Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
- Gelin istеnir. Söz keѕilir.
- Nişan töreni уapılır.
- Düğüne çağrı için davetіуeler kullanılmaktadır.
- Gelin almada güzel ve süslü аrаbаlаr kullanılmaktadır.
- Düğünler genellikle düğün ve nikâh salonlarında yаpılmаktаdır.
- Düğün ѕüreѕі eskisine göre daha kıѕadır.
- Düğünlerde yemek, pаstа veyа şeker ikrаm edilmektedir.
DOĞU YÖRESİ DÜĞÜN ADETLERİ
Birçok bölgede adetler ve gelenekler unutulmaya yüz tutmuş olsa da doğu yöresinde gelenekler düğünler aracılığı ile yaşatılmaya devam ediyor. Bugün hala gelin evlendikten sonra yeni evine girmeden mutlaka kapı eşiğinde testi kırıyor. Bu, evlerinin bereketli olması ve evliliğin ömrünün su gibi yolunda gitmesini temsil ediyor.
ADANA DÜĞÜN ADETLERİ
Adana uzun süren düğün ve mizah anlayışıyla meşhur bir ilimiz. Düğünden bir gün önce damat evine büyükçe bir bayrak asılır. Bayrak o evde düğün olduğunu temsil eder ve bayrak asıldıktan sonra davul ve zurnalar çalmaya başlar artık düğün de başladı demektir. Halaylar ve danslar erkek evinin önünde başlar, kız evinin önüne kadar devam eder. Kız evinin önüne gelindiğinde davul, zurna ve danslar daha da coşku kazanır, kurban kesilir, karakucak güreşleri yapılır. Adana düğünlerinin en belirgin adetlerinden biri de damada yedirilen tatlıdır. Tatlı tepsisinin içine bir tane altın koyulur ve damat o altını bulmaya çalışır. Bu yüzden damat tatlıyı reddetmez. Kına gecesinde, kınacı cezası denen oyunlar damat üzerinde yapılır. Ağaçta ki yumurtayı vurması söylenir, kolundan su dökerler, ceketini ters giydirirler, belinden ip bağlayıp asarlar erkek tarafıysa hepsine hoşgörülü davranmalıdır. Tabi böyle gelenekler içinde büyüyünce başına neler geleceğini bildiğinden damat bey de hoşgörülü olacaktır.
DİYARBAKIR DÜĞÜN ADETLERİ
İlginç düğün gelenekleri arasında, düğünde geline kilosunca altın takılmasıdır. Köylerde ve şehir merkezinde gelenekler farklılık gösterebilir. Gelin kuşağı, gelinin babası veya abileri tarafından takılır. Gelin ve damat eve girerken önce içi para ve şeker dolu bir testi kırılır, evlerinin bolluk bereket içinde olması dilenir dualar edilir. Gelin eve girmeden ayağının altına bir hayvan postu serilir bu da gelinin koyun gibi uysal olması istendiği için yerine getirilen geleneklerdendir.
GAZİANTEP DÜĞÜN ADETLERİ
İlk başta erkek tarafının ailesi kızı görmeye gider beğenirlerse ikinci defa erkekle giderler. Kız ve erkek birbirini görür sonra istemek için kız tarafından haber beklerler, o sırada kız tarafı erkek tarafını iyice bir araştırır kız tarafı beğenirse erkek tarafını yeniden çağırır, sonra kız istemeye gidilir ve tatlılar yenir söz kesilir. Düğün gibi kına gecesi yapılır. Ertesi gün düğün yapılır sonra gece 11’de gelin ve damat eve bırakılır. Sonra aşiretler davet edilmeye başlanır. Gelin ve damat ziyaretlerden dolayı 60 gün evlerinde akşam yemeği yiyemezler. Bir de Cuma günleri gelinin kaynanasının evinde Cuma denilen bir gün yapılır; baş köşede gelin oturur, düğüne katılamayan eş, dost ve akrabalar altın, para, beşibiryerde, bilezik takarlar.EGE YÖRESİ DÜĞÜN ADETLERİ
Düğünler eskiden beri bütün köyün, ilçenin evlenen çift ve akrabaların en çok eğlendiği organizasyon olmuştur. Ege yöresinde ise bazı köy ve kasabalarında hala uzun düğünler yapılıyor. Üç gün üç gece süren düğün geleneği evlenen çiftin maddi durumuna göre devam ettirilmeye çalışılıyor.
