Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
1-) 'Yata yata maaş alıyorsun' zihniyetinin her yerde karşınıza çıkabileceği ihtimali.
2-) Bilgiyi işlemenin zanaat olarak kabul görmemesi neticesinde "öğretmen de olsan bana muhtaçsın" sanrısının varlığı.
3-) Öğretmenlerin toplumda saygınlık elde edememesinin yanında kendi çalıştığı kurum tarafından da yük olarak görülmeye başlanması.
4-) Öğretmenin imajını iyileştirmek için maddiyata ihtiyaç duyması ancak bu durumun her geçen gün zorlaşması.
5-) Kendi meslektaşlarının öğretmenleri siyasi görüşlerine veya sendikalarına göre kategorize etmesi, bunu yaparken kendisi gibi olmayanı ötekileştirmesi.
6-) Öğretmenlerin yapılandırmacı kurama rağmen birbirine entegre olamayan sistemler, klasik düzenler ve Z kuşağı arasındaki çatışma ve kısır döngüye hapsolması, kendini nasıl yenileyebileceğini tam olarak bilememesi.
7-) Eğitim mevcut toplumun kaderinde öncelik midir? sorunsalının öğretmen mesleki değerini ideallikten uzaklaştırması.
8- ) Öğretmenlerin kısır döngü içinde erken döneminde bile üretkenliğe karşı durgunluk belirtileri göstermesi.
9-) Kapitalist yaşamın doğurduğu mutluluk anlayışının eğitimi de materyalist bir boyuta taşıması, tüketim eksenli toplumun birey mutluluğunu sahte bir temele oturtması. Kapitalizme hizmet etmeden yaşamanın mümkün olmadığı, varlığınızın kabul görmediği, bunun mutsuzluk sebebi sayıldığı bir düzenekte eğitim kişinin içindeki özü arama üzerine değil öğütme üzerine temellendirilmesi.
10-) Öğretmen ve öğrenci bu sistem içerisinde öğütülürken zamanın yıkıcı sonuçlarının genelde bireyin tüketim toplumunun kurallarına tam olarak uyamamasından ileri gelmesi, kurallara uyanların da entelektüel bireyler olamaması.
Sizlerin de varsa görüşleri okumak isterim.
Alıntı: Oğuz Ateil