Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Öğretmenler, görüntülü aramalar sırasında öğrencilerin kamerada görünmelerini şart koşmalı mı? Okullar, yıla uzaktan eğitim veya okula hibrit yaklaşımlarla başladıkça, video dersi norm haline geliyor. Biz bu formata uyum sağladıkça, öğretmenlerin öğrencilerimiz için beklentiler ve yönergeler geliştirmesi gerekiyor.
Kameralı bir politika oluşturmak için birçok argüman var: Bazı öğretmenler, öğrencilerin katılım düzeylerini yüzlerini görmeden değerlendirmenin zor olduğunu savunuyor. Ayrıca kara kutular denizi veya statik profil resimleri öğretmek de cesaret kırıcı.
Bununla birlikte, kamera kullanımının isteğe bağlı olması kuralının önemine işaret eden çok sayıda etken bulunuyor. Eşitlik ve önyargı, internet kapasitesi ve mahremiyet ile ilgili kaygılar kamera zorunluluğunu sorunlu bir hale getiriyor.
ZORUNLULUK MU TERCİH Mİ?
Kamera konusuna sadece kurallar çerçevesinden bakmak daha önemli sorular sormamıza engel olabilir. "Öğrencilerimin kameralarını açık tutmalarını zorunlu hale getirmeli miyim?" sorusu yerine "Öğrencilerim kameralarını açtıklarında kendilerini güvende ve rahat hissettikleri, görülmek ve görmekten rahatsız olmadıkları bir öğrenme ortamını nasıl yaratabilirim?" sorusunu sormalıyız.
Öğrencilerin kameralarını açmalarını zorunlu kılmak yerine, öğrencilerin utanma ya da baskı olmaksızın kendi istekleriyle kameralarını açmayı ya da kapatmayı tercih edecekleri şefkatli bir sınıf topluluğu oluşturmaya odaklanmalıyız.
İşte sınıfınızda böyle bir ortam yaratmak için kullanabileceğiniz birkaç strateji:
KONTROLÜ BIRAKIN
Gerçek şu ki, öğrencilerin kendi evlerinde neler yaptıklarını kontrol edemiyoruz ve zaten kontrol öğrenci katılımını sağlamıyor. Öğrencilerin tuvalet kullanımını sınırlamaya ya da atıştırmalık yemelerini yasaklamaya çalışmak, onlarla iyi ilişkiler kurmaktan çok öfke ve dargınlığa yol açar.
Kendimizi stresli hissettiğimizde bilinmezlikle baş etmenin yollarından biri de kontrolü ele geçirmektir. Oysa öğrencilerimizi kontrol etme ihtiyacımızdan kurtulursak, çok insani olan bilinmezlik içinde yaşama deneyimini öğrencilerimize eşlik ederek yaşayabiliriz.
DERSE KATILIM ÜZERİNE TEKRAR DÜŞÜNÜN
Derse katılım nasıl görünür? Kameranın açık kalması kuralının arkasındaki varsayım, öğretmenlerin öğrencilerin yüzlerine bakarak dersi dinleyip dinlemediklerini anlayabilmeleridir. Ancak bu maalesef her zaman doğru değil. Doğrudan ekrana bakmak bazı öğrencilerin gerçekten dinlediklerini gösterebilir. Ancak aşağıya ya da uzağa bakan, defterine karalamalar yapan ya da not alan bir öğrenci de o sırada derse katılıyor olabilir.
Öğrencilerinizin kendileri için en iyi olanı bulmalarına yardımcı olun. Kamerasını açık tutmak mı yoksa kapatmak mı daha verimli, kağıda not almak mı yoksa bir Google dokümanında çalışmak mı daha iyi? Onları hepsini denemeye teşvik edin. Bu, öğrencilerin öğrenme konusunda kendilerini daha iyi tanımalarına yardımcı olacaktır.
ÖĞRENCİLERİNİZİ ANLAMAYA ÇALIŞIN
Kamera konusunda kendi beklentilerimizi ve duygularımızı anlamaya çalışmanın yanı sıra, öğrencilerimize kamera karşısında nasıl hissettiklerini de sormamız gerekiyor.
Eğitimci Karen Ray Costa, öğrencilerin kamerada görünme konusunda endişeli olabileceklerini ya da ekran karşısında ne yapmaları gerektiğinden emin olamadıklarını öğretmenlere hatırlatıyor. Costa, bu endişe duygularını normalleştirmenizi ve öğrencilerin uzaktan eğitim araçları ve beklentilerine aşina olmalarını sağlamak için bu konuya özel bir Zoom dersi yapmanızı öneriyor.
Kamera karşısında rahat olmak, internet kapasitesi ile ilgili endişeler ve evdeki sessiz alanların kullanılabilirliğini değerlendirmek için öğrencilerinize ve/veya ailelerine bir anket yapabilirsiniz. Öğrencilerimizin online derslere sessiz bir alandaki bir masadan katılmalarını zorunlu tutamayacağımızı biliyoruz, çünkü öğrencilerin çoğu bu tür bir alana sahip değiller. Bunun yerine, öğrencilerimizin derse girecekleri alan hakkında daha fazla bilgi alabilir ve buna göre plan yapabiliriz.
Örneğin, öğrencilerimin çoğunun derse kardeşleriyle aynı odadan katılacağını ve ortamın oldukça sesli olabileceğini fark edersem, öğrencilerin sürekli ses açmak ya da ses kısmak zorunda kalmayacakları daha sessiz ve sohbet /chat bazlı etkinlikler planlayabilirim. Öğrencilerimin çoğunun zorbalık ya da akranları tarafından yargılanmak konusunda endişeli olduğunu öğrenirsem, bu sorunu bir topluluk oluşturmak için ekstra çaba göstererek ve güven inşa etmenin zaman aldığı konusunda bilinçli olarak çözebilirim.
YARATICI OLUN
Artık öğrencilerinizin neye ihtiyacı olduğuna dair bir fikriniz olduğuna göre, yaratıcı olma zamanı! Esnek düşünerek, kameralar açık veya kapalı olsun, öğrencilerle etkileşime geçmenin pek çok yolunu bulabiliriz.
Öğrencilerden sorular almak ya da hızlı yanıtlar istemek için sohbet/chat özelliğini kullanın. Küçük grup aktiviteleri için öğrencilerin kamera karşısında daha rahat etkileşimde bulunabilecekleri bekleme odalarını/breakout rooms kullanın. İşbirliğine dayalı yazı yazma, not alma veya zihin haritaları üzerinde çalışmak için Padlet veya Jamboard gibi araçları deneyin.
Ayrıca kameraların kapalı olduğu bir ortamı daha “arkadaşça” bir hale getirebilirsiniz: Kameralar kapalıyken bile öğrencilerin yüzlerinin hala görünmesini sağlamak için nasıl profil resmi ekleneceğini öğrencilerinize öğretin. Daha küçük öğrencileri, ekrana çıkmaya biraz ara vermek istediklerinde, kamerayı sevdikleri bir oyuncağa yöneltmeye teşvik edebilirsiniz.
Ayrıca, bire bir etkileşimin gücünü de unutmayın. Canlı bir dersin her dakikasında konuşma olması gerekmez. Canlı dersinizin bir kısmını, öğrencilerin kameralar kapalıyken okuma ya da yazma çalışması yapması için kullanmaktan çekinmeyin. Bu süreyi, bir bekleme odasında bire bir veya küçük gruplar halinde konuşmak için kullanabilir veya her seferinde bir öğrenciyle özel görüşme işlevini kullanabilirsiniz.
KENDİNİZ OLUN
Son olarak, öğretmenler samimi davranarak ve kamera karşısında kendiniz olmanın sorun olmadığını modelleyerek öğrencilerini destekleyebilirler. Sesin mükemmel olması ya da çalışma ortamınızın Instagram’dakiler gibi harika olması konusunda endişelenmeyin. Evcil hayvanlarınızın ya da aile bireylerinin canlı derslerde “konuk” olarak göründüğü eğlenceli ve komik anların tadını çıkarın.
Öğrencileriniz için kameraları açmanın kahkaha, arkadaşlarına gülünç suratlar yapmak ve oldukları gibi görünmek anlamına geldiğini fark ettikleri bir ortam yaratın. Öğrencilerimiz çevrimiçi derslerimizde kendilerini güvende hissettiklerinde ve bağ kurabildiklerinde, itaat etmekten topluluk olmaya geçiş yapabilirler.
Kaynak: https://www.edutopia.org/article/value-camera-optional-policy?fbclid=IwAR3GqJJyh8PSux-HKMPAGJUA34ziPscRNqz9UZxrhQqHeEyMh34p1-v4Wxc