AFYONKARAHİSAR DÜĞÜN ADETLERİ
Afyonkarahisar'da kız isteme sırasında erkek tarafın yalnızca su ikram edilir. Kız verilirse erkek tarafı Cuma günü çaya davet edilir. Nişan günü damadın annesi herkesin önünde kızı bir kez daha ister, elini öpen gelini kaynanası kutlamaz. Sebebiyse ilk günden gelinle yüz göz olmak istememesidir. Düğün günü gelin erkek tarafında küçük büyük bütün erkek bireylerin elini öper. Gelini alıp düğün alanına gelene kadar ise en az üç kurban kesilir.
AYDIN DÜĞÜN ADETLERİ
Aydın'ın düğün adetleri gerçekten ilginç diyebiliriz. Özellikle de damada erkek arkadaşları tarafından uygulanan adetler. ‘Hay evlenmez olsaydım!’ dedirtecek cinsten. Damat ayakkabısız köyde tur atabilir, camii minaresinden müstakbel eşi için “seni seviyorum” diye bağırtılabilir, cam şişelerin üzerinde dizilmiş yumurtaları lastik sapanla vurmanız istenebilir. Aydınlıların gelenekleri böyle uzayıp gidiyor tamamen yaratıcılığınıza bırakılmış.TRAKYA YÖRESİ DÜĞÜN ADETLERİ
Trakya yöresinden kız almak oldukça zor “kız evi naz evidir” deyimi burada hala yaşatılıyor. Kendinizi bir anda üç defa kız istemeye giderken bulabilirsiniz.
EDİRNE DÜĞÜN ADETLERİ
Bir gelenek olarak kız isteme törenleri Pazartesi ve Perşembe günleri yapılırmış. Kahve yapılırken eğer oğlan tarafına kahve şekersiz giderse kız gönülsüz şekerli giderse gönlü var demekmiş. Bu günlerde birçok yörede kız tarafı damat adayının kahvesine tuz atar. Damadın kahveyi sonuna kadar içmesi beklenir bu da “eşimin herşeyine razıyım” manasına gelir. Kız evi naz evidir, en nihayetinde Edirne’de kız verilecekse oğlan tarafı kız evine üç defa ziyarette bulunur. Üçüncü gelişlerine kadar damat araştırılır soruşturulur, kız tarafı beğenirse üçüncü kez davet edilir ve “gelin mendilinizi alın” denir. Düğün gününün en önemli kısmı düğün alayıdır. Damat daha önce hazırlanmış çerez ve şekerleri etrafa saçar ve rivayet olunur ki bekar genç kız o şekerlerden birini yastığının altına koyarsa rüyasında evleneceği kişiyi görür.
KARADENİZ YÖRESİ DÜĞÜN ADETLERİ
Karadeniz yöresinden de kız almak oldukça zor. Günümüzde bütün adetler yapılmasa da Karadeniz'de babalar kızlarından kolay kolay vazgeçemiyor. Ancak söz verilmişse nişanla beraber imam nikahı kıyılıyor yani ailenin gözünde çift evlenmiş oluyor. Nişan yapılmasıyla beraber damat adayları için zor ama eğlenceli bir süreç başlıyor demektir.
ORDU DÜĞÜN ADETLERİ
Kız istemeye giden erkek tarafı ilk gidişinde kızı alamaz. Kız evi kendini naza çeker “kader, kısmetimizde varsa olsun biz bir düşünelim” deyip, oğlan tarafı gönderilir eğer olumlu ise bir daha çağırırlar ve bu sefer kız verilir, söz nişan tarihi belirlenir. Nişanın olacağı gün imam nikahı kıyılır. Düğün günü kız evinin eşiğine adım atmadan önce evin çatısına testi koyulur ve damattan testiyi vurması istenir. Damat testiyi vurabilirse, gelin eve girer vurmazsa damada ceza kesilir ve para istenir.
