Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Yabancı dillerdeki özel adlardan Türk alfabesine aykırılık teşkil etmeyenler, ait oldukları dildeki gibi yazılırlar. Latin alfabesini kullanan dillerdeki tüm özel adlar, özgün hâliyle dilimizde kullanılır. Bununla birlikte Yunanca, Rusça veya Japonca gibi alfabe yakınlığımız bulunmayan dillerdeki özel adlar da Türkçenin ses karşılıkları kullanılarak gösterilir. Bu kurallar bazı istisnaları barındırmakla birlikte, genel olarak bu şekildedir.
Türkçe bir metinde yabancı bir özel ad, ait olduğu dildeki şekliyle yazıldığı durumda, bu kelimeye getirilen eklerin yazımı nasıl olmalıdır? Bu soru ile ilgili kafa karıştıran bir bilgi kirliliği var. Bu kelimelere ek getirirken kesinlikle unutmamamız gereken bir husus var ki, o kelimelerin yazılışı konusunda nasıl ait oldukları dildeki şekli esas alınıyorsa, okunuşu konusunda da özgün şekline sadık kalınmalıdır. Yani bir kelime ait olduğu dilde nasıl okunuyorsa, Türkçe bir metin içinde de o şekilde okunmalı, gelen ekler de bu okunuş üzerinden getirilmelidir.
Öncelikle kuralımızı net olarak oturtalım: “Yabancı dillerden alınan özel adlar, ait oldukları dildeki söylenişlerine göre okunur ve bu okunuşlarına göre ekler alırlar.” Bir örnekle açıklamak gerekirse, “Los Angeles” adı İngilizce söylenişi ile “Los Encılıs” şeklinde okunur. Bu yabancı isme bir ek getirmek istersek, söylenişi esas alınarak ek getirmemiz gerekir. “Ağustos ayında Los Angeles’a bir iş seyahati yapacağım.” cümlesinde olduğu gibi okunuşu üzerinden ek getirmek gerekmektedir.
Türkçe –genellikle– yazıldığı gibi okunan bir dildir. Örneğin “bilgisayar” diye yazarız ve aynı şekilde okuruz. Fakat İngilizce gibi birçok yabancı dilde durum böyle değildir. “Cat” diye yazılır, “ket” diye okunur. Onun için eğer yabancı bir özel adı bir cümlede kullanmanız gerekirse, onu Türkçe gibi yazıldığı şekliyle okuyamazsınız. “Beethoven” ismine belirtme hâl ekini getirmek istediğinizde, eğer Türkçenin mantığıyla düşünerek yazıldığı gibi okursanız “Beethoven’i dinledim.” şeklinde yazmanız gerekir. Hâlbuki bu kelime ait olduğu dilde “beythofın” şeklinde okunduğu için cümlede “Beethoven’ı dinledim.” yazılışını tercih etmeniz doğru olacaktır.
ÖRNEK: – Shakespeare’in Hamlet adlı oyununa bayıldım.
– Patch Adams’ın iyimserliği herkese örnek olmalıdır.
– Galileo Galilei‘nin dehası küçük yaşlarda fark edilmişti.
– Voltaire’in ışığının keşfedilmesi Oedipe adlı eseri ile olmuştur.
– Yaşamın ne olduğu konusunu Lev Tolstoy’un eserlerinde sıkça görüyoruz.
– Dünya savaşlarının Hiroşima’da açtığı derin yara, hâlâ izlerini koruyor.
Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü üzere, İngilizce gibi Latin alfabesini kullanan dillerden alınan sözcükler kendi dillerindeki şekliyle okunarak ekler alırlar. Arapça, Farsça, Japonca, Çince, Rusça gibi Latin alfabesi kullanmayan dillerdeki alıntı sözcükler de, yine kendi dillerindeki okunuşlarına göre yazılır ve ona göre ek alırlar. Bununla birlikte yabancı dillerdeki kelimelerle oluşturulmuş kısaltmalar, eğer yabancı dillerdeki okunuşu ile Türkçeye yerleşmişse o şekilde okunur ve ek alırlar. Mesela “CNN” kısaltmasına bir çekim eki getireceğimiz zaman, onu “sienen” şeklinde okuyarak yapmamız gerekir. Türkçeye yerleşmemiş olan, okunuşu bilinmeyen yabancı kısaltmalar ise Türk alfabesindeki okunuşlarına göre ek getirilmelidir.
Orkun KUTLU