Eğitim alanında faaliyet gösteren en köklü sivil toplum kuruluşlarından biri olan Türk Eğitim Derneği, 90 yıldır eğitimle ilgili tüm süreçleri takip etmenin yanı sıra, eğitim sistemimizin sorunları ve çözümleri üzerine toplumu bilinçlendirerek, Türk eğitim politikalarının oluşturulmasında söz sahibi olmayı amaç edinmiştir. Bu doğrultuda Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM tarafından hazırlanan 2017 Eğitim Değerlendirme Raporu şubat ayında yayınlandı.[i]
Rapor, eğitim sistemimizi on başlık altında değerlendirmiş. Bu başlıklar şunlardır;
1-Yönetişim ve finansman,
2-Kalite artırmaya yönelik politikalar,
3-Öğretmen eğitimi ve mesleki süreç,
4-Uluslararası alanda Türkiye,
5-Temel eğitim,
6-Ortaöğretim,
7-Mesleki teknik eğitim ve din öğretimi,
8-Özel eğitim ve rehberlik hizmetleri,
9-Öğrenci yönlendirme sistemleri,
10-Özel öğretim.
Raporun, ‘Yönetişim ve finansman’ başlığı altında eğitime ayrılan kaynaklar irdelenmiş ve geçmiş yıllardaki rakamlarla karşılaştırılarak değerlendirmeler yapılmış. Buna göre; 2017 yılında, eğitime ayrılan kaynaklar artış görülmekle birlikte, okul çağındaki nüfusun tamamının eğitime erişiminin sağlanamamış olması, Suriyeli çocukların eğitimi, ikili öğretimin sonlandırılmasına yönelik hedefler ile eğitimin kalitesinin geliştirilmesi yönünde talepler giderek artan bir finansman ihtiyacı oluşturmaktadır.
Tekli öğretime geçilmesi ve 12 yıllık zorunlu eğitim düzenlemesinin gereği olarak artan derslik ihtiyacının bütçedeki mevcut yatırım ödenekleri (%9) ile karşılanması mümkün gözükmemektedir. Ayrıca özel eğitime gereksinimi olan ve dezavantajlı çocukların eğitime erişiminin sağlanması da ilave maliyetler anlamına gelmektedir. Tüm bu alanlarda iyileşme sağlanması ve başlangıç/kurulum maliyetlerinin karşılanması için özellikle yatırım ödeneklerine 1998 (8 yıllık zorunlu eğitime geçiş) yılında olduğu gibi yüksek (yüzde yüzlük artışla %30) bir pay ayrılması gerekmektedir. Fiziki yatırım yanında, kalite artırıcı önlemlerin alınması ve okula devam eden ancak öğrenme eksiği olan çocukların öğrenme düzeyinin iyileştirilmesine yönelik kapasitenin geliştirilmesi de ilave yatırımlar gerektirmektedir.
Eğitim bütçesinin 2000’li yıllardan itibaren; merkezi yönetim bütçesi içindeki payı %7-8’lerden %13’e ve gayri safi yurt içi hasılaya oranı %2 civarından yaklaşık %3,5’e yükselmiştir. Ancak bu artış eğitimin sayısal olarak büyümesi ve öğrenci sayısındaki artışlar dikkate alındığında, niteliğe ve kapsayıcı bireğitime odaklanmayı mümkün kılmamaktadır.
[i] 2017 Eğitim Değerlendirme Raporu. TEDMEM.