Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Dönemin Başbakan'ı sayın Yıldırım Akbulut bir gece müzikli bir mekâna gider... Her şey muazzamdır; sofralar, orkestralar, hürmet, hizmet, izzet, ikram... O dönem, devletin ileri gelenlerinden olduğu için tüm şef ve garsonlar el pençe divan karşısında durmaktadır... Yıldırım Akbulut şefi yanına çağırttırır ve şefe; "Sabile şarkısını çaldırır mısınız..." der... Şef hemen koşarak sanatçının yanına gider. (O dönemde sahnedeki sanatçı muhtemelen ya Bülent Ersoy ya da Emel Sayın'dır...) Şef, sanatçıya; "Hemen "Sabile" şarkısını söyleyin..." der... Sanatçı orkestraya döner ve "Sabile şarkısını bilen var mı?" diye sorar... Orkestradan bilen kimse çıkmaz... Orkestrada herkesi bir panik kaplar... Şefe "Sabile" şarkısını bilmediklerini söylerler... Şef, utana sıkıla Yıldırım Akbulut'un yanına gelir ve "Efendim, mazur görün sanatçımız "Sabile" şarkısını bilmiyor fakat başka bir şarkı isteyin hemen çaldıralım..." der... Yıldırım Akbulut öfkelenir ve "Nasıl bilmez "Sabile" şarkısını?" der... Şef zor durumda kalır ve "Efendim şarkıyı biraz mırıldanırsanız bir kuple belki sanatçımız hatırlar..." der... Yıldırım Akbulut ise şöyle cevaplar: "Ya kardeşim var ya işte "Eller ayır SABİLE, Yıllar ayır SABİLE, Biz ayrılamayız..."" der.