TRABZON DÜĞÜN ADETLERİ
Kız kaçırma olaylarının en çok görüldüğü kentlerden biridir Trabzon. Eğer aileler arasında husumet varsa gözü kara aşıklar birbirlerine kaçarlar. Eğer gençler anlaşmışlar ise aileler devreye girer kız istemeye gidilir burada da kız ilk seferde verilmez. Kız tarafı sonraki görüşmelerde razı olursa söz kesilir. Bir küçük bahşiş sonunda kızın nüfus cüzdanı ailenin en büyüğüne işlemeli mendil ya da zarf içinde verilir. Düğün günü kız evden çıkmadan kapıya kaşık koyulur ve gelin kaşığı kırıp evden öyle çıkar. Böylece kırıcı olabilecek davranışlarını baba evinde bıraktığını temsil eder.
Düğünlerde niçin pasta kesiliyor?
Günümüzde düğüne, evlenen çift tarafından bir pastanın kesilmesiyle
başlanılması vazgeçilmez bir adet haline gelmiştir. Pastanın kat kat yüksekliği
biraz da sosyal statü olarak görüldüğünden gelin ile damat, boylarını aşan bu
pastaları, kılıç gibi uzun bir bıçak kullanarak ancak kesebiliyorlar.
Buğday, tarih boyunca bereket, doğurganlık ve mutluluğun sembolü olduğundan
başlangıçta, düğün törenlerinde, iyi temenniler gelinin başına buğday dökülerek
sunuluyordu. Evlenmemiş veya evlenmeyi bekleyen genç kızlar, kısmetleri
açılsın diye bu buğday duşunun kendilerinin de başlarına isabet etmesi için
uğraşırlardı. Tıpkı günümüzde, gelinin elindeki buketten fırlattığı çiçekleri aynı
inanışla yakalamaya çalışan genç kızlar gibi.
Romalılar devrinin başlangıcında aşçılar çok saygın bir meslek grubunu
oluşturuyorlardı ve bu aşçılar milattan yaklaşık 100 yıl önce adeti biraz
değiştirdiler. Bu buğdaylarla küçük, tatlı kekler yaptılar. Kekler şüphesiz gelinin
başına atmak için değil, yemek içindi, ama bir şey atmayı alışkanlık haline
getirenler bu tatlı kekleri de gelinin başına atmaya devam ettiler.
Daha sonraları bu adetin devamı olarak, düğüne getirilen keklerin bereket
getirmesi için gelinin başı üstünde ufalanması, ardından da evlenen çiftin bu kek
kırıntılarını birlikte yemesi gibi bir adet başladı. Zaman geçtikçe misafirler de
evlerinden getirdikleri fındık, fıstık, kurutulmuş meyveler ve bala bulanmış
bademlerle düğün törenine katkıda bulunmaya başladılar.
Adet hızla Avrupa’nın batısına, oradan da İngiltere’ye geçti. İngiliz aşçılar
kekleri bir çeşit biraya batırıp kendilerine has düğün pastalarını yarattılar.
Ortaçağın başlarında ise bu adet bir süre unutuldu. Gelinin başına buğday ve
pirinç dökülmesi tekrar moda oldu.
Ne zaman ki, dekoratif ve süslü bisküviler, yağlı çörekler ortaya çıktı, adet yine
değişti. Misafirler bunları evlerinde yapıp düğüne getirmeye başladılar.
İngiltere’de ise bu getirilenler üst üste yığılmaya başlandı. Yiyecek yığını ne
kadar yüksekse o kadar iyi, o kadar çok bereket habercisi idi. Evlenen çift bu
yığının üzerinden birbirlerini öptükten sonra öncelik gelinde olmak üzere yiyecek
tepeciğinin yenilmesine başlanıyordu.
İngiliz ve Fransız aşçılar arasındaki yaratıcılık, en iyi, en dekoratif ve en lezzetli
pastayı yapma yarışı süreci içinde düğün pastası adeti de yayıldıkça yayıldı,
düğün törenlerinin olmazsa olmazları arasına girdi.