemiz elimizden alınıp bir hadi iki diyelim kişinin iki dudağının arasına bırakıveriyor. Hemen “Bu 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda var.” demeyin, öyle düşünüyorsanız da aynı şey olmadığını bir an önce farketmelisiniz.

               Bu madde de derki; “Bakanlık müfettişi veya eğitim müfettişi tarafından haklarında yapılan denetim ve inceleme sonucunda öğretmenlik mesleği yeterlikleri çerçevesinde görevini yerine getirmede yetersizliği tespit edilen kadrolu öğretmenler, Akademi tarafından eğitime alınır. Bunlar, düzenlenen eğitimin tamamlanmasını takip eden eğitim öğretim dönemi içerisinde ilk denetime görev almayan Bakanlık veya eğitim müfettişlerince yeniden değerlendirmeye alınır. İkinci değerlendirme sonucunda da yetersizliği tespit edilenler, genel idare hizmetleri sınıfında durumlarına uygun kadrolara atanır.”

               Yani;

               Hani şu liyakatsiz bir sistemle getirilen okul müdürleri var ya? Birimizi beğenmeyecek. Var ya da yok bir gerekçe sunacak ve müfettiş bizi denetleyecek. Sonra çok uğraşıp bir şeyler bulacak ve “YETERSİZSİN” diyecek. Hadi bakalım akademiye. 21 bin lira maaşla büyük ihtimal farklı bir ilde eğitim göreceğiz. Sonra tekrar denetleneceğiz sonra da büyük ihtimal “Öğretmenlik yapamazsın” diyecekler. Gerisini söylemeye gerek yok zaten.

               Şunu sormadan edemeyeceğim; okul müdürü ve müfettişlerimize adalet konusunda bakış açımız içimizi rahatlatıyor mu? Cevaba gerek yok.

               Taslak sızdırıldığında kabul edilemez bu durum için tabi tepki vermeye başladım, etrafımdaki arkadaşlarımla da paylaşmak istedim. Dehşet bir durum ki kimsenin haberi yok. Anlatsam da nafile. Eğitim Gücü Sendikası olarak hemen eylem kararı aldık, iş bıraktık, tüm il merkezlerinde eş zamanlı basın açıklaması yaptık.

               Hala tam anlaşıldı mı durumun vehameti, emin değilim. Çünkü herkes kendinden, yaptığı işten emin. Buna sözümüz yok, öğretmenimizden de işinden de şüphemiz yok.

               Şimdi;

               Yetkili sendika üyesi olduğunu, kendisine dokunmayacaklarını sanan arkadaşım; torpili senden daha yüksek biri gelirse işinden de, ekmeğinden de olabilirsin. Bunu hiç düşündün mü? Bulunduğun okula aynı sendikada olduğun biri gelmek istedi. Sendikan da onu seçti herhangi bir sebepten ötürü. Çanlar o zaman senin için de çalacaktır!

               İşini düzgün yaptığına güvenen arkadaşım; yaptığın işe kim bakıyor? Birinin istediği olsun diye senin harcanabilme ihtimalini düşündün mü? Çanlar senin için çaldığında bunu düşünürsün acele etme.

               Torpiline güvenenler; bugün “sen çok iyisin” denilenler. Yakın tarihimize baktığımızda çok net görebileceğiz ki; bu memlekette çok defa başlar ayak, ayaklar baş oldu. Çanlar senin için çaldığında fark edeceksin bunu.

               Kim olursak olalım, ne kadar harika işler çıkarırsak çıkaralım risk grubundayız. Liyakat bağışıklığı çok düşük bir sistemde bu risk de hayati önem taşımaktadır. Hatta çok daha acı bir şey diyeyim mi? O gün geldiğinde; müfettiş gelip seni denetlerken belki sana iftira atılmış olacak belki haksızlık yapılıyor olacak, sen kendini savunurken birçok mesai arkadaşın kendi başına bir şey gelir korkusuyla senin yanında olmayacak. Kıyamet günü gibi. Hani derler ya “annenin evladından kaçtığı zaman”

               Çanlar kimin için mi çalıyor? Herkes için…

                                                                                                       GÜLAY ÇETKİN

                                            EĞİTİM GÜCÜ SENDİKASI DENİZLİ İL BAŞKAN YARDIMCISI

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Threads beğeni satın al

backlink Spor haberleri fen bilimleri vozol 10000 Likit

Bosna Hersekde Üniversite Okumak