Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Mustafa Kemal’in, aramızdan ayrılışının 82. yılındayız. 10 Kasımların, Mustafa Kemal’in 57 yıllık hayatını, mücadelesini, milletimize kazandırdıkları ve kazandırmak istediklerini doğru anlama bakımından önemi büyüktür. Bu meyanda Mustafa Kemal’in bize ve ülkemize kazandırdıklarının mutluluğu ile yeni bir 10 Kasım’ı yaşıyoruz. Mustafa Kemal’in ölümünün 82. yıldönümünde her 10 Kasımda olduğu gibi bu yıl da yine anıyoruz.
Mustafa Kemal, 20. yüzyılın başlarında bilim ve teknolojinin önemini tespit etmiştir. Kurtuluşun ekonomik bağımsızlıktan, ülkenin her bakımdan kalkındırılıp güçlendirilmesinden geçtiğini belirtmiş, batı uygarlığının biliminden, teknolojisinden yararlanarak, bunları özümseyerek çağdaş uygarlık düzeyine çıkıp, bu düzeyi de aşmayı milletinin önüne amaç olarak koymuştur. Mustafa Kemal bu amacı daha somut olarak “Davamız, en medeni en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir”. Şeklinde ifade etmiş ve refah toplumu olmayı hedef göstermiştir.
Gerçekten de 1920 ile 1938 yılları arasında sağlanan gelişme ve değişmeler, hem milletin birbiriyle kucaklaşması, hem de çağ ile yarışmak düşüncesiyle temellendirilmiştir. Uygulanması da milletin çağdaşlaşmaya katılması ve ona
katkıda bulunması şeklinde olmuştur.
Mustafa Kemal’in, Türk milletini büyük bir atılıma hazırladığı ve yönlendirdiğiyüzyılda Avrupa ve Asya’nın pek çok ülkesinde, totaliter rejimler veya
diktatörlükler bulunuyordu. Böyle bir dünyada Atatürk, yabancı bir gazetecinin sorusuna “Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim” diye cevap vermiştir.
Aynı çağda yaşayan, gerek kendi milletleri, gerekse dünya için endişe ve
korku kaynağı olan liderler, bugün ya unutulmuş ya da kötü miraslarıyla anılır olmuştur. Mustafa Kemal ise, sevgi ve saygı uyandırarak, Türk milletini, çağ ile
tanıştırmaya gayret edip varlığını teminat altına almaya yöneltmiştir. “Muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmak” hedefi ise çağın akışına yön verme düşüncesinin bir göstergesidir.
Yalnız 10 Kasımlarda değil, her daim, Mustafa Kemal’in mücadele azmi, bizlereyüklediği sorumluluklar ve gösterdiği hedefler tekrar tekrar konuşulmalıdır.
Ülkemizin en zor anında bile düşünüp ortaya koyduğu milli hedef ve stratejilerin hatırlanması, bu tür çabaların anlam ve değerinin çok iyi bilinmesi, Mustafa Kemal’in ebedi istirahatgâhında huzur içinde yatması bakımından daönemlidir.
Konuşmama . Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle son vermek istiyorum. “Ben,manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmışkural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki
gayelere tamamen erişemediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Benim Türk milleti için yapmak
istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”
Bu düşüncelerle Mustafa Kemal’in ebediyete intikalinin 82. yıldönümünde bir kez daha rahmetle anıyor. Herkesi saygıyla selamlıyorum.
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>><<
"İki Mustafa Kemal vardır;
biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal...
İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem.
O, ben değil, bizdir. O, memleketin her köşesinde yeni fikir,
yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan
aydın ve savaşçı bir topluluktur.
Ben onların rüyasını temsil ediyorum.
Benim teşebbüslerim, onların özlemini
çektikleri şeyleri tatmin içindir.
O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz.
Geçici olmayan, yaşaması ve muvaffak olması gereken
Mustafa Kemal odur."
10 KASIM ÖĞRETMEN KONUŞMASI
Sayın müdürüm,değerli meslektaşlarım,sevgili velilerimiz ve yarının büyükleri olan sevgili öğrencilerimiz..
Bugün;Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün aramızdan ayrılışının 81.yıldönümünde, kendisini anmak ve onun mirasına olan minnettarlığımızı ifade etmek için toplanmış bulunmaktayız.
Her yıl 10 Kasımda törenler yapar ve Atamızı özlemle ,minnetle anarız.Saat 9’u 5 geçe siren sesi çaldığında tüylerimiz diken dikenolur,hem hüzünlenir hem de gururlanırız .Çünkü Atatürk’ün evlatları olmak ne kadar gururlandırırsa onu erken yaşta kaybetmiş olmak o kadar hüzünlendirir.
Atatürkün ölümünden sonra onu anmak ve anlatmak için bir çok devlet adamı övgü dolu sözler söylemişlerdir.Ben özellikle İngiltere Başbakanı Loyd George un sözünü severim.Derki:”Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir.Şu talihsizliğe bakın ki 20. Yüzyılın dahisi Türklere nasip oldu.”
Düşmanının dilinden bile dahi olarak nitelendirilen Atatürk bizim Atamız.Ne kadar kıvanç duysak azdır.
Sevgili çocuklar lütfen Atatürk’ü araştırın,okuyun,tanıyın,anlayın.Onun gibi okuyun çalışın vatansever olun.
Atatürk Türk milletini ayağa kaldıran,kimlik kazandıran halkçı bir kahramandı.Tarih onu hiç unutmayacak.Trablusgarp’tan Balkanlara,Çanakkale’den Filistin’e,Sakarya’dan Kocatepe’ye izleri silinmez Silinemez.