Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
İnsanların en çok merak ettiği sorulardan birisi de mavi renkli neden meyve sebze olmadığıdır. Tropik bölgelerde bile maalesef mavi renkli meyve ve sebzelere rastlanmamaktadır. Bunun tabi ki cevabı bilimsel olarak verilmiştir. Peki neden mavi renkli meyve ve sebze yoktur?
Araştırma sonuçlan sadece meyvelerin değil tüm gıdaların renklerinin hastalıklarla yakından ilişkili olduğunu gösteriyor. Örneğin muz, armut, karnabahar, sarımsak, soğan, mantar, patates gibi beyaz renkli besinler kötü huylu kolesterolü düşürüp kalp hastalıkları riskini azaltırlarken, portakal, şeftali, kavun, havuç, kayısı, mısır gibi sarı besinler bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlıyor, göz ve kalp hastalıklarından koruyor.
Bitkilerin rengini veren pigmentlerin kimyasal yapıları, düşük dalga boylarında ortaya çıkan renkleri vermek üzere gelişmiştir. Mavi ve yakın renkleri oluşturan bileşikler, ya zehirlidir ya da enerji açısından ekonomik değillerdir. Bunun da ötesinde, meyveler aslında bitkinin üreme amacıyla oluşturduğu yapılardır ve kırmızı-sarı arası tonlar en fazla dikkat çeken renkler olmaları nedeniyle meyve yiyici canlıların ilgisini yeşil-mavi tonlarından daha fazla cezbeder.
Çiçek yaprakları, meyvelerden çok daha küçük ve ince yapılı olmaları nedeniyle mavi renk tonlarında görülebilirler. Ancak, yukarıda saydığımız nedenlerden ötürü mavi renk ve tonları, bitkinin meyve ve sap gibi daha büyük ve kalın organlarında görülmez. Bu nedenle de, yaban mersini, erik ve patlıcan gibi meyvelerde (patlıcan da bir meyvedir) söz konusu renklerin tonlarını görebilmemize karşın, gerçek anlamda mavi meyve bulunmamaktadır.
Ispanak, marul, lahana, salatalık, biber, taze soğan gibi yeşil renkli gıdalar kemikleri ve göz sağlığını koruyor. Domates, elma, çilek, karpuz, kiraz gibi kırmızı besinler kalbin kan akışını düzenleyip uriner sistemi sağlıklı tutuyor. Erik, siyah üzüm, patlıcan, böğürtlen, incir gibi mavi-mor besinler ise dolaşım sistemini destekliyor, yağlanmayı önlüyor, hücreleri koruyor, hafızayı güçlendiriyor.
Görüldüğü gibi mavi-mor renkteki gıda maddelerinin sayısı hiç de az değildir. Genellikle meyve ve sebzenin rengi ne kadar koyu ise antioksidan olarak o kadar kuvvetlidir ama aslında diğerlerine oranla mavi pigment tabiatta çok az bulunur. Yukarıda adı geçenler dış görünüş olarak mavinin tonlarıymış gibi görünse de gerçek anlamda mavi mey ve yoktur.
Bitkilerde rengi yaratan “karotenoid” denilen kendi bünyelerinde ürettikleri pigmentlerdir. Bu nedenle çiçekleri farklı, meyveleri farklı, yapraklan farklı renklerde olabilir, hatta aynı meyve başlangıçta yeşilken daha sonra kırmızı renk alabilir. Bitkisel gıdalardaki iki binden fazla pigmenti oluşturan renk molekülleri sadece onların güzel görünmelerini sağlamaz, örneğin, yeşil rengi üreten klorofil pigmentleri aynı zamanda ışığın enerjisini kullanıp, bitkinin tüm enerjisini temin etmek gibi farklı işlevde de bulunurlar.
Aslında mavi, gökyüzünün ve denizlerin rengi olarak en tanınan renktir. Soğuk, sulh, sükûn ve rahatlık verici etkisiyle vücudun sakinleştirici kimyasallar üretmesine sebep olur. Bazı kültürlerde kötü ruhları uzak tuttuğuna inanılır. Koyu mavi, zekâyı, dengeyi ve muhafazakârlığı öne çıkarır. Bu nedenle iş görüşmelerinde mavi giyilmesi tavsiye edilir. İnsanlar mavi odalarda daha üretken olur. Araştırmalar haltercilerin mavi salonlarda daha fazla ağırlık kaldırabildiklerini gösteriyor.
Mavi rengin tüm bu iyi özelliklerine rağmen insanlar yiyeceklerinde mavi renge rağbet etmiyor. Yapılan bir çalışmada bayramlarda ikram edilen üstü yaldızlarla kaplı renkli çikolatalardan mavi renkli olanlarını insanların en sona bıraktıkları, müşterilerin marketlerde mavi ambalajlı yiyecekleri tercih etmedikleri görülmüş. Şüphesiz bunda mavinin renk tayfı içinde en iştah kaçırıcı olmasının da etkisi vardır.
Zayıflama programlarında yiyeceklerin mavi bir tabağa konulması, buzdolabının içindeki lambanın mavi renkte olanla değiştirilmesi, yiyecekleri pişirirken mavi gıda boyalarının katılması, hatta yemek yenilen yerdeki ışıkların maviye çevrilmesi tavsiye edilir. Belki mavi yiyeceğe sadece renk algılamasından dolayı uzak durmuyoruz, belki de doğada yiyecek arayan atalarımız için mavi renk o gıdanın zehirli veya bozuk olabileceğini ikaz eden bir gösterge olduğu için bu kuşkuyu genetik olarak hâlâ taşıyoruz.