Aspirin Ne Zaman ve Nasıl İcat Edildi?

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Dünyada en yaygın kullanılan tıbbi ilaçlardan biri aspirindir. Başlangıçta yalnızca ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak yararlanılan aspirin bugün kalp krizi, felç ve bazı kanser türleri ile mücadele de dâhil pek çok hastalığa karşı koruma amaçlı kullanılıyor. Gelin şimdi “Her derde deva!” olarak görülen aspirinin nasıl geliştirildiğine birlikte göz atalım.

Eski dönemlerde insanlar baş ve eklem ağrılarını azaltmanın yanı sıra ateşi düşürmek için söğüt ağacının kabuklarını ezer, kaynatır ve suyunu içerdi. Salix alba olarak adlandırılan akça söğüt MÖ 1500’lü yıllarda Eski Mısır tabletlerinde “ağrıyı öldüren bitki” olarak geçer. MÖ 3. yüzyılda yaşayan ve modern tıbbın kurucusu sayılan Hipokrat da söğüdün kabuklarını ağrı tedavisinde kullanırdı. MS 40-90 yıllarında yaşayan Romalı hekim Dioscorides ise söğüt kabuğunun gutun ve bazı romatizma hastalıklarının tedavisinde kullanılıp kullanılamayacağını anlamaya çalıştı.Eski dönemlerde insanlar baş ve eklem ağrılarını azaltmanın yanı sıra ateşi düşürmek için söğüt ağacının kabuklarını ezer, kaynatır ve suyunu içerdi. 
Söğüt kabuğunda bulunan ve ağrıyı dindirmeyi sağlayan madde salisilik asit olarak adlandırılır. Bu madde ilk kez 1839 yılında tıbbi bir ilaç olarak kullanılmaya başlandı. Fakat salisilik asidin tadı çok kötüydü. Üstelik mide kanamasına neden olabiliyor hatta ölüme bile yol açabiliyordu. Bu nedenle çok sayıda kimyacı bu maddenin yan etkilerini ortadan kaldırmak için uzun süren çalışmalar yaptı. Salisilik asit üzerine çalışan kimyacılardan biri de Alman Felix Hoffman
Salisilik asit üzerine çalışan kimyacılardan biri de Alman Felix Hoffman’dı. Hoffmann ve çalışma arkadaşları 1897’de daha az yan etkiye yol açan ancak yine de etkili bir ağrı kesici olan asetilsalisilik asidi ürettiler. Hoffman’ın ilk hastası şiddetli eklem romatizması ağrıları çeken babası oldu. Yeni ilaç babasının ağrılarını dindirdiği gibi mide rahatsızlığına da neden olmadı. Daha sonra bu ilaç ticari bir marka hâline geldi ve “Aspirin” adı altında satılmaya başlandı.

1970’li yıllara kadar aspirinin ağrıyı nasıl dindirdiği bilinmiyordu. İşte bu yıllarda İngiliz bilim insanı John Robert Vane “prostaglandin” olarak adlandırılan doğal hormonlar üzerinde çalışmalar gerçekleştirdi. Prostaglandinler yaralanma ve hastalık gibi doku zedelenmesine neden olan durumlarda hasar gören dokunun iyileşmesi için salgılanır ancak bu süreçte ağrı, ateş ve inflamasyona (kızarıklık) neden olabilirler. Vane, vücutta bu hormonları üretmek için gereken bir enzimin işlevinin aspirin tarafından engellendiğini keşfetti. Vane, bu çalışması dolayısıyla 1982 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü’nü kazandı.

Aspirin ile İlgili İlginç Bilgiler

Aspirin ilk olarak büyük teneke kutularda toz hâlinde satılmaya başlandı. Ardından suda çözünebilen tabletler hâline getirildi ve bu şekilde satışa sunulan ilk ilaç oldu. Aspirin, günümüzde dünyada en yaygın olarak kullanılan ağrı kesicidir; her yıl yaklaşık 100 milyar tablet aspirin tüketilir. Tablet aspirinler, belirli bir miktarda aspirin ile mısır nişastası ve suyun karışımından oluşur. 

Aspirin kanı sulandırdığı için kan pıhtılarının damarları tıkamasını engeller. Bu nedenle kalp krizi ve felç riskini azaltır. Ancak çok fazla aspirin almak mideye ve böbreklere zarar verebilir. Bu nedenle aspirin de diğer ilaçlar gibi doktor tavsiyesi ile kullanılmalıdır. 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber