Eğitim, bir ülkenin geleceğini şekillendiren en önemli alanlardan biridir. Bu sürecin temel aktörleri ise hiç şüphesiz öğretmenlerdir. Bir öğretmen, meslek hayatı boyunca yalnızca bilgi aktaran değil, aynı zamanda öğrencilerini hayata hazırlayan, onlara değerler kazandıran bir rehberdir. Ancak ne yazık ki, öğretmenlerin emeklerinin karşılığı sadece meslek yaşamları boyunca önemsenmekte, emeklilikte ise bu emeğin bir değeri kalmamaktadır.
Bugün ülkemizde öğretmenlik kariyer basamaklarına göre Başöğretmenlik ve Uzman Öğretmenlik gibi unvanlar verilmektedir. Bu unvanlar, öğretmenlerin deneyimlerini ve eğitimdeki rollerini takdir etmenin bir yolu gibi görünse de, işin acı gerçeği başka bir yerde yatmaktadır. Bir öğretmen, kariyerinin doruğunda “Başöğretmen” olarak çalışabilirken, emekli olduğunda bir anda sadece “emekli öğretmen” oluverir. Bu durum, “Sana çalıştığın sürece değer veriyoruz, işine yaradığın ölçüde kıymetlisin” mesajını taşımıyor mu?
Emeğin Sürekliliği Şart
Öğretmenlik mesleği, yalnızca maaş için yapılan bir iş değildir. Bir öğretmen, yetiştirdiği her öğrencinin başarısında, topluma kazandırdığı her bireyin hayatında kalıcı bir iz bırakır. Peki bu emeğin değeri neden emeklilikte yok sayılıyor? Neden kariyer basamaklarında elde edilen haklar, emekli maaşlarına yansıtılmıyor?
Eğer öğretmenlerin Başöğretmenlik ya da Uzman Öğretmenlik unvanlarına layık görüldüğünü düşünüyorsak, bu unvanlarla gelen hakların emeklilik maaşlarına da yansıtılması şarttır. Kariyer ücreti, yalnızca öğretmenlerin emeklilikte ekonomik olarak daha rahat bir hayat sürmelerini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda mesleklerine verilen değerin sürekliliğini gösterir.
Emeklilikte Rahatlık, Eğitimde Sürdürülebilirlik
Bu hakların emekliliğe yansıtılması, yalnızca emekli öğretmenlerin rahat bir yaşam sürmesini sağlamakla sınırlı değildir. Aynı zamanda, emekliliği gelen öğretmenlerin işlerinden ayrılmayı tercih etmesine de yardımcı olabilir. Bugün birçok öğretmen, emeklilik maaşlarının yetersizliği nedeniyle çalışmaya devam etmek zorunda kalmaktadır. Bu durum, eğitim sistemine yeni öğretmenlerin katılmasını geciktirmekte ve mevcut öğretmenlerin iş yükünü artırmaktadır.
Sonuç: Öğretmenlik Mesleğine Saygı İçin Harekete Geçilmeli
“Bir Başöğretmen emekli olduğunda neden sıradan bir öğretmen oluverir?” sorusunu daha fazla sormamalıyız. Öğretmenlik mesleğinin onuruna ve değerine uygun politikalar geliştirilmelidir. Kariyer ücretlerinin emeklilik maaşlarına yansıtılması, öğretmenlerin emeklerinin gerçek anlamda takdir edilmesini sağlayacaktır.
Unutmayalım, öğretmenin emekleri öğrencileriyle birlikte toplumu şekillendirir. Bu emeğe duyulan saygı, sadece meslek yaşamında değil, yaşam boyu devam etmelidir. Eğitimde sürdürülebilir başarı, ancak öğretmenin emeğine verilen değerle mümkündür.
Eser ATAKAN - 28.12.